“SİLİVRİ’NİN ÇOCUĞU”

1994 yılında Silivri'ye yerleştiğimde kulağıma çalınmıştı bu söz. Silivri'nin çocuğu! İlk başlarda hoşuma gitmişti. Elbette Silivri'nin çocuğu olacaktır. Başka bir çocuk olacak değil ya. Zamanla bu sözün ayrıştırma, ötekileştirme amacı ve niyetiyle söylendiğini anlayınca üzüldüm. Bilhassa vahşi yerliler tarafından Silivri doğumlu olmayanların “gelme” tabiriyle aşağılandığını, horlandığını; yerlinin üstün insan gibi algılandığını gördüğümde üzüntüm artmakla birlikte yerini kızgınlığa bıraktı.
Rahmetli babamın memuriyeti nedeniyle Gümüşhane-Sivas-Bursa-Çorum-Gebze-Zonguldak-Çatalca'da nasıl olurdu diye düşününce kızgınlık yerini hoşgörüye bıraktı. Memleketimin hiçbir ilçesi İstanbul hariç Silivri kadar göç alamaz. Alan yerler de emin olun Silivri'den daha fazla rahatsızlık vardır. Düşününce bizimle her türlü nimetini paylaşan Silivri'nin çocuğuna şükran duymaya başladım. Pastasını daha adaletli paylaşabilen başka bir yer bilmiyorum.
Niye böyle bir konuda yazmaya niyetlendiğim noktasına gelirsek, siyasette bilhassa yerelde CHP ve MHP Silivri'nin partisi kabul edilirken, Ak Parti hiçbir zaman Silivri'nin partisi olamadı. Silivri'nin partileri hiçbir çalışma yapmadan almaları gerekenden fazla oyu toplarken, Ak Parti tüm çaba ve gayretlerine rağmen hayal kırıklığı yaşadı. Kalabalık toplantılar, şişirilmiş üyelikler, çok çalışıyor gözükmeler yöneticileri memnun etse de; Silivri'nin çocuklarına çok itici geldi. Bu itici ve olumsuz hava beraberinde kenetlenmeyi getirdi ve Ak Parti ters parti algısı şuur altına yerleşti. Son mahalli seçimler öncesinden Erdoğan sevdasıyla sahile koşanların bile Ak Parti'ye oy vermediği düşünülürse, satırlarım daha iyi anlaşılacaktır.
Ak Parti'de 15 Temmuz sonrasında yaraları sarma, kaynaşmaya vesile olma niyetiyle geçmiş yönetimlerle görevdeki yönetimin toplantıları yapıldı, bitti. Katılanlar görev yapmış olmanın rahatlığıyla iyi partili olmanın mutluluğuna ulaştılar! Ama nedense her toplantıdan sonra ayyuka çıkan homurtular, inlerine girilemeyen hainleri rahatsız edecek seviyedeydi. Rahatsızlığın ötesindeki gelişme ve uygulamalar genel merkezden bekleniyor. Silivri'den peş peşe giden heyetler Ankara'da parti ve meclis koridorlarında karşılanıyor, ağırlanıyor. Bölge vekillerinin Silivri'de asayiş berkemal çabaları artık yetersiz kalmaya başladı. O konudaki ısrarcı tutumları devam ederse, kendi durumları sorgulanır olacak. Benden söylemesi…
Görev kabul edilip yasak savma kabilinden yapılan toplantıların hiçbirine katılmadım. Toplantı sırasında etrafıma bakınıp kim PKK, kim FETÖ istatistiği yapmak istemedim. Bunu yapıp, başkaca bir şey yapamayanlara saygılarımı sunuyorum. Vahim tabloyu gördüler ve anladılarsa kar sayarım. Anladıkları halde “Adam bana ne ben Yıldırım'dan iyi mi bileceğim” boş vermişliğini yaşayanlara söyleyecek sözüm, Erdoğan'ın yalnız bırakıldım hatırlatması olacaktır. Erdoğan'ın gelecekte yalnız kalıp kalmayacağını zaman gösterecek.
