Ahmet Yücegök

SİLİVRİ'DEN

İlk İSKİ kazmaya başladı…
Sonra TEK…
Sonra Telekom…
En son olarak İGDAŞ kazar diye bekledim ama kazmadı…
O… Belki başka bahara…
***
Ve… Tekrar ediyorum…
Tarihi Mimarsinan Köprüsü ve Boğluca Deresi üzerindeki tarihi köprü üzerindeki çalışma başlayalı kaç yıl oldu unuttum…
3. Boğaz köprüsü bitti…
Marmaray bitti…
Hatta… İktidarın övündüğü o meşhur Havaalanı bitecek…
Lakin bilmem kaç metrelik köprüler bitmiyor…
Evet … Bitmiyor…
Ve, öyle görünüyor ki yakın zamanda bitmez… Nedeni belli…
Neyse… Teknolojinin geldiği bu aşama da bir türlü bitirelemeyen.. Dere ıslahı, bitmeye yaklaştı gibi… İnşallah o bari kışa kalmaz…
***
Fatih Mahallesi bitmek üzere…
Akçeşme Sokak bitmiş bazı rötuşlar yapılıyor… Güzel olacağa benzer…
Çarşı içi Yemeniciler Sokaktaki yollar bu defa zemine beton dökülerek yapılıyor… Alta döşenen beton çökme olmaması içinmiş...
Buralar Silivri Belediyesinin yetki ve sorumluluğunda…
Aldığım duyum “Kurban Bayramına kalmaz” bitermiş…

SİYASİ PARTİLER…
Silivri CHP'nin delege seçimleri takvimi açıklandı… Eylül başı, mahallelerde delege seçimi yapılıyormuş…
AKP'de durum, genel başkanlarının konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamadan sonra biraz karışmış gibi…

KONVOYLAR...
Arabalar, art arda dizilmişler… Arabaların sürücülerinin elleri direksiyonun üzerindeki kornada. Kornalar sonuna kadar açık “daat-diiit-daat –diit –daat-diit”...
Anladık da…
Bunca gürültünün anlamı neymiş biliyor musunuz?
Kişi oğlunu sünnet ettirmişmiş…
Yani “ucundan azıcık” kestirmişmiş…
Bir başka konvoy…
Kornalar yine sonuna kadar açık “daat-diit-daat-diit-daat-diit”...
Oh be bitti derken…
Başka bir konvoyun geldiğini görüyorum. Kişi, elinde bayrakla arabanın içinden sarkmış. Bağırıyor… Asker uğurlamaymış…
Araba sesleri…
Sesi sonuna kadar açılmış, arabaların içinden gelen müzik sesleri. Hepsi bir birine karışmış…
Bu manzara Silivri sahilinde… Hoş…Sokaklar da bundan farklı değil…
***
Yol kenarındaki dükkanlardan el kol işaretleriyle:
“Yavaş olun çocukla...”
“Bunlar askere gitmeden buralarda telef olacaklar“ seslerini duyuyorum…
Başka bir ses: “Bu seslere alışmamız lazım”...
Gözlemim, hoş görenlerin sayısı azalmış. Bilhassa Cumartesi - Pazar günleri…
***
Valilik bu tür kutlamaları yasaklamış…
Yasakları sevmem…
Lakin… Bu karara itiraz edemedim…
Hatta… Bilmem neden “iyi yapmış“ dedim, kendi kendime…

