Geçtiğimiz günlerde Silivri siyasetini yakından takip eden bir STK Başkanı ile ayaküstü kısa bir sohbet ettik. Bazen sayfalarca yazıyla ifade edemeyeceğiniz bir düşünceyi, iki doğru cümleyle özetleyebilirsiniz.
“Belediye başkanını nasıl buluyorsunuz?” diye sordum.
“Bir şey beklemiyorum ki” diye yanıtladı. Ardından, “Volkan Yılmaz, ortalığı gererek kazanacağı seçimi kaybetti” dedi.
Yaşam koçlarının duayeni Cenk Sabuncuoğlu'nun kulakları çınlasın; benim için çok zor bir dönemde aklıma kazıdığı bir hayata bakış açısını hatırladım: “Sıfır beklenti, sıfır hayal kırıklığı.” İkincisinin konumuzla doğrudan ilgisi yok ama belki bir yerde işinize yarar: “Her ne oluyorsa, olması gerekendir.”
Daha önce şunu yazmıştım: Bora Balcıoğlu'na başkanlığının baharında en çok kızanlar, ondan en çok şey bekleyenlerdir. Bu görüşüm değişmedi; aksine, giderek güçleniyor. Bu durum, aslında Balcıoğlu'na özel değil. Genel geçer bir kuralı yaşıyoruz.
Gelelim, “Volkan Yılmaz, ortalığı gererek kazanacağı seçimi kaybetti” değerlendirmesine. Dikkatinizi çekmediyse bir iki dakika düşünün lütfen… Son zamanlarda nereye baksanız önceki dönem belediye başkanlarımızın etkinliklerini görüyor olabilir misiniz? STK'larımızda aşırı bir hareketlilik fark ediyor musunuz? Ziyaretler, etkinlikler... Kimsede “Aman Başkan ne düşünür?” tasası kalmamış gibi.
Önceki dönem Belediye Başkanımız Volkan Yılmaz'ın seçimi kaybetmesiyle ilgili pek çok neden konuşuldu, yazıldı. Ancak, yaptığı yoğun çalışmalar ve kazandırdığı önemli hizmetler paraleline giderek yükselen “Her şeyin en iyisini ben bilirim, yaparım” yaklaşımı, birçok kişi ve kesimi ürküttü. “Balcıoğlu ile her türlü anlaşırız ama Yılmaz bir de ikinci kez seçimi kazanırsa kimseyi dinlemez” algısı, Yılmaz'a sandıkta kayıp verdiren sebeplerden biri oldu.
Balcıoğlu'nun yumuşak huyuna yapılan seçim yatırımları, sahiplerine kayıp verdirmedi. Ancak, istedikleri gibi “at koşturamayacakları” gerçeğini de şimdiden hissettirdi.
Bora Balcıoğlu'nun belediye başkanlığında nasıl bir yol izleyeceği, henüz kendisi için de belirsiz gibi görünüyor. Şu anda sadece çevresini gözlemliyor ve insanların davranışlarını ölçüyor sanki. Bu işin normali de bu olsa gerek. Başkan yardımcılığı ya da meclis üyeliğinde tecrübe ettiği yerel yönetim deneyimiyle, şu an yaşadığı şeyin ne kadar farklı olduğunu özümsemeye çalışıyordur.
Diğer yandan, ilçe teşkilatları bazında yerel iktidar olmaları sebebiyle CHP'nin belirleyiciliği ve İbrahim Kömür'ün siyasi tecrübesi, kamuoyu beklentileri açısından tatmin edici bir tablo oluşturuyor. İkinci sırada AK Parti'yi beklerdiniz genel iktidar sebebiyle, ama bence MHP'nin ‘ithal' eleştirileriyle ilçemizde karşılanan yeni Başkanı Hakan Bakmaz hiç de fena gitmiyor. Sessiz ve derinden, MHP'nin Silivri iddiasını muhafaza etmek ve üstlendiği görevin hakkını teslim etmek adına belli bir düzen içerisinde çalışıyor. Sahip oldukları şartları göz önünde bulundurduğunuzda (yerel ya da genel iktidar desteği olmaksızın), bence hepsinden daha çok emek ve çabayı Bakmaz ortaya koyuyor. Karşılığını da etki olarak hissettiriyor.
Yerel siyasette bütün planların, hesapların mahalli seçim odaklı yapıldığını biliyoruz. 2029'a yönelik olarak, CHP'de Bora Balcıoğlu veya yerine yine partili başka bir isim konuşulabilir. Ancak, ikinci en güçlü alternatif hala Volkan Yılmaz. Yılmaz'ın tek yapması gereken şey, görev süresi içerisindeki yerel yönetim başarısını gölgeleyen kişilik ve iletişim hatalarını düzeltmek. 2019'daki adaylık sürecindeki kimlik ve kişiliğine dönebildiği ölçüde, Silivri ile ilgili şansı olabilir. Yoksa siyasi geleceğini başka alan ve mecralarda araması, onun için daha hayırlı olacaktır.
Siyasette de hayatta da büyük ölçüde insanın en büyük rakibi kendisi olur. Hatta düşman ve dost kategorisinde de uzaklara bakmaya gerek yoktur. Kendini değiştirmeyi, geliştirmeyi başarabilen, hayatında hedeflediği değişimin önünü açar.
Şimdilik, 4 yıldan daha uzun bir süre Silivri'nin kaderine yön verecek en önemli, kilit isim Başkan Bora Balcıoğlu'dur. Üstlendiği sorumluluğa bir an önce odaklanması dileğiyle…