Ahmet Yücegök

Silivri siyaseti...

1990'lı yıllar…
Silivri Belediye Başkanlığını yürüten kişi Sayit Girgin 12 Eylül 1980 Darbesinden sonra 1984 Yılında yerel seçim yapılıyor. Yerel Seçimlere katılan bir çok parti adayının arasından ipi göğüsleyen kişi Sayit Girgin oluyor. 12 Eylül 1980 Sonrası ara verilen dönemde kurulan partilerden gösterilen belediye başkan adayları içinde daha önce Silivri Belediyesi'nde çalışmış olması nedeniyle, en tanınmış olanı ve en tecrübeli kişi oydu. Sayit Girgin ipi göğüslüyor ama mecliste çoğunluğu yok. Ortaya çok parçalı bir meclis çıkıyor, onunla çalışmak zorunda kalıyor. Lakin, şikayetçi değil. Çünkü, hemen hepsi tanıdıkları, siyasetin içinden gelen arkadaşları. O nedenden olsa gerek, ekip olarak çok güzel bir çalışma gösteriyorlar. O dönemin yakın tanığıyım. Meclis çalışmalarını incelemek için, alınan kararlara bakmak lazım. Biraz baktım, hemen, hemen tamamı oy birliği ile alınmış.
Geliyoruz 1989 Yılına...
1989 Yılı yerel seçimlerine birleşmeler haricinde, 1984 yılındaki yapılan yerel seçime katılan tüm partiler katılıyor... Lakin,bu defa aynı sonuçlar alınmıyor. Nedeni, oylar iki parti etrafından kümeleniyor. Meclis iki partili hale geliyor. DYP ve CHP adayları arasında kıyasıya bir mücadele sonucunda ipi göğüsleyen Parti bu günkü CHP ile birleşen SHP oluyor. DYP'nin adayı Şaban Demiray, SHP'nin adayı Selami Değirmenci. Silivri Belediye Başkanlığını Selami Değirmenci kazanıyor. SHP'nin Mecliste çoğunluğu var. Silivri çiçekle o dönemde tanışıyor. O arada dünyada gelişmekte olan yeşiller hareketi. Silivri'de Yeşillerin siyasi parti yok. Bir çoğu bu gün hala siyasi arenada olan Hüseyin Noyan, Mali Müşavir Nedim Altınkeser, Hüseyin Şahin, Ayhan Kurt, Dr.İsmail Arısoy, Neşe Elmas gibi benim de içinde bulunduğum bir çok isim üzerine düşeni yapıyor. Silivri Çevre Derneği kuruluyordu...
Bu arada…
Yakında kaybettiğimiz l. Noter Hasan Özkök'ün emekleri tartışılmaz…
O günlerde siyaset arenasında bu yeni oluşum hiç kimsenin, daha doğrusu hiçbir siyasetçinin hoşuna girmemişti …
Dernek alışılmışın dışında etkinlikler yapıyordu…
Örneğin :
Ödüllü Okullar arasında Çevre ile ilgili yarışmalar düzenlemeden tutunda, ağaç dikme kampanyaları...
Denizdeki "cik, cik” avına karşı "Panel” düzenleme…
Üzerinde "Silivri Çevre Derneği” tişörtleri giyerek bir mahalleyi, baştan başa süpürmek gibi...
Neyse…
İsterseniz Silivri Siyasetine dönelin!.
1989 Yılımda yapılan yerel seçimde işbaşına gelen CHP ve onun adayı Selami Değirmenci hızla sahil düzenlemesi işine girdi. Silivri ilk defa sahilinde "lale” ile tanıştı. Ayni yerde "Palmiye” gördü. Çay bahçeleri yeni baştan düzenlendi…

Devamı haftaya…

ANLAYAN BERİ GELSİN
Türkiye Cumhuriyeti kuruldu, kurulalı böyle bir yönetici kadrosu görmemiştir. Bunu, belli yaşın üzerindekiler gayet iyi bilir…
Düşünün ki Hükümetin Başı Bir Başbakan bir gün bir toplantı sırasında İsrail Başbakanına Uluslar arası bir toplantıda "van minit” diyor, "bir daha buraya gelmem” diyor.Ardından Gazze'ye gemi göndereceğini söylüyor. İsrail "gönderirsen vururum” diyor. İçinde hiçbir resmi görevli yok. Başbakanın Parti yöneticilerinden hiç kimsenin de içinde bulunmadığı bir gemiyi gönderiyor…
Sonuç, İsrail gemiyi vuruyor (9) kişi ölüyor.
Sayın Başbakan bağırıp çağırıyor …
Sonuç, kocaman bir sıfır.
Suriye için ayni şekilde "efeleniyor” yağıp esiyor…
Suriye yönetiminden "tıs” yok ama bir gün sonra, sınırda "uçuş yapıyordu” dediği uçağımızı düşürüyor…
Komşumuz Irak "ülkeme girersen tutuklarım” diyebiliyor, Dış işleri Bakanımızın yüzüne karşı…
Bir gün "PKK ile görüştü diyenlere cevap olarak” görüşen …) diyor, Oslo'da MİT'in onun adına yapmış olduğu görüşmelerden bahsediyor…
Bir gün sonra yine ayni Başbakan BDP için "onlar Kandilin talimatı dışına çıkamıyor onlarla görüşmem” diyor. Bir gün sonra "biz bu ülkeyi yönetenler olarak İmralı dahil herkesle görüşürüz " diyor…
Gel de anla…
Bir Dışişleri bakanı düşünün ki, hiçbir sorun olmayan komşu, sınırdaş ülkelerden neredeyse tümüyle sorun yaşanırken "istifa” diye bir şey aklının ucuna bile gelmiyor…
Bir başbakan ki "Heykel” yıktırıyor …
Bir Başbakan ki "TV Kanalı sahiplerine, biz diziden dolayı fırça atıyor” ..
Daha sayayım mı?.

