Haftanın ilk günü “Zabıta Haftası” nedeniyle Atatürk Meydanı'nda sade bir tören yapıldı …
Ve aynı gün.
Belediye Meclisinin Eylül ayının ilk oturumu vardı… Meclisin açılışı öncesi Meclisi yöneten Melih Yıldız günün konusu olan ŞARBON olayına değindi. Belediye yetkililerinin vermiş olduğu resmi bilgiyi Meclis Üyelerine aktardı…
Ardından , AKP Meclis Gurubu'nun vermiş olduğu soru önergeleri vardı onlar okundu ve Başkanlık Makamına Havale edildi…
Yalnız …
Bir “aykırı önerge” konusu biraz konuşuldu…
Nedeni, ayni mahiyette “soru önergesi” vardı. Tartışma uzayacak gibi iri, iri konuşmalar başlayınca başkan Melih Yıldız öneriyi oyladı, öneri oy çokluğu ile reddedildi…
***
Evet …
Haftaya ŞARBON vakası ile başladık. Ulusal basının da etkisi ile Silivri tüm haber kanallarının ilgi odağı oldu. Öyle olunca tüm siyasi partilerin gündemine giriverdi …
Birkaç gün sonra AKP Silivri ilçe başkanının gazetemizdeki demecini okuyorum “hiçbir vatandaşımızda şarbon çıkmadı” diyor. Sanki, siyasi iktidarın hiç sorumluluğu yokmuş gibi sanki iktidar İTHAL HAYVAN meselesinde sınıfta kalmamış gibi… Ardından da, “Silivri'mize geçmiş olsun” diyor…
***
Bu ŞARBON meselesinin biraz abartıldığını düşünüyorum, tıpkı KUŞ gribi gibi, tıpkı DELİ DANA olayında olduğu gibi…
Nedense …
Bana, arkasında başka bir şeyler dönüyormuş gibi geliyor…
Bakıyorum da …
Olayda adı geçen tek bir hayvan …
O da ÇANTA Mahallemizde KURBANLIK olarak satılmış GÜMÜŞYAKA Mahallemizde ki YAZLIKÇILAR kesmiş ve BAĞCILAR' daki eşe dosta dağıtmış .... Neyse. Bu konu artık kapanmalı…
İnanın, insanlar lokantalarda et yemeye korkar hale geldi…
YEREL SİYASET...
Hafta boyu yine “Yerel Adaylar” konuşuldu.
Konuşulması öylesineydi…
Kimsenin bildiği bir şey yok…
Ankara'da konuşulan “Yerel Seçimlerde yapılacak ittifak Silivri'de tutmaz” deniyor o kadar…
Da…
“Aday adayları” resmen ve ismen ortaya çıkmaya başladı…
Ortaya çıkanlar için, kim olursa olsun “hep ayni kişiler, kadrolu adaylar, başkalarının önünü tıkıyorlar” gibi lafları doğru bulmuyorum. Hatta, o kişileri cesaretlerinden dolayı kutluyorum …
Çünkü “Silivri gibi bir çok ilden daha büyük alana ve nüfusa sahip bir ilçeyi yönetmek istiyorum” demek bile büyük bir cesaret işi…
“Ben aday adayıyım” diye ortaya çıkmak demek “Silivri'yi ben ondan daha iyi yönetirim” demek. Bu başlı başına meseledir …
Ayrıca …
Silivri Belediye Başkanlığı o kadar kolay bir iş değil, herkesin başarabileceği bir iş değil. Sanki “her işi yaparım” diyen herkesin yapabileceği bir görevmiş gibi küçümsemeleri de kabul edemiyorum…
Ve, “liyakat, yetenek, deneyim ve birikim” gibi konuları önemseyelim istiyorum …
Ve, ve, ve …
Adaylıklar konusunda da son sözüm …
“Hak verilmez alınır”
GENEL SİYASET...
17/25 Aralık 2013
Bu tarih size mutlaka bir şeyler hatırlatıyordur…
Çünkü, bana hatırlatıyor. Hatta çok şeyler.
