Dün gelen bir telefonla koyulduk yola… Yolda yürüyen bir vatandaş, gelip kendisine çarpan bir sürücü. Ölümcül bir çarpmanın sonrasında sürücü istifini bozmadan yoluna devam ediyor. İnsanın kanını dolduran bir olay, diye düşünmeyin… İstihbarat akıyor, Çorlu'da üç çarpma, Gümüşyaka'da ölümlü bir tane daha… Gidene mi yanarsınız, edenin yanına kar kalacağına mı!? Sürücü ehliyetsiz, ayrıca da cezai sorumluluk taşımamasını gerektirecek rahatsızlığa sahip! Bir insanı hastalığı için suçlayabilir misiniz? Hem de elinde olmayan bir hastalık nedeniyle? Hayır! Pisi pisine hayatını kaybeden insanların ailelerine nasıl bir teselli söylenir bu durumda! Ben bulamadım…
Bu konunun içinden çıkmak mümkün değil… Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum!
Yıllar önce katılmıştım Emniyetimizin huzur toplantısına, sonuncusuna da iştirak etmek kısmet oldu. Az biraz huzur buldum derken, bir gün sonrasında yaşanan olaya bakıyorum da… Emniyet malımızı, hadi canımızı da bir yere kadar koruyabiliyor. Akacak kan damarda, çıkacak can bedende durmuyor! Bir sabah kalp krizi, ya da öylesine yolda yürürken ölümün soğuk nefesi ensenizde bitiveriyor…
İçiniz yeterince kararmadıysa okumaya devam edin…
Şimdi hayatın ne kadar fani olduğu bu kadar sıcak örnekler üzerine ben neyi yazayım?! Siyaset mi, eleştiri mi, hata ve doğruları mı? Hayat bittikten sonra hiçbirinin zerre kadar önemi kalmadığını mı?
Huzur toplantısından örnekler ile devam edelim; Söz alan Jaklin Kuaför'ün sahibi polis evi talebi ile Başkan Işıklar'a bana hiç de şık gelmeyen bir emrivaki yapmaya çalıştı. Çok iticiydi, ama Işıklar, bir tarafa yaranma duygusunu ziyadesiyle yaşatan Fikret Özdemir'in talebine çok güzel yanıt verdi. Bana bu belediye başkanı veya kurumunu talepleriyle sık boğaz eden kesimden gına geldi. Talep etmek yerine, üretim şekli sunun! Belediyenin, Başkanının kaynakları belli! Bir kişi veya kuruma yüklemeyin! Elbirliği ile bu süreci meydana getirin! İfade ettiği taleple Fikret Özdemir'in emniyete şirin görünme çabasından başka bir şey görmedim ben. Bunu belediyeden talep etmek yerine, toplarsınız meslektaşlarınızı veya ne şekilde kaynak oluşturabiliyorsanız, "Bizim bu kadar kaynağımız var, siz de şu kısmını sunun" der bir işi oluruna sürersiniz. Özdemir, kendisine verilen yanıtın ardından "Ben istedim gördünüz ama Silivri Belediye Başkanı vermedi" diye işin içinden sıyrılırsa, bilin ki talep ettiği şey konusunda da zerre kadar samimiyet yokmuş! Siz birilerine yaranacaksınız diye başka bir kamu kurumunu bu kadar ucuz harcamayın! Gerçi zaten harcayamadınız da!!!
Sevgili Silivri Birleşik Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Ali Tabakoğlu'nun yaptığı güzel, doğru bir şeyler görmek için zorluyorum bu aralar kendimi. Kaybedenler Kulübü'ne üyeliği özledim galiba! Kaymakam Bey'in "Birbirimizi sevelim, sayalım!" tarzındaki babacan nasihatından epey etkilenmiş olarak, koltuğunu altından almak için bekleyen Necati Özkök'ün eleştirisini haklı çıkartacak biçimde "Çarşı meydanında esnafın müşteri araçları çekilmesin" ricasını geveledi. Söylese bir dert, söylemese başka dert. Yine yaranamadı özetle.
