Sevginar Sali

“Silivri’ye tıkılmak!” borcu ödensin!

Türkiye'nin en çok okunan köşe yazarı Yılmaz Özdil'in 10 Haziran tarihli köşe yazısından bir alıntı…
“2011 yılı. İmza günümdü. Bir hanımefendi geldi. Kaşif Kozinoğlu'nun annesiydi. Gözleri dolu doluydu. Ömrü boyunca Türkiye'nin gururu olan kahraman oğlunu sadece bir hafta önce tutuklayıp, Silivri'ye tıkmışlardı. (bu tıkılma yeri önemli!!!)
“Kitabını oğluma götüreceğim, imzanla götürmek istedim” dedi.
Sabır diledim, sarıldık, yanaklarından yaşlar süzüle süzüle gitti.
Sonrası malum.”
***
Cezaevi kurulduğundan beri Silivri huzursuz. Ama adaletin terazisi şaştığından bu yana bizim de kent imajımız bunun ekseninde kan kayıplarına uğrayıp duruyor…
Özdil gibi bir yazar dahi bir yandan adaleti birileri için ateşli şekilde savunurken, diğer yandan Silivri ismine, kentine adaletsizliğinin en büyüğüne imza atıyor…
Tutuklanarak ilçemiz sınırlarına, bizim tercihimiz olmaksızın hatta karşı çıkmamıza karşın, konuşlandırılan cezaevine gönderilen kişiler ve bağlamındaki olayların cezasına bu kentin de ortak edilmemesi adına sanıyorum artık bir hassasiyeti ortaya etkin biçimde koymamızın vakti geldi de geçiyor…
İsim değişikliği çalışması önemli… Ayrıca sanıyorum gündemde bu hususta önemli gelişmeler var…
Bunun yanı sıra okunan haber siteleri ve yazarlarına cezaevi ile Silivri'yi eş değer/anlamda tuttukları yazılar ve meselelerde kayıtsız kalmak bize zarar veriyor. Buna karşı etkin bir tepki ortaya koymak gerek.
Silivri sınırları içinde bulunan cezaevi kampüsü ve dönemsel adaletsizlikler ile eş değer tutulamaz, buna biz daha fazla sessiz kalamayız, kalmamalıyız!
Nasıl ki bir kişinin adının kirletilmesine kalamayacağımız gibi yaşadığımız şehre yönelik bu adaletsizliğe en güçlü itiraz bizden gelmeli.
Silivri insanların haksızlıklara uğrayarak tıkıldığı bir yer değil, huzurun ve mutluluğun kol gezdiği bir kenttir...
Valla bana soracak olursanız hükümet, Adalet Bakanlığı ve cezaevi ile yakın bağlara sahip olan tüm resmi kurumların Silivri'ye telafi ve özür babında çok büyük borçları var!
Ödesinler!

EN TEHLİKELİ NOKTADA TEDBİRİ BIRAKMAK!
Geçti, bitiyor derken daha büyük bedeller ödemeye salgını kontrol altına almışken bulaşı kapılarını açıyoruz galiba.
“Durun, yapmayın, etmeyin” sözlerinin dinlenmekten herkese fenalık geldiği boyutta riske ettiğimiz tek şey sağlığımız olsa keşke, kendi ve sevdiklerimizin hayatımızı ortaya koymuş olmasak inşallah.
Maske+sosyal mesafe+hijyen = sağlık ve huzur…
Aksini hiç birimiz istemeyiz zaten…

YORUM YAP