Cumhur… Geçen hafta Başkanını seçti… Bundan böyle… Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı… Gerçi… Silivri onaylamadı…
Ama… İtiraz da etmedi, sonucu kabul etti…
***
Herkesin bildiği gibi… AKP 12 yıldır iktidarda, Recep Tayyip Erdoğan da onun genel Başkanı, dolayısıyla 12 Yıldır Başbakan, 0 nedenle Silivri’de de, çok tanınan bir isim...
***
Cumhurbaşkanlığı seçimi bir ilk…
Seçim pusulalarında da ilk defa adayların fotoğrafını görüyoruz…
Fotoğrafın olması güzel bir şey…
Fotoğraf, kişi oyunu kullanırken, adayın adını bilip, kendini tanımayan olabilir ama fotoğraftan tanıma imkânı sağlıyor…
Gerçi adayların içinde akşam sabah gördüğümüz, zaman, zaman görmekten gına geldiğimiz bir aday olan Sayın Başbakan, Sayın AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tanımayan yok…
Dolayısıyla…
Altına basılan her "evet” mührü, onu çok iyi tanıyanların onayıdır, diyebiliriz… Yani, kişilerin, kendi ailesi kadar olmasa bile, ekranlardan tanıdığı kadarıyla bilerek ve isteyerek kullanılmış oylardır...
Ayni şekilde… "EVET” mührünü öteki adaylara basanlarda onu, tanıyarak bilerek onaylamamışlardır…
***
Gelelim diğer adaylara… İlk olarak… Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu…
CHP-MHP’nin önerdiği ve daha sonra irili ufaklı (12) partinin desteğini alan biri ama Silivri insanının en az tanıdığı bir isim… İnsan olarak, hiç kimsenin itiraz edemeyeceği kadar efendi biri. Bilge biri, ülkesinden daha çok ülkesi dışında tanınan biri…
Siyasi yanı olmayan biri…
***
Selahattin Demirtaş... HDP Eşbaşkanı… Ama… O, Güneydoğu yöremize özgü siyasi faaliyetlerin içinde biri olarak hafızalarımızda. Adayların en genç olanı. Siyasetin her alanında bulunmuş biri. Ve ayni zamanda Bölge Partisi gibi duran partisini ülke partisi haline getirme gayretini başarı ile yürüten biri olarak tanıdık…
***
AKP’nin desteklediği aday olan Recep Tayyip Erdoğan,aday olduktan sonra en azından "etik” olarak Başbakanlıktan istifa etmesi gerekirdi. Ama etmedi. Öyle olunca resmen olmasa bile fiilen devletin tüm imkânları emrinde oldu. Buna örtülü ödenek dahil…
Söylediğim gibi…
Üç adayın seçim çalışmaları eşit başlamadı. Ve sonuç açıklanana kadar eşitlik sağlanamadı…
Bütün bunlara rağmen…
Silivri her zamanki gibi davrandı ve oyunu inandığı doğrultuda kullandı…
***
Hep söylendiği gibi… Bu seçimler ilk defa yapılıyor…
Oy pusulası üzerinde üç adayın fotoğrafı var. Üç adayın hangisini seçmek istiyorsan fotoğrafının altına "EVET” mührünü basıyorsun. Yani, 30 Mart’ta yapılan yerel seçimlerdeki oy pusulalarına hiç benzemiyor…
***
Silivri’de birkaç üst düzey yönetici haricinde Ekmeleddin İhsanoğlu diye birini tanıyan yoktu…
Recep Tayyip Erdoğan’ı ise her kes çok iyi tanıyordu…
Her gün her akşam en az (10) kanalda avazı çıktığı kadar bağıran o insanı saatlerce dinlemek zorunda kaldıktan sonra tanımamak mümkün mü?
Neyse… Demek istediğim…
Silivri insanı, yurttaşlık görevini en iyi şekilde yaptı…
OYUNA KATILMAK ÖNEMLİ
Bu seçimde Partiler değil, adaylar yarışıyor…
Ne var ki… "Şu kadar yıl siyasetin içinde” olup bu işi "iyi biliyorum” diyenler bile bu seçimde davranışlarına yansıtamadı…
Düşünebiliyor musunuz?
Muhalefet kanadından, çok biliyorum diyen bir gurup, adayı tanımıyorum, diyor ve sandığa gitmiyor…
Bir başka gurup ise partisinin desteklediği adayı, niteliklerini beğenmeyerek, partisinin aldığı destek kararına uymam deyip, desteklemiyor...