Özcan Işıklar'ın baştan savma katılımı, Kaymakam Bey'in bundan huzursuz olup, genel ilgisizliği de üzerine katarak uslubunu sertleşmesi huzur toplantısının diğer ayrıntıları. Demirkol'un yine de kıyamayıp, babacan tavrına bürünüp, her kesimi kucaklayıcı, telkin ve sükunete davet eden sözleri benim gözlemim.
Marmara Ereğlisi otobüsleri konusu sabrını taşırdı, trafik uygulaması hakkında dertli Mülki Amirimizin.
Emniyet Müdürü, "Aman bu fuzuli işten de kurtulduk" der gibiydi. Nasıl demesin ki! Hem çalış, hem de ilgisiz gözlerle salona gelen insanlara bunu anlatma çabası. Biz bir haberi bazen yazmak için aylarca bilgi topluyoruz ya, okuyucunun onu en fazla beş dakikada okuyup, "Bu haber artık eskidi, yenisi gelsin!" tarzındaki düşüncesinin gazeteci olarak stres ve huzurumu kaçırdığı için Emniyet Müdürünün hissiyatını ondan iyi anladım. Hele bir de suçlu diye yakaladıkları, Adliye kapısından elini kolunu sallayarak çıkınca gel de çıldırma!
Haa Huzur Toplantısı'nın bir konuşmacısı daha vardı. Başkan Yardımcısı Zafer Ercan, trafik uygulamasını anlatacak ama kimse dinlemeye yanaşmıyor Kaymakam Bey dışında. Bir şeyi anlamak için sarf edecek çabamız yok. Beğendik/beğenmedik şeklinde ayrılan kesimden bir tanesine kafadan giriyoruz. Ben yeni trafik uygulamasından rahatsız olmadım. Bir iki noktada da yapılanları özellikle çok doğru buldum. Maddi olarak ölçülen ve kişisel tepki noktasında yükselen eleştirilere itibar etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Bir kentte yaşamanın genel kuralları vardır, gruplara göre şekil alamaz bir kent veya trafik. Kurallar! Kaymakam Bey'in çok da doğru izah ettiği şekilde. Kapanan yollara öyle bir dalmışız ki açık olup da kullanmanın aracınız haşat olmadan imkanı olmayanları görmüyoruz bile. Bir kısmı da kapansın şu yolların da açık olanlardaki çukurları bari kapatın. Araçlar kadar yayaların da trafikte hakkı vardır. Park hattı, seyir hakkını hep araçlar üzerinden düşünmek ne kadar yanlış. Yayalara da kanat dağıtın çünkü yürüyecek ne yol ne de kaldırım kalmadı!? Daha dün açılan Evgez Mağazası bugün bütün malını kaldırıma indirdi? Kimin umurunda? Olabildiğince araçsız bir Silivri yaklaşımını destekliyorum!
Sevgili Kaymakamım onun için siz toplantı falan yapma zahmetine hiç katılmayın trafik konusunda. Üç beş basın mensubu dışında kimse gelmez. Gelse de ciddi bir gerekçe zaten sunamaz! Konutlara giderken 5 TL, dönüşte 7 TL aldıkları için şikayet eden taksici arkadaşlar başka durumlarda aynı güzergah ve yol için nasıl biri 7 diğeri 10 TL alıyor onu oturup kendi aralarında önce bir tartışsın!
Bi de hep konuştuğu için şikayet ediyoruz bazı oda başkanlarından başta Ali Tabakoğlu'nu (saçmalamasa arada çok daha iyi olacak ama) özür diliyorum şimdi onlardan! Bir Şoförler Odası Başkanımız var adam konuşmadan seçildi, konuşmadan başkanlık yaptı yine seçilirse daha da bir şey demeyeceğim kendisine! Hüseyin Turan'ın kulakları çınlasın!
Metin Karakaş aradı, Hüseyin Turan ziyarete geldi, Elif Uzun'un hakkımda kamu davası açılması ile ilgili şikayeti yersiz bulundu, CHP İlçe Başkanlığı adaylığı konusunda sona gelindi, AKP İlçe Başkanlığı konusunda değişimin şart olduğunu herkes nihayetinde kabul edip gereğinin yapılması noktasına geldi… Daha yazacaklarım vardı ama halim kalmadı…
Yeter bu haftalık! Ben bittim bu hafta bitmeden!