Beklenen ziyaret gerçekleşti. Silivri (Volkan Yılmaz) İmamoğlu'nu misafir etti. Taraflar bilgilenme, bilgilendirmeden memnun; çok faydalı, verimli geçtiği açıklamasını yaptılar. Gönlümüz aynı duyguları paylaşmaktan yana. Mutabık kalınan hususlar, verilen sözler yerine getirilirse onların memnuniyeti bizleri de etkileyecektir. Belediye programı denilerek partiler dışarıda tutulmaya çalışılmış. Buna rağmen meclis üyelerinin eksiksiz katılımını beklerdim. Söyleyecek sözü olanın gelişmeleri takip etmesi gerekir düşüncesindeyim. Davetsiz köşe yazarı olarak belki benim ahkam kesme hakkım olabilir ama seçilmişlerin arkadan atıp tutmaları yakışık almıyor.
Köylerin su ücreti konusundaki müjde gerçekleşmemiş gözüküyor. İddialı bir İBB başkanının basit bir konuyu Ankara'ya havale etmesi ve bundan siyasi rant beklentisi tek kelimeyle ayıp. “İyi kaleciyim” esprisiyle geçiştirilecek bir konu olmadığı anlaşılmalı. Bilinmelidir ki Silivri gol yiyen bir kaleciyi pek sevmez!
MHP'li belediye başkanıyla, CHP'li belediye başkanının birlikte cemevi ziyareti, sonrasında Cuma namazını yine birlikte kılmaları arzu edilen görüntüler. Korkarım ki İmamoğlu laikliğe aykırı hal ve davranışlardan ötürü ihraç istemiyle disipline sevk edilmesin.
Program Alipaşa'daki Mandacı Et Lokantasındaki yemekle son bulmuş. İmamoğlu ekibindekilerin “başkan yemez” itirazlarına rağmen servis edilen bütün yemeklerini yemesi emek verenler kadar, katılanları da memnun etmiş. Mekan sahibi Murat kongrede aday olabilse, İmamoğlu ve yanındakiler oy kullanabilse açık ara kazanırdı.
Kanal İstanbul tartışması İmamoğlu'nu başkan adaylığına bir adım daha yaklaştırdı. İstanbul'un Avrupa yakasını ikiye bölecek bir kanal için seçilmiş başkanı terslemek, kanalla ilgili tereddütleri çoğalttı. İBB başkanı fikir beyan edebilmek için ne kadar fark atması lazım? Kanal İstanbul İBB başkanına sorulmayacak da Kayseri başkanına mı sorulacak? Kayseri başkanına Ankara soruldu kaybedildi, ikinci seçimde İstanbul soruldu fark sekiz yüz bine çıktı. Ehliyet ve liyakat bu olsa gerek. CHP'nin hayır dediği her şeyde hayır vardır düşüncesi ilk defa ikinci planda kaldı. Kanal İstanbul tartışmalarında ilk defa kamuoyu destek ibresi yön değiştirdi. Bu durum CHP'den daha çok İmamoğlu'nun başarısı gibi gözükse de aslında Ak Parti'nin zafiyetinden kaynaklandığı bilinmeli. Alternatifsiz olmanın rahatlığı sona ermek üzere. Çok bilenlerin görüp de görmezden gelmelerini anlamak zor. “Bay Kemal” pirim yapmıyor artık.
Kılıçdaroğlu parti içi krizleri yönetmekte zorlanıyor. Hatta aciz kalıyor. Atatürk resmi indiren vekil, saraya çıkan CHP'li, yirmi beş milyon istedi suçlamaları kamuoyuna yansıyanlar. Gereken yapılır demekle seyirci kalan Kılıçdaroğlu önce partiden atıyor, iki sene sonra tekrar kabul ediyor. Şimdi Aygün ve kız kardeşi partiden atılacaklar gibi gözüküyor. Bu konularda karar vericinin Kılıçdaroğlu değil de bir üst akıl olduğu konusundaki şüpheler çok ciddi boyutlara ulaştı. İmamoğlu CHP'ye puan kazandırırken, partisi başkanlık yarışında en büyük engel teşkil ediyor. Önümüzdeki genel kurulda Kılıçdaroğlu'ndan kurtulmak istenirse İstanbul İl Başkanı biçilmiş kaftan. Seçilmesi için bütün şartlar hazırlanmış vaziyette.