Bu günlerde …
Kulaklarımızla duyduğumuz…
Gözümüzle gördüğümüz…
O tarihi görüntüleri tekrar konuşabiliriz…
Nedeni, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 24 Haziran seçimlerinde dillendirdiği ve Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan tarafından cevaplanan AF meselesinden …
Bilinen yanıyla MHP Hükümetin “Gayri Resmi Ortağı” konumunda …
Ama …
Tartışılan tarafı “kader mahkumları kim veya kimler” olacak?
Bakın !
Bu öneriyi hükümet gündemine sokan MHP lideri Devlet Bahçeli …
Ve… AKP Genel Başkanı R.Tayyip Erdoğan onun desteği ile Cumhurbaşkanı seçildi… Herkesin bildiği gibi …
***
Muhalefete gelince...
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı'nın “Devletin, Devlete karşı işlenen suçları affetme yetkisi vardır, şahıslara karşı işlenen suçları affetme yetkisi yoktur” itirazını biraz farklı yorumladı...
Muhalefet ise konunun “17/25 Aralık tarihin en büyük yolsuzluk” olayına kadar gidebileceğini, danışıklı dövüş olabileceğini düşünüyor…
DOLARLA ÇOK İŞİMİZ VAR!
Fiyatlar almış başını gidiyor. İktidara bakarsanız geçici bir durum. Tıpkı, paramızın dolar karşısında değer kaybetmesinde olduğu gibi …
Zaman, zaman suçlu DIŞ GÜÇLER oluyor…
Zaman, zaman “İÇERDEKİ FIRSATÇILAR” oluyor… Kendisi bu işin dışında sanki. Ki, bunda da bazen başarı sağlıyor. Yani, yediriyor …
Bir ara, iktidarın “fırsatçı” dediği sattıklarına zam yapanları dinliyorum … Hak vermemek elde değil… Hiçbir şey olmasa bile dolara endeksli olarak dükkanın sabit masrafları artmış, yani kira, elektrik, su, nakliye v.s….
Hatta, yerli diye bildiğim sattığı SU firması bile artık yabancı sermayeimiş,onlar satın almış, dolayısıyla, doların artışı ile, firma da zammı yapıştırmış …
İktidar tayfasının “dolarla ne işimiz var?” söylemi boş bir söylem …
Nitekim …
Karşı söylem olarak “dolara endeksli olmayan ne var ?” oluyor...
Hatta…
İktidarın “biz yaptık” diye övündüğü ama biz biliyoruz ki “yap-işlet-devret” dedikleri modelle “dolar garantili, araç geçiş garantili” olarak bazı firmalara yaptırdığını biliyoruz. Ve, o firmaların da yaptıkları bu köprü ve yolları “gelir getiren dükkan” gibi gördüğünü biliyoruz …
Ve, bu köprüleri ve yollar için, iktidarın “gayri resmi ortağı” gibi davranan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bile isyan etti “sözleşmeleri bizim paramıza çevirelim” gibi laflar etini de biliyoruz …
Ve, çok net olarak bu önerinin de “havada kalan bir öneri” olduğunu biliyoruz. Çünkü esas olanı sözleşmelerde yazanlardır, resmiyettir, anlaşmalardır …
İSTER İNAN / İSTER İNANMA
• 2009 Yılında Silivri'de, o dönemin Belediye Başkanı ve Bşk.Yardımcısı ile birlikte o güne göre büyük bir yolsuzluk olayına konu olan, kardeşi 15/Temmuz hain darbe girişimi nedeniyle, FETÖ davasından önemli sanıklarından ve halen tutuklu olan, eski AKP Milletvekili Şaban Dişli Türkiye'nin Lahey Büyükelçisi olmuş …
• HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a (4 ) yıl (8 ) ay hapislik verilmiş …
• Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu “ İstikrarlı bir şekilde istikrarsız yaşıyoruz “ demiş…
GÜNE UYAN...
“…
Daima hukukun üstünlüğünden yana tavır almak zorundayız.”
(Nihat Demir / Yeni Silivri Cumhuriyet Başsavcısı)