ÇEVREMİZDEN...
Çevre Bakanlığı… Orman Bakanlığı…
Zannedildi ki bu bakanlıklarla DOĞA ve ÇEVRE korunacak…
Anlaşıldı ki, bu bakanlıklar DOĞA ve ÇEVRE rahatça talan edilsin “minareyi çalmak için kılıf hazırlama“ amaçlıymış…
Mücadeleye devam…
***
Önümüzdeki günlerde yapılacağı söylenen “Doğa Yürüyüşü“ Danamandra Mahallemizde başlayıp, Çayırdere Mahallemize sona erecek… Burada amaç Çerkezköy-Silivri arasına yapılması düşünülen “Kömürlü Termik Santral” olayına dikkat çekmek…
Tahminen (5) kilometre… Orman içinden gidilirse daha da kısalabilir…
***
Ve, Danamandra Mahallemizdeki Taş Ocakları meselesine gelelim…
Bildiğiniz gibi burası eski köy, şimdi mahalle...
Bu mahallede doğdum o nedenle iyi bilirim buraları…
Bu “TAŞ OCAKLARI“ meselesi uzun yıllardır var…
İlk zamanlar birkaç tane idi şimdi sayısı belli değil… Önüne gelen açmış…
İlk tepkiler “Ocaklarda, taş çıkarmak için patlatılan dinamitler Mahallede deprem“ etkisi yaratıyor oldu... Sonra, etrafa saçtıkları toz - toprak…
Ve, çıkan taşları taşıyan ,ağır tonajlı kamyonlar… Onlar var ya onlar tam bir işkence aleti köylüler için…
İnanın, köyün ortasındaki, Köy Kahvesinde tozdan gürültüden oturamazsınız… Dayanacak gibi değil… Şaka gibi…
En son kulağıma gelen , bir aksilik olmazsa Çarşamba günü seslerini duyurmak için bir şeyler yapacaklarını söylüyorlar…
Kamyonların yoluna engel mi olunur yoksa, başka bir şey mi bilinmez. Sonuç olarak Danamandralı kadınlar seslerini duyurmak istiyorlar… Özeti bu.
Bu güne kadar, ilgili tam (9) yere, (9) dosya hazırlayıp gönderdiklerini biliyorum. Hiçbir yetkili ve sorumludan “TIK” çıkmadığını da biliyorum…
Demem, onlar görevini yapmışlar. Yapmayan yetkili ve sorumlular… O nedenle, haklılar ve yapacakları her şey hak ediyorlar...
***
Geçen hafta (3) gece (4) gün Çanakkale'nin, Gelibolu İlçesi, Güneyli Köyü'ndeydim. Köy yolları, kalacak yer, yemek yenecek yerler için güzel denemez ama denizi çok çok güzel…
Zaten ben de deniz için gitmiştim…

SİYASET...
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan her gün konuşuyor. Ortada seçim meçim yok ama konuşuyor… İlginçtir. Konuşurken hangi şapkasıyla konuştuğunu da söylemiyor. O nedenle bilemiyorum. Alışık olmadığım için de yadırgıyorum bu durumu...
Ama o yine de, her gün konuşuyor…
Efendim… Ekonomi gayet iyiymiş…
Piyasa öyle… Ve, Demokrasimiz kıvamındaymış…
Ve, gayet bağımsız yargımızla beraber Mahkemeler adalet dağıtıyormuş…
Özetle… Ana Muhalefet partisi CHP ve onun başındaki şahıs dışında her şey harikaymış…
Ne diyeyim!
Hayırlara vesile…

TAPU VE ECRİMİSİL
“Tapu ve Ecrimisil Meselesi“ yerli yerinde… Hiç bozulmadı. Atıp tutanlara bakmayın. Hepsi palavra. Sorun, ilk günkü gibi… Hiç değişmedi… Ecrimisil ödemelerini yapmayanlar, yapamayanların başı dertte. İcra kapıda… En azından, bankada hesabı olanlar dikkatli olsunlar…

İSTER İNAN / İSTER İNANMA
“Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam hiddette belli olur.” (Arap Atasözü)

GÜNE UYAN
Adam, Akıl Hastanesi Başhekimine sorar:
“Bir insanın akıl hastanesine yatması gerektiğine nasıl karar verirsiniz?”
Başhekim:
“Hastayı su dolu bir küvetin yanına götürürüz. Sonra hastanın önüne bir kaşık, bir fincan bir de kova koyarız. Sonra ”Bunlardan hangisiyle küveti boşaltırsın?” diye sorarız.”
Adam, dayanamaz hafifçe sırıtarak “Anladım, gayet tabii ki kova ile boşaltır” demesi gerekir der...
Başhekim:
“Hayır. Aklı başında bir insan küveti boşatmak için tıpasını çeker…”

YORUM YAP