Haziran seçimlerinden bu güne kurdurulmayan ama hükümet etmeye devam eden Hükümetin en tepedeki başı nihayet seçim kararı aldı. Adına da erken seçim değil "tekrar seçim” deniyor. Artık, tüm partiler hazırlıklara başlamak durumunda. Her parti, Genel Merkez düzeyinde İl Başkanlarına talimatını verdi.
Öyle anlaşılıyor ki.
Silivri CHP iki işi birden yapacak.
Gayet tabii ki.
Genel Merkez karar değiştirmez ise.
Evet, değişiklik olmazsa, her ilçede olduğu gibi Silivri İlçe örgütü de, iki işi birlikte yapacak, dediğim dakikalarda Genel Merkezden "Kongre Takvimi” Genel Seçim sonrasına ertelendi mesajı telefonlara düştü.
Öyle bir erteleme ki, bu güne kadar yapılan delege seçimleri geçerli sayılıp dondurulacakmış. Bunun anlamı, hangi mahallede delege seçimi yapılmış ise orada kalacak diğerleri 1 Kasım sonrasınaymış.
***
Bize ulaşan bilgiye göre Silivri’de Merkeze uzak Mahallelere seçim, bir önceki hafta yapılmış, Merkez Mahalle-lerde de geçen hafta tamamlanmış.
İlgilenenlerden aldığım duyum.
Genel kanı.
Seçimlerde.
Yarış varmış.
Yarış olduğu için heyecan da varmış.
En güzeli. Kavga gürültü olmamış .
Özetle olması gerektiği gibi olmuş.
***
Gelelim AKP’ye…
AKP İlçe Başkanı Rıfat Kutlu bu hafta da kutlamalarla meşguldü sanırım. Çünkü, başka bir etkinliğine tanık olmadım.
Hafta sonuna doğru yönetimini oluşturmuş İl Başkanlığına sunmuş dendi ama sızan bilgilerin sağlığından şüphe duyduğum için isim yazmıyorum.
Unutmadan !.
Eski İlçe Başkanı Dilek Demiral evlilik meselesi tamamlanmış.
***
Neyse biliyorsunuz "Yerel siyaset” denince akla Belediye yönetimleri geliyor.
Bu anlamda.
Silivri’de CHP Yönetimi de en büyük eleştiriyi de buradan alıyor.
Bana kadar ulaşan şikayetlerden bunu çıkarıyorum.
Geçen gün bir ara yolum düştüğünde, Gümüşyaka Mahallesinden birini gördüm. Yaşı (80) üzerinde. İlk önce iri, iri laflarla İlçe Başkanının makamında olup olmadığını sordu "İlçe başkanı cena-zeye gitmiş” dedim, der demez yüz şekli değişti. Yerine bakanı kimsenim olup olmadığını öğrendikten sonra, onunla görüşeceğini söyledi.
CHP Binasına birlikte gittik.
Başkan yardımcısı kapıda karşıladı.
Ne içersin vs. faslından sonra Başkan yardımcısı "Asım Kıyıcı” kendisini tanıyormuş ve ne söyleyeceğini biliyormuş. Nitekim, aynen dediği gibi oldu, talebi Silivri Belediyesinden, daha önce birkaç defa ayni istekle gelmiş ama o isteği gerçekleşmemiş "Ben şu kadar yıllık partiliyim” diyerek serzenişte bulundu. Ardından "Gümüşyaka’nın içini Paris gibi yaptınız ama benim evimin olduğu yerdeki şu kadar metrelik yola bir el atamadınız” dedi. Başkan yardımcısı hangi ev, hangi yol olduğunu karıştırmamak için "hangi sitedendin, siten Gümüşyaka’nın neresindensin” diye sordu "sitede oturmuyorum evim Ereğli sınırında” dedi ve ısrarla "ben partiliyim, başkanın kendisi ile görüşmek istiyorum” dedi.
Başkan yardımcısı "sorununu ileteceğini” söyleyerek, adını telefonunu aldı.
Evet anladığım kadarıyla tam Tekirdağ sınırında bir yer, yarısı Ereğli Belediyesi sınırında yarısı, Silivri Belediyesi sınırı içinde kalan bir yol meselesi. Şu an devamlı oturmaktaymış ama geçmişte "yazlıkçı” tabir ettiklerimizden ve Silivri’nin tamamını bilmeyen biri, Silivri’nin kapladığı alanı da bilmeyen biri ve bu kendi sorunu ile ilgili olarak ve Partili olduğunu söyleyerek "Silivri Belediyesini Başkanın yeteri kadar etrafta dolaşmadığından şikayet ederek, sık, sık Gümüşyaka’ya uğraması gerektiği” tavsiyesinde bulundu.
Bu olay.
Yerel yönetimin işinin zorluğunu da gösteriyor.
Ve Silivri siyasi gündeminden bir kesiti.
SEVMEDİĞİM BİR BAYRAM
Habercilerin internet sayfaları dahil yerel de ne kadara Gazete ve Haber Sitesi varsa neredeyse tamamında "bir deve ile yanında duran bir vatandaş” Fotoğrafı ve altına bakınca anlaşılıyor ki "önümüz Kurban Bayramı” vatandaşın birinin elindeki kurbanlıkları pazarlıyor. Görünce Bayram aklıma geldi. Her tarafta ki kan görüntüleri ve elinde palalarla hayvanları kovalayanları hatırladım. Hatırlamamak elde değil çünkü, her yıl tekrarlanan sahneler bunlar.
Kim ne derse desin adı üstünde "kurban bayramı” işte.