Silivri'de Ak Parti'nin geçmişini, geleceğini düşünürken kuruluştan bu yana 7 ilçe başkanı görev yapmış. Hiçbirinin Silivri'nin çocuğu olmadığına karar verdim. Silivri'nin çocuğu olan partisini Silivri'nin partisi yapardı. En azından bu istikamette çaba sarf ederdi. Ama maalesef çeşitli gerekçelerle (uslu çocuk, parası var harcasın, özel kalem müdürünün eşi, başkan yardımcısı olacak, abi-kardeş, baba-oğul vb) ilçe başkanı yapıldılar. Tabanla siyaset yerine tavanla siyaset yapmaya çalıştılar. Silivri'nin dertleriyle dertlenmek yerine kendi dertlerini ve siyasi geleceklerini öne aldılar. ‘Biz Silivri'nin çocuğuyuz' diyenlerin itirazını duyar gibiyim. Kusura bakmayın uzun süredir Ak Parti'deki Silivri yerlilerine, ‘Silivri'yi benden çok sevmek zorundasınız' diyorum. Netice alabilmiş değilim. Silivri'yi, partisini, memleketini sevmek yerine kendi çıkar ve menfaatine uygun hareket edenlere Silivri'nin çocuğu diyemem.
Ak Parti sadece 2004 öncesinde Silivri'nin partisi olmaya çalıştı. O dönemde yönetimde görev alanların büyük bir kısmı Silivri'nin çocuğu idi. Aday belirlemekten tutun da bütün seçim çalışması boyunca bu amaç ve gayret sergilendi. Değirmenci-Kandemir-Turan çekişmesinde ipi daha çok Silivri'nin çocuğu kabul edilen Turan göğüsledi. 2009'da bu konudaki performansı yeterli görülmedi, kaybetti. 2014'de Silivri'nin çocuğunu aday yaptık heyecanı fos çıktı. Silivri'de oturmaya tenezzül etmeyen Silivri'nin çocuğu mu olurmuş? Garanti görmenin şımarıklığı tam bir hezimet oldu. ‘Hakkınızı helal edin' talebini reddediyorum. Dilerim sonrakileri ibret olur diyeceğim ama nerdeee!!! Ankara'dan işi bitirip gelecekler karşısında üzülerek belirtmeliyim ki Işıklar daha fazla Silivri'nin çocuğu kabul edilecektir. Ak Parti ve İBB Işıklar'a hizmet etmek yolunda yarışa girmiş haldeler. CHP içindeki Işıklar aleyhtarlarının; gücünü sarsmaları, Işıklar'ın Silivri çocuğu imajını kırmaları çok zor görünüyor. Aha bir kenara yazıyorum. Işıklar banko CHP adayı, muhtemelen önümüzdeki dönem de belediye başkanı.
1 Kasım'da Silivri çocuğu olmayanların bütün provokasyonlarına rağmen alınan %40 oy vardı. Türkiye ortalamasının çok altında kalınmasına rağmen Silivri'nin çocuğu olmayanlarca başarı kabul edilip sahiplenildi. %40 seçim kazanmaya yetmeyecekken, şu andaki Ak Parti Silivri oyu %25 maalesef. Bu duruma sebep olanlar utanmayacak, yazanı ve dile getirenleri suçlayacaktır. Amannn ne haliniz varsa görün. Silivri'nin çocuğu olamayıp, her türlü etiketi, kartviziti kabullenenlerle uğraşacak zamanları geçtim artık. %25 ilk dile getiren olarak gururla yüzlerinize tükürmeyi sabırla bekleyeceğim. Ama hiç dert edinmeyeceğinize eminim. Ak Parti kaybetmiş, Silivri kaybetmiş umurunuzda olmayacaktır. Nasıl olsa hep kazanan siz olacaksınız, gerisi önemli değil diyorsunuz. Sizin ağa babanız da “Silivri bizim için önemli değil” diyordu. Partimin, Silivri'min, memleketimin kazanması için elimden geleni yapacağıma şüpheniz olmasın. HDP'ye oy verenlerin bile sizden daha fazla Silivri'nin çocuğu olduğunu yazayım da, hakaretimin dozunu hesaplayın artık. O akıl, beyin, izan varsa tabii.


Abinin kardeşi, adamın adamı, paranın, koltuğun, PKK'nın, FETÖ'nün elemanı olmayın.
Silivri'nin çocuğu olun, öyle de kalın.

YORUM YAP