Yaşamım boyunca geçirdiğim kaçıncı seçim bu, unuttum…
Ne var ki… Bu gün, bu köşenin takipçileri, ben ne yazarsam yazayım “seçim üzerine” olsun istiyordur…
Bunu hissediyorum…
Aslında… Gerçek bu!
Çünkü… Silivri insanı demokrasiyi benimsemiş…
Hatta… İçselleştirmiştir...
Demokrasiyi içselleştirmiş toplumlarda da, seçimler, yani sandık, önemli dönüm noktalarıdır, virajlardır…
O nedenle Silivri ile bir defa daha gururlanıyorum…
***
Evet… Seçimleri kazasız belasız atlattık…
Ve… Her şey belli oldu ve aylardırdevam eden tartışmalar sona erdi…
Ve… Dediğim gibi… Silivri bu seçimde de siyasi olgunluğunu gösterdi…
Kampanya boyunca her gün Uğur Mumcu Meydanı'ndaydım…
Bütün partilerin stantları yan yana olmasına rağmen bir gün olsun yüksek sesli tartışmaya rastlamadım…
Buradan, Silivri'de seçime katılan bütün partileri Silivri'yi Türkiye kamuoyunda, dünya kamuoyunda küçük düşürmedikleri için bütün partilerin sorumlularını gönülden kutluyorum…
Tekrar… Yeni bir haftada buluşmak üzere…
ÇEVREMİZDEN
Nerede kalmıştık! Evet “nerede kalmıştık”… Seçim kampanyası başladığından bu yana, çevre sorunları ile ilgili tartışmalar biraz geri plana itilmişti…
O nedenle “nerede kalmıştık” diyorum…
Ve… İlk işimiz… Trakya'da Kömürlü Santral Meselesi üzerine gitmek olacak…
Sefer zamanıdır…
YEREL SİYASET
Yerel seçim sona erdi. Yerel de yönetecekler belli oldu. Silivri için hayırlı olsun…
Silivri'de durum gayet normal… Seçimin galiplerine başarılar diliyorum…
Geride kalanları haftaya bırakıyorum…
NEDEN ACABA?
Yapılan… Herkesin bildiği yerel seçim…
Ama… Cumhurbaşkanı ve ayni zamanda AKP Genel Başkanı bu seçimi genel seçim havasına soktu…
Gittiği her yerde… Terör dedi… Beka dedi… Dış mihraklar dedi…
Dedi, dedi, dedi… Ve… Kendi dışında, kendi partisi dışında, Cumhur İttifakı dediği birliğin dışında kalanların tümünü “vatana zararlı” olarak ilan etti…
Özetle… Her zaman olduğu gibi hız kesmeden muhalefete saldırdı, her gün, neredeyse (24) saat bütün medya ona çalıştı yine yağdı esti diyebilirim…
Hep söylüyorum… Böylesini ilk defa görüyorum…
Tarafsız olması gereken bir Cumhurbaşkanı, ilk defa İlimize, İlçemize, Beldemize, Köyümüze ve Mahallemize Muhtar seçeceğimiz bir seçim kampanyasına devletin tüm imkanları ve taraf olarak katılıyor…
Sanki, her ilde, her ilçede ve her belde de o seçime giriyormuş gibi, sanki kendi seçilecekmiş gibi…
Olacak iş değil… Oysa… İktidara geleli (17) yıl oldu… Sayın Cumhurbaşkanı…
Başbakanlık da yaptı… Şimdi… Cumhurbaşkanı… Kendi ağzından… İtiraf ettiği şekilde söylüyorum…
Geldiğimiz nokta… Soğan-Patates kuyrukları… Efendim, zengin kuyruklarıymış
Önemli değil… Kuyruk işte…
Ve… BEKA sorunu… Peki de… Sorumlusu kim?
Biz seçmen olarak bu konuyu kiminle konuşmamız gerekiyor…
Yani… Kime sormamız lazım… Kimi sorumlu tutmalıyız…
Yani… Ülkemizin içinde bulunduğu kötü durumun sorumlusu İKTİDAR değil de kim?
Ya da… Şöyle söyleyeyim…
Düne kadar, ülkenin başına gelenlerden iktidarı değil de muhalefet mi sorumluydu?
***
“Harran ovasında kaybolan koyundan bile ben sorumluyum”
Bu ülkede hem Başbakanlık, hem Cumhurbaşkanlığı yapmış bir siyasetçinin seçim zamanlarında tekrarladığı sözdür bu…
Bu günkü iktidar, ne zaman muhalefeti suçlasa, aklıma bu söz gelir…
Neden acaba?
TAPU VE ECRİMİSİL MESELESİ
Tapu ve ecrimisil meselesinde durum aynı…
Kaç yıldır hiç değişmedi…
Ama… O iktidar ki en az bin defa “bu meseleyi çözdüm” dedi…
Meseleyi bilmiyor olabilirler, o nedenle de meseleyi çözdüklerini zannediyor olabilirler…
Belki de kendilerini inandırmak için böyle söylüyorlardır…
***
Hem, tek parti iktidarda… Hem de ezici bir meclis çoğunluğuna sahip…
Ve… Tamı tamına (17) yıldır iktidar…
Ve… Torba yasa –Çuval Yasa yöntemiyle bir gecede yüzlerce yasada değişiklik yaptılar istedikleri zaman…
Ayrıca… Bu mesele de, yapmadıkları bir yana bir de, bu konuda atılmış en ufak adımı bile engellemeye çalışan “bürokratları” var…
Bu konu üzerine bu köşeden neleri “bilerek ve isteyerek savsakladıklarını” yazacağım…
İSTER İNAN İSTER İNANMA
“Mermi fiyatlarında indirim enflasyonla mücadele için!”
(Nihat Yeşil / CHP Milletvekili)