İktidar partisinin kongrelerine ilgisizliğin sebebi genel başkanın tutumundan kaynaklanıyor. Eski yeni herkes kucaklaşacak talimatının tersini uygulayanların tekrar tekrar görevlendirilmelerini anlamak imkansız. İstanbul'u biz kaybetmedik, Yıldırım kaybetti düşüncesinin desteklenmesi için mevcut il başkanı görevde kalacak gibi. İl başkanı görevde kalırsa ilçelerin değişmesi de gerekmeyecek. Nasıl olsa bir sonraki seçimde vatandaşın aklı başına gelir Ak Parti tekrar kazanır! Kılıçdaroğlu'nu sürekli kaybeden genel başkan olarak eleştiriyorduk. Ak Parti sürekli kaybeden il başkanlarıyla ne kadar övünse haklıdır.
Olağanüstü bir gelişme olmazsa önümüzdeki ilk seçim başkanlık ve milletvekili seçimleri. 2023 yılında yapılacak seçimlerde Ak Parti MHP ittifakı devam edecek olursa MHP oyları büyük önem taşıyacak. Ak Parti içindeki MHP aleyhtarlığı devam ederse; Bahçeli'nin emir, telkin ve ricalarına rağmen fatura Başkan Erdoğan'a çıkarılacaktır. MHP'li belediyeler bekledikleri hükümet desteğini alamazlarsa karşılığı olacaktır elbet. Silivri'deki oyların yönü Yılmaz'ın Silivri için kime teşekkür edeceğine bağlı olarak değişebilecektir. İlk milli görüş-ülkücü ittifakında il başkanı Erdoğan listelerde hiçbir MHP'li isme yer vermediği zaman rahmetli Başbuğ “oy vermek zorunda değilsiniz” demişti. Umarım Bahçeli aynı sözü söylemek zorunda bırakılmaz.
Son yerel seçim sonuçlarına bakarak Silivri'de İmamoğlu sevgisinin ağır bastığını söyleyebiliriz. Farklı İmamoğlu sevgisine rağmen CHP'nin kaybedip MHP'nin kazanmasını Silivri CHP'nin tabandan koptuğuyla açıklayabileceğimiz gibi, kısa sürede oluşan Volkan Yılmaz sempatisine de bağlayabiliriz. Yılmaz bu ilgi ve sempati grafiğini sürekli yükseltiyor. İmamoğlu kendine duyulan güven ve sevginin devam etmesini istiyorsa senede bir gelmenin ötesine geçmeli. Yılmaz'ın haklı talep ve istekleri yerine getirilirse İmamoğlu güvenilir başkan olacaktır. Silivri Belediyesi ile İBB ilişkilerinin bütün Türkiye'de takip edilmekte olduğunu yazmam abartı görülmemeli.
Silivri körü körüne sevmediğini geçmişte birçok defa ispatladı. Erdoğan-İmamoğlu-Yılmaz sevgisinin dozu ve devamı tamamen yapacakları hizmete bağlı. “Trakya kokusu almış Silivri” Yılmaz'ı başkan seçti. Ak Parti içindeki kör olmadığı halde ama taklidi yapanlar hala akıllanmadı.
İstanbul'u sekiz yüz bin farkla İmamoğlu kazandı. Ak Parti kazandı demek vatandaşı ahmak yerine koymakla eşdeğer. Bu iddia başlı başına yazı konusu diyorum.
Bükemediğiniz bileği öpen kalın.