Bir başka gurup ise kendilerinin onayı alınmadığını bahane ediyor ve seçimle ilgili etkinliklere katılmıyor…
Hatta… Bir başka "biliyorum diyen gurup” ise "nasıl olsa kazanan belli, benim oyum neyi değiştirir "diyor ve oyunu kullanmak için sandığa gitmiyor…
Ve… Bütün bu gurupların tamamı, seçim sandıkları açıklanmaya başladıktan sonra sonuçları beklemeye bile gerek görmeden bağırmaya başlıyor…
***
Gayet tabii ki… Aday belirlenirken tartışmalar olacak…
Gayet tabii ki… Her hangi bir partinin destek vereceği aday belirlenirken, karar alınana kadar her türlü itirazlar yapılmalı. Bütün bunlar seçimin olağan yüzü…
De… Seçime katılmayı kabul etmiş bir partinin üyesiysen, her nasıl olmuşsa olmuş, karar alınmış. Yani, "maç başlamış, artık koşma zamanıdır” demek gerekirken. Alınan kararı bahane edip ve geriye dönük ayni şeyi tekrarlamanın anlamı kalmamıştır artık. Artık yapılacak olan "var gücüyle oyuna katılmaktır”.
İÇİ DOLU LAFLAR
Siyaset yaparken yüzünüzü nereye döndüğünüz çok önemli…
Kimlerle düşüp kalktığınız da çok önemli…
Toplumun hangi katmanları ile yan yana durduğunuz da…
Hayalinizde yarattığınız Cennet, oda çok önemli (Parti Programı)…
O Cenneti yaratırken kullandığınız parametreler…
Ve… Bunların topluma sunumu… Yazıya dökülmesi… Dahası… Hayata geçirilmesi…
Yani… Yaşamda karşılığı sınanması…
İşte… İçi dolu laf bunlar… Geri kalanı… Boş muhabbettir…
GÜZEL ŞEYLER
Ortadoğu’ya, Güneydoğuda ki komşularımıza bakınca insanın içi kararıyor. Yüzünü o tarafa çevirince insanın içi kararıyor. Bir arkadaşımın "son (10) yıldır kendimi bir Arap ülkesinde hissetmeye başladım” benzetmesi gibi…
***
Diğer yandan…
Bu bataklığa sınır ülkem…
Bu kadar baskılara, hukuksuzluklara, adaletsizliklere, yoksulluklara ve devleti yönetenlerin bunca becerisizliklerine rağmen hala birlik ve beraberliğini bozmuyor…
***
(17) ve (25) Aralık 2013 günlerindeki o televizyon görüntüleri ve seslerini hepimiz gördük. Devletin tepesinde ne kumpaslar dönmüş hepimizin malumu…
***
Ayakkabı kutuları, para kasaları, kol saatleri, arsalar, villalar ve bunlara ait kasetler ortaya saçılıyor…
Savcı, her zaman olduğu gibi polise "yakalayın” diyor. Polis "tınmıyor”. Yani, polis Savcı’yı dinlemiyor. Görülmüş şey değil…
***
Polis allak-bullak… Hakimler ve Savcılar keza öyle…
Ama… Hayat devam ediyor… Öyleyse, Hakimlerin, Savcıların ve Polisin görevi devam ediyor…
Binlerce Polisin… Binlerce hakim ve savcının oradan oraya sürüldüğü bir ortam…
Peki… Adalet nasıl sağlanacak? Hak nasıl ortaya çıkacak? Asayişi nasıl sağlanacak?
Dediğim gibi… Etrafımıza bakınca, bütün bunlara rağmen bir Suriye, bir Irak gibi bir durumda değilsek, bu halk her türlü övgüye layık…
ZİHNİYET MESELESİ
Başında söyledim… 10 Ağustos 2014 Pazar günü Cumhurbaşkanı Seçimleri yapıldı. Cumhur ilk olarak Başkanını doğrudan seçti... Ve… Sandıktan Recep Tayyip Erdoğan çıktı…
Peki… Seçim yarışı nasıldı? Eşit mi? Adil mi?
***
Denebilir ki… Yarışı kabul edip girmişsen, sonuç ortaya çıktıktan sonra bütün bunlar önemli mi?
Gayet tabii ki bu bir görüş ve katılmamam mümkün değil…
Ama… Yine de… Durum tespiti yapmakta da fayda görüyorum…
***
Son Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında yüksek sesle dillendirilen bir söylem,
"(X) kişi bu güne kadar girdiği şu kadar adet seçimi kazandı, öyleyse tüm yaptıkları doğrudur”…
O zaman… Yasamaya ne gerek var? Yürütmeye ne gerek var? Yargıya ne gerek var?
Ve… O zaman… Mahkemelere ne gerek var?
***
- "Seçilenlerin işlediği suçun cezası mahkemede değil, seçimde verilir, cezası seçimde kesilir…
- "Anayasa, yasa ve yönetmeliklerde yazanlar geçersizdir.”