Bu bayramı sevmiyorum.
HAYIRLARA VESİLE
Nihayet Seçim Hükümetine karar verildi. Beklendiği gibi Cumhurbaşkanı sanki Haziran ayında seçim olmamış gibi veya olmuş ama hiçbir şey değişmemiş gibi, yasal durumu hep tartışma konusu olan güvenoyu almamış hükümetin yerine yine "Güvenoyu almasına gerek olmayan” bir Hükümeti Kurma görevini AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na verdi.
Anayasa’ya göre bu Hükümet, partilerin milletvekili sayıları oranında kurulacak.
Meclisteki temsil oranlarında Hükümete Bakan vermeleri gerekiyor.
Gayet tabii ki.
Bu talep Parti yönetimlerine yapılması en doğru olanı.
Ama görevi almış olan AKP Genel Başkanı Ahmet Davutğlu parti yönetimlerini devreden çıkararak bakanlığa layık gördüğüne davet çıkardı. Bu parlamenter sistem içinde yeni bir yoldu. Yasal olup olmadığı konusu tartışılır. Lakin, ne olursa olsun "partilerin içini karıştıracak” bir yöntemdi. Nitekim karıştırdı da.
Ve, bir defa daha anlaşıldı ki, İktidarın derdi, var olan bunalımı sona erdirmek değil, tam tersine Muhalefet Partilerinin içini karıştırarak, seçim öncesi vekil devşirmek istiyor.
Hayırlara vesile...
SAVAŞ AÇILANLAR
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın "ARAZİ” uyarısı iki haftadır Silivri gündemindeydi .
Şu kadarını söyleyeyim.
İlk önce Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar konuya en ciddi biçimde el atmış, hatta, kimi Bölge Milletvekilini de araya sokup konuyu ülke gündemine taşımıştı.
Lakin, yer yer vatandaşlardan aldığım duyuma göre bazı yanlış anlaşılmalara da neden olmuş gibi.
Bu olaydan yola çıkarak.
Bu vesileyle, buradan bazı bilgileri buradan duyurmak istiyorum.
Örneğin… Sayalar, Danamandra, Çayırdere gibi Mahallelerindeki tüm tarlalar, geçmişte yapılan bir sürü sebepten dolayı, neredeyse tümü, hazine üzerine tapulandırılmış. Hani bu köşede her hafta yer alan "tapusuz” araziler adıyla geçen, bu Mahallelerde ikamet edenlerin belini büken "ecrimisil” meselesi var. Bahsi geçen "arazi dolandırıcılığı” olay sanki oraları da kapsıyormuş gibi anlaşılabilir.
***
Öncelikle şunu söyleyeyim.
Bölgemizde geçen ve Silivri Belediye Başkanının savaş açtığı "arazi dolandırıcılığı” meselesi bahsettiğim bu Mahallelerde geçmemekte Akören ve Çanta v.s. gibi daha bir çok mahallede, uzun zamandır devam etmekte olan bir dolandırıcılık olayıdır.
***
Eski köy yeni mahalle olan Sayalar, Danamandra, Çayırdere’de arazi çok az. Hele de öyle (100) dönüm veya üzeri tarla bulma imkanı yok gibidir.
Dolayısıyla Silivri Belediye Başkanının da bahsettiği sahte parsel olayının gerçekleşme imkanı bahsettiğim bu mahallelerde olmaz .
Olamaz.
Nedeni.
Bir defa buralarda tapu "hazine” adına ama bu mahallelerde yaşayanların Balkanlardan buralara gelişleri (137) Yıl öncesine dayanıyor. Yani,1878 Yılı.
Ayrıca buralarda Akören Mahallesinde olduğu gibi parsel yapacak kadar büyük araziyi, Maliye Hazinesine kaylı olan dışında, şahıslara ait tapulu arazi bulma imkanı bile bulma imkanı yok.
Peki Danamndra, Sayalar ve Çayırdere gibi Mahallelerde "olan ne?” derseniz onu da söyleyeyim.
Örnek İstanbul’un başka ilçelerinde yaşayan orta halli birileri, birkaç kuruş para biriktirmiş. Bu kişi yatırım amaçlı olarak, bu parayla, tapulu, imar planına göre parsel yapılmış bir arazi alma imkanı yok. Ama, bu kişi yeşil, doğa aşığı. Arada bir, kendini kırlara bayırlara, ormana atmak istiyor. Kışın karda ormanda dolaşmak istiyor. O Mahallede tanıdıkları da var. O tanıdığına derdini açıyor "nasıl yaparız ?” diyor. O da biz buralara 1878 yılından geldik ama arazilerimiz şu veya bu sebepten hazine adına kayıtlı, biz ekip biçtiğimiz için Ecrimisil ödüyoruz, o nedenle bizim diyoruz ama dediğim gibi tapu hazine adına "diyerek gerekli uyarıyı yapıyor” ama tanıdık dost "yahu size ne oluyorsa bana da o olacak, sen ötesini düşünme” diyor. Sonunda "mahalleli dost yıllardır ekip biçtiği, hatta ekip biçmese bile zar zorda olsa ödediği "ecrimisil” bedelini bundan böyle sen öde diyor. Ve, doğruca Cağaloğlu’nda ki Mal Müdürlüğüne gidiyorlar. Durumu açıklıyorlar. Orada ki memur tekrar Ecrimisil bedeli tahakkuk ettirirken o beyanları dikkate alıyor ve "Ecrimisil Tahakkuku’nu” o yeni kişiye çıkarıyor. Olay bundan ibaret.
Özetle.
Olayda kandırmaca filan yok...