"Silivri, tarihine sahip çık" ilkesiyle sosyal medya üzerinden sesini duyurmaya çalışan Faysal Bulut, Burak Mumcu ve Oğuz Kağan Aydos toplumsal farkındalık yaratarak, tarihi eserlerimizin korunması çabasına hizmet etmek niyetiyle bir araya geldiler.
Bütün yetkililer gözümüzün önünde yok olan tarihi izlerken, bu gençlerin korumak vazifesiyle harekete geçmeleriyle umutlandım, yalan yok!
Tarihimize sahip çıkacağımız söylemini kullanma sıklığımıza bakılırsa Silivri tarihi eser Cennetine dönüşmüş olmalıydı şimdiye kadar… Ama gelin görün ki bütün Silivri izlerken üç sıradan vatandaş “Mimar Sinan Köprüsü restorasyonu ne oldu, niye bitmiyor?” diye takipte, dilekçeler yazıyor, toplumsal farkındalık oluşturmaya çabalıyor.
4. yılını deviren Mimar Sinan Köprü restorasyon rezaletini araştırmaya kalkıştığınızda sorumluluğu bir birine atan bir dolu firma yetkilisi arasında gidip geliyorsunuz. Sonuç almak, çözüme ulaşmak ise maalesef mümkün olmuyor.
İşi alan biri, projeyi çizen başkası, yapan farklı vs… İş uzayıp gidiyor ve restorasyon işi bitmiyor…
Mimar Sinan'ın bize miras bıraktığı köprüyü geçtik Boğluca Deresine gelin… Orada ayrı bir tarihi köprü felaketi var… Üstüne asfalt, gözlerine beton dökmüşüz, yetmedi ağır tonajlı araçlar geçirmişiz! Bu kadar mı? Etrafına çivi çakılamaz denilen eserin yamacına yeri göğü inleterek en son beton kazıklar çaktık! Dün gelen arkadaşlar köprüden sökülen tarihi taşların molozlarla birlikte toplandığını ifade ederken hiç şaşıramadım! Yaparız! Daha beterini yapmışlığımız var çünkü!
Korumayı geçtim zarar vermesek o tarihi eserler aslında bizden öncekiler gibi daha kaç kuşak gömer de… Durmuyoruz! Bir şey yapalım derken, dehşet bir yıkma arzusuyla hareket ediyoruz…
Geçmişimizle sözde o kadar övünürken, gerçekte izlerini barbarca yok ediyoruz!
‘Tarihi koruma bilinci konusunda farkındalık yaratmak istiyoruz diyorsunuz ama sadece köprülerden söz ediyorsunuz' deyince ilk etapta ve konuyu dağılmadan ilerlemek istediklerini söyledi arkadaşlar. Köprülerin kültürleri bağlayan bir sembol olduğuna vurguda da bulunarak. Derelerin denizle buluştuğu pek çok noktaya sahip olan bir şehir olarak köprülere ayrıca özen göstermemiz gerektiği aşikar. Hele tarihi olanlara…
Sadece geçmişten günümüze gelenleri korumak değil… Bence geçmişten miras aldıklarımız gibi bizler de gelecek nesillerimize güzel mimari ve ustalığın eseri köprüler bırakma anlayışını bir an önce benimsemeliyiz… Köprüler sadece kültürler arası bağlantıyı değil, geçmiş ile geleceği, karanın iki yakasını da bir araya getiren mecralar olarak hak ettiği değeri bizim kent mimarimiz ve bilincimizde bulmalı…
‘Silivri tarihine sahip çık' çabasına katılıyor, destekliyorum…
Herkese iyi hafta sonları...