Meşhur hİkayedİr. Bayburt'a ve Bayburtlulara yakıştırılır. Zamanın Cumhurbaşkanı Bayburt'u ziyaret eder. Gösterilen ilgi, alaka ve misafirperverlikten çok memnun kalır. Meydanda toplanan vatandaşa sorar, “Benden ne ister, ne dilersiniz?” Sağlığınıza duacıyız cevabı üzerine “Tamam” der. “Kurtuluş gününüzde size bir hediyem olacak” diye ekler. Beklenen gün geldiğinde Bayburtlu heyecan içindedir. Memlekete Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası gelmiştir. Üç gün boyunca Bayburt'un bütün mahalle ve sokaklarında konserler verilir.
Zaman geçer Bayburt'tan toplanan heyet Cumhurbaşkanını iade-i ziyarete gider. Sohbetin en koyu anında Cumhurbaşkanı sorar. “Nasıl size hazırladığım sürpriz hediye hoşunuza gitti mi?” Herkes sus pus olur. Arkadan bir ses “Reis-i cumhur hazretleri Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi!” cevabı üzerine Cumhurbaşkanı dahil herkes kahkahaya boğulur.
Gün ve gün dozu artırılarak yapılan kazılar nedeniyle Silivri'mizde arabayla da yayan da dolaşmak imkansız hale geldi. Haklı haksız gerekçelerle yollarımız kazılıyor, köprülerimiz kapatılıyor. Başlanan işler bir türlü bitirilmediği gibi, gelecek için de yılan hikayeleri anlatılıyor. Tarihi köprüleri kurtarmak adına yapılan çalışmalar, Silivri'yi batırma niyetine dönüştü. Eminim Mimar Sinan bize miras bıraktığı köprüleri çok daha kısa sürede bitirmiştir. Bu günkü teknik ve işçilikle tamiratını bile yapamamakla övünmeli mi, utanmalı mıyız? Karar veremedim.
Çekilen sıkıntı köprülerle sınırlı kalsa iyi. Pervasızlık Klasis taraflarından tutun da Kale Mahallesine, Parkköy civarlarına, belediye konutlarına kadar yayılmış durumda. Sanki gizli bir el Silivri'de dolaşmayı, gezmeyi engellemeye çalışır gibi. Son gözüme çarpan rezalet; Kiptaş Konutları'nın alt köşesindeki dört yol ağzı. Okul önü sayılan yer arabaları durduracak şekilde kazıldı, bırakıldı. Günler geçti bir türlü asfaltı dökülmüyor. Herhalde öğrenci ve velilere çektirilecek eziyet test ediliyor, sabrın sınırları anlaşılmaya çalışılıyor gibi.
Kaç kış, kaç yaz geçti saymayı unuttuk. Ne kadar süreceğini de bilmez haldeyiz. Gelen misafir Silivri'ye giremez olmuş, esnaf sıkıntı yaşarmış, kimsenin umrunda değil. İki kepçe darbesiyle, bir borunun yer değiştirmesiyle tamamlanan mesailerle bu çalışmalar bitmez. FETÖ kayın pederi ve kardeşleri el ele verdi, Silivri'ye işkence ediyorlar. Silivri Belediyesi de hizmet yarışında geri kalmayarak eziyete destek veriyor. Okulların tatile girmesi, havaların ısınmasıyla çekeceğimiz sıkıntılar daha da katlanacaktır. Toz, toprak, çamur ve ulaşamamanın üstüne dayanılmaz bir koku da eklenecektir. “Silivri'de yaşamak güzel” sözü, sloganda ve çöp arabalarının üstünde kaldı.
Kısacası Bayburtlunun dediği gibi Silivri Silivri olalı böyle zulüm görmedi. Senfoni orkestrasını elli kere tercih eder durumdayız. Bayburt temsilcilerinin Silivri'den intikam alma ihtimalini de göz ardı etmeyelim!
Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm bir diğer konu; çevredekilerin en iyisi diye gurur duyduğumuz Silivri Devlet Hastanesi. Gidip görüşme ve araştırma imkanım olmadı. Söylenen odur ki her birimi tıkır tıkır çalışan hastanemizde; kadın doğum kliniğinden garip duyumlar geliyor. Dört doktorla hizmet veren hastanede ne hikmetse doğum yapılmıyor. Silivri insanının parası çok, özel hastaneleri tercih ediyor havası verilse de hasta yakınlarının ikna odalarında yönlendirildiği söylentisi hızla yayılıyor. Yönetim tarafından bütün eksikleri giderilen, bir dedikleri iki yapılmayan sayın doktorlarımız durumlarını bir gözden geçirsinler. Dört doktor, bir doktorun yaptığı doğumu yaptıramayacaksa; ihtiyaç fazlası doktorların tayin istemeleri gerekiyor. Bakanlığın Silivri Devlet Hastanesinin yan gelip yatma yeri olmadığını başlarına kakmasını beklemesinler. FETÖ izi, PKK izi birbirine karıştığı bu dönemde, herkes vazifesini azami özenle yapmak zorunda.
FETÖ davasına müdahil olarak katılan hanım bakan çıkışta “Tiyatro oynanıyor” buyurmuş. Allah'ım aklıma mukayyet ol. Memleketimin her köşesinde oynanan tiyatroyu sonlandırmak için çuvalla oy verdik. 2019'da başkan olunca oynanan tiyatroları başlarına yıkacağım diye muhtarlara sızlanan bir genel başkanı kabullenemiyorum. Beklemekten ve garip açıklamalardan ziyade icraat gerekiyor. Aksi halde senaryosunun kimin yazdığı, yönetmeninin kim olduğunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğimiz oyunun piyonları olacağız. Seçmesi gerekenler görevini yaptı, seçti. Seçilenlerin, yetki ve görev alanların; güvenenlerin güvenlerini boşa çıkartmaması gerekiyor.
Vatandaş olarak bütün darbeleri püskürtebilecek tecrübeye ulaştık. Aynı tecrübeye seçtiklerimizde de şahit olmak istiyoruz. Yılsonuna kadar gereken temizlik yapılmaz ve hala oynanan oyunlardan bahsedilirse, farklı darbelere hazırlıklı olmalıyız.
Zulüm yapanları defedenlerden kalın, “Silivri'de yaşamak güzel” diyerek avunun!