***
Seçimleri bir maç veya Ceza Mahkemesi gibi gören, böyle değerlendiren bir zihniyetten de, Hak, Adalet, Hukuk ve Demokrasi gibi kavramlar hakkında güzel laflar beklemek yanlış bir şey olamaz…
SİLİVRİ’NİN GEÇEN HAFTASI
Silivri, her yıl olduğu gibi bu yılda cıvıl, cıvıl bir yaz geçiriyor…
Etkinliklerin tamamına katılmam mümkün değil…
Katılamadın… Örneğin… Yoğurt Festivali bünyesinde bir sürü etkinlik yapılıyor. Bunların her birinin seyircisi farklı. Meraklısı çok… Hepsine yetişmem mümkün değildi…
Yetişemedim de…
***
Her etkinliğin farklı taraftarı oluyor…
Düşünün… "Tavla Yarışması”…
Katılan yarışmacı sayısı (250) üzerinde. Bunlar yarışmacı…
Seyircisi sayısına siz karar verin…
***
Kulağıma gelen kadarıyla… "Ortaköy Börek Festivali” bu defa yağmura yakalanmamış ve çok güzel geçmiş… Ve… "Kadıköy Karpuz Festivali”…
Eh… Daha önce… "Selimpaşa Topatan Kavunu ve Bamya Festivali” yapıldı. Gidemedim ama televizyondan izledim. O da çok güzeldi…
***
"Silivri 53.Yoğurt Festivali” inanılmaz ilgi görmüştü…
Sahil… Her akşam tıklım, tıklım…
İnsan yürümekte zorluk çekiyordu…
İnanın, Boşnakbahçe’den, OFİS Kampına kadar iğne atsan yere düşmez…
Geçmişte… Bu övgüler, B.Çekmece Festivali için söylenirdi. Gidenlerden duyardık. Ballandıra, ballandıra da anlatırlardı. Anlatılanlardan etkilenmiş bir gece geç olmasına rağmen ailece gittiğimi hatırlarım… Neyse…
***
Anlaşılıyor ki… "Silivri’de yaşamak güzel…”
De… Gayet tabii ki… Bütün bu etkinlikler varken…
YANLIŞ YAPMIŞIM
Epeydir meclis gündemindeydi. "Torba Yasa”, "Çorba Yasa”, "Çuval Yasa”
Adı her neyse… Duydum ki… Kasım 2014’e ertelenmiş…
***
Cumhurbaşkanı seçimleri tantanasında bu da güme gidecek, diye üzülürken, insanlar ertelenmesine sevinmiş. Bir gurup arkadaş, beni Çarşıda yakaladı…
"Kasım ayına ertelendi” haberi üzerine yollara düşmüşler, başka nerelere uğradıklarını soracaktım, vazgeçtim. "Anlatın bakalım” dedim…
Orta yaşlı olanı "Torba Yasa henüz çıkmadı, meclis alel acele tatile girdi, bu demektir ki, Meclisin gündemindeki "Torba Yasa” Kasım 2014’e sarkmış” dedi.
Gözlerinden anladım, ertelenmesini sevinçle karşılamışlar…
Köylerinde var olan Tapu meselesi konusunda "tekrar hatırlatır mısın?” dediler…
"Tamam” dedim… Olur… Aslında bu köşenin müdavimleri…
Yani… "Tapusuz Köyler” mensupları…
O nedenle… "Ecrimisil Mağdurları…”
Bana geldiğinde… İlk önce; "İsterseniz bir hatırlatmada bulunayım” dedim…
"Bulun bakalım” dediler…
"Seçimler yeni bitti, sizin oralarda, sandıktan iktidarın istediği gibi bir sonuç çıkmadı” dedim. Henüz sözüm bitmemişken "olsun” dediler…
Ve siyasetle haşir neşir olduğu izlenimi veren biri "anlaşılıyor ki, seçim sonuçları üzerinden cezalandırılabiliriz endişesini taşıyorsun. Tamam, da yanlış anlama ama bu mesele yalnız CHP-MHP’lilerin meselesi değil ki, yalnız onları ilgilendirmiyor. Bu meselede zararı gören tek onlar değil, bizleri de ilgilendiriyor. Hepimizi ilgilendiriyor. Eğer, onu bahane ederler bizi cezalandırmaya kalkarlarsa, (10) ay sonra Genel seçimler olacak inanın daha kötü sonuçla karşılaşırlar…” dedi…
Uyarmakla… Yanlış yaptığımı anladım…
SIK RASTLAMADIĞIMIZ
Eski bir balıkçı; "Belediye Başkanımız bizi defalarca uyarmasına rağmen "Arkadaşlar kapalı mekân etrafını camekanla kapatmayın burası Büyükşehire ait yarın öbür gün yıkıma gelirler” demesine rağmen biz bunları yaptık ve yıkılmayı hak ettik. O nedenle suç bizimdir. Olayla Belediye Başkanımızla hiçbir alakası yoktur” demiş.