KADINA ŞİDDETE HAYIR
Geçen haftaya damgasını vuran birkaç olaydan biri de, Silivri Uğur Mumcu Meydanında CHP'li Bayanların öncülüğünde yapılan "Kadına Şiddete” tep eylemiydi...
Meydandan geçenlere "Kelebekler Özgürdür” stickeri yapıştırdılar seslerini duyurmak için…
"Sessiz olmak ortak olmaktır” diyordu pankartın birinde…
Diğerinde :
"BAĞIR HERKES DUYSUN ERKEK ŞİDDETİ SON BULSUN” yazıyordu
Zaman,zaman tepkisizlikten yakınıp karamsar olsam da, bu ve benzeri eylemleri görünce seviniyor insan…

İSKİ'DEN ŞİKAYET!
İstanbul'un bütün ilçelerinde olduğu gibi Silivri'nin de su ve kanalizasyon hizmetleri İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'ne bağlı İSKİ tarafından görülmekte. Bunu herkes biliyor…
Bu kurumdan…
Bu günler de şikayet çok fazla…
Mesele şikayet meselesi değil…
Vatandaş bu hizmet için para ödüyor. Hizmeti beğenmiyorsa, şikayet edecek. Bu gayet normal…
Demem, şikayet her zaman olur…
İlgili Kurumların görevi de bu şikayetleri gidermek…
Ama…
Anlatacağım …
Sürekli tekrarlanan bir şikayet…
Yani…
Giderilmeyen şikayet…
Yer, Erseven Sitesi yanında Elmas Çay Bahçesi tarafında…
İnanılmaz bir koku …
Yaz boyunca kaç defa söylenmiş...
Hatırlıyorum…
Yerel basında sık, sık çıkmıştı...
Günlerce müdahale edilmemişti...
Yok.Yok.Yok…
Geçen Pazar sahilde geziyorum…
Adı belli bu yere yaklaşıyorum. Burnumun direği kırılacak kadar fena bir koku …
Vatandaş beni görünce "nerede bu İSKİ” diye söylenmeye başladı. Olayın muhatabı İSKİ dedimse de vatandaş dinlemedi. Neredeyse saydıracak...
O zaman ben de "İSKİ çalışıyor” dedim…
Vatandaş öfkeli:
"Arabalarında öyle yazıyor” dedi…
Baktım olmayacak…
Silivri İSKİ Müdürünü aradım…
Müdür, belki de tatil günü diye Telefonu açmadı…
Ardından, Silivri Belediyesi Zabıta Amirliğini aradım. Çıktılar. Yeri tarif ettim. Görevleri olmasa bile "İSKİ görevlilerine ulaşmalarını” rica ettim...
Müdahalenin ne kadar zaman sonra yapıldığını öğrenemedim ama birkaç gün sonra ayni yere gittiğimde akıntı yoktu. Lakin, koku, az da olsa hala ediyordu…
Dahası var…
O yerde sık ,sık meydana gelen bu olayın nedenini soran vatandaşlara "kanalizasyon patlağı”, dedim…
Vatandaşlar :
"Hayır patlak falan değil, taşıyor” dedi…
İçlerinden biri ise; "Peki, farz edelim ki taşmadı, patlamadı, dolayısıyla yüzeye çıkmadı, görmedik, bu pislik nereye gidiyor sanıyorsunuz ?” dedi…
Baktık …
Gerçekten (5) metre ilerde denize bağlıydı…
"Lanet olsun” dedim…
Ve…
Sessizce uzaklaştım…

CENAZELER
Ne haftaydı ama …
Belki de Sonbaharın eseri …
Haftanın her günü birkaç cenaze kalktı değişik camilerden. Uzak mahallelerden duymadık- larımız hariç…
Gayet tabii ki üzüldük…
Ne var ki...
Endişeye mahal yok…
"Silivri büyüdü de ondan” dır diyebiliriz…

İLGİNÇ ELEŞTİRİLER
"Muhteşem Erdoğan” Dünyada televizyon dizileri ile uğraşan tek Başbakan. Birincisi ekranlarda tek padişah görmek istiyor. İkincisi "dizinin katli vaciptir” diye beyanda bulunuyor. Ara sıra da "Belgesel” diyor. Oysa sonuçta bu bir televizyon dizisi….
(CHP Milletvekili Muharrem İnce )
***
Türk Ceza Kanununda "tarihi çarpıtmak suçu diye bir suç yok. Olsa, olsa yeni Türkiye'de en vahim suç olan "Başbakanın canını sıkma” suçu olabilir.
(Ankara Barosu Başkanı /
Metin Feyzioğlu-/27/11/2012 /Hürriyet )

İSTER İNAN İSTER İNANMA
Mavi Marmara gemisi Mayıs 2010'da Gazze'ye yardım için (490) kişi ile yola çıkıyor İsrail'in saldırısı sonunda (9) kişi ölüyor.Başbakanımız R.Tayyip Erdoğan İsrail'e karşı çok sert çıkıyor. Ardından daha başka sert çıkışlar. En son İsrail saldırıları sırasında yine sert çıkıyor. Müttefikimiz ABD'den tık yok. Basın mensuplarının bu konudaki sorularına ABD'li diplomatın cevabı ise "sert söylemler yararsız” demiş. (21/11/2012-Cumhuriyet)

GÜNE UYAN
"Futbol borsada değil arsada güzeldir.”
(Metin Kurt-Eski Spor Emek Se.Başk.)

YORUM YAP