Silivri Ziraat Odası Başkanı Özer: Yerli üretimle güçlü bir gelecek mümkün

Silivri Ziraat Odası Başkanı Özer: Yerli üretimle güçlü bir gelecek mümkün

03.01.2025 13:20:37

2024'te yaşananları değerlendiren Silivri Ziraat Odası Başkanı Sabri Özer,2025 ile ilgili "Tarım ve hayvancılık, ülkemizin kalkınmasının temel taşı. Yerli üretimi desteklemek ve çiftçimizin emeğini korumak, sürdürülebilir bir geleceğin anahtarıdır” dedi.

Silivri Ziraat Odası Başkanı Sabri Özer, 2024 yılının çiftçiler ve hayvancılık sektörü için zorlu geçtiğini belirtti. İklim değişikliği, kuraklık, düşük ürün fiyatları ve artan girdi maliyetleri, çiftçilerin ekonomik olarak ayakta kalmasını zorlaştırdı. Özellikle ayçiçeği ve buğday üretiminde ciddi sorunlar yaşandı; ithalat politikalarının yerli üreticiyi zor durumda bıraktığına dikkat çekildi. Hayvancılık sektöründe ise köylerin mahalleye dönüştürülmesiyle hayvan sayısında düşüş yaşandı.
Güvenli gıda üretiminin önemine değinen Özer, denetimlerin ve çiftçilerin bilinçlendirilmesinin artırılmasını önerdi. Yerel yönetimlerin sağladığı desteklerin olumlu olduğunu ancak daha fazla teşvik ve uzun vadeli çözümler gerektiğini ifade etti. 2025 yılı için hedeflerin yerli üretimin desteklenmesi, sürdürülebilir tarım politikalarının geliştirilmesi ve üreticilerin emeğinin karşılığını alması olduğunu söyledi.
ÖZER: BİRÇOK ÇİFTÇİMİZ, 2024 YILINDA AYAKTA KALMAK İÇİN BÜYÜK ÇABA SARF ETTİ
Sevginar Sali: 2024 yılı çiftçiler açısından nasıl geçti?
Sabri Özer: 2024 yılı çiftçiler açısından oldukça zorlu geçti. Trakya'daki ayçiçeği verimindeki düşüş, bu yıl da üreticilerimizi ciddi şekilde etkiledi. Ayçiçeği bizim bölgemizde önemli bir ürün ve geçen yıl yaşanan verim düşüklüğü, kuraklık gibi iklim değişikliği etkilerinden ciddi şekilde etkilenme oldu. İklim değişikliği, özellikle tarımsal üretimde belirsizliklere yol açıyor. Bilim insanlarının da belirttiği gibi, kuraklık ve aşırı yağışların bir arada görüldüğü bu dönemler önümüzdeki yıllarda daha da sık karşılaşacağımız bir sorun haline geliyor. Çiftçilerimiz, hava koşullarına uygun önlemler almak için çok uğraşıyor, ancak bu her zaman mümkün olmuyor.
Aynı zamanda karpuz üretimi de bölgemiz için önemli bir tarımsal faaliyet. Ancak ne yazık ki karpuzda da çiftçilerimiz bekledikleri fiyatları elde edemediler. Tarlalarda ciddi bir ürün kaybı yaşandı ve maalesef üretilen karpuzların yaklaşık %30'u tarlalarda kaldı. Üreticilerimiz için bu durum, büyük bir ekonomik kayıp anlamına geliyor.
Maliyetlerini karşılamakta zorlanan birçok çiftçimiz, 2024 yılında ayakta kalmak için büyük çaba sarf etti. Girdi maliyetlerinin sürekli artması, çiftçilerimizi ciddi şekilde zorlayan bir başka etkendi.
“DEVLET DESTEKLEMELERİNİN YETERSİZ KALMASI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTEN UZAKLAŞIYOR”
Sevginar Sali: Buğday üretimi ve fiyatlandırma açısından neler yaşandı?
Sabri Özer: Buğday üretiminde de durum farklı değildi. 2024 yılında açıklanan buğday taban fiyatları, üretim maliyetlerini karşılamaktan çok uzaktı. Üreticilerimiz, daha yüksek bir fiyat ve daha hareketli bir piyasa bekliyordu. Ancak, Rusya'dan yapılan buğday ithalatı, yerel üreticilerimizi zor durumda bıraktı. Türkiye olarak büyük oranda ithalat yapmamız, yerel piyasalarda ciddi dengesizliklere neden oldu. Özellikle Toprak Mahsulleri Ofisi ve Tarım Kredi Kooperatifleri, çiftçimizin ürünlerini beklenenden çok daha düşük fiyatlarla satın aldı. Bu durum, çiftçimizin emeklerinin karşılığını alamamasına yol açtı.
Bunun yanı sıra, buğday üretimi için gerekli olan gübre, mazot, ilaç gibi temel girdilerin maliyetleri sürekli arttı. Üreticilerimiz, bir taraftan artan maliyetlerle başa çıkmaya çalışırken diğer taraftan piyasa koşullarının belirsizliğiyle mücadele etti. Bölgemizde buğday üretimi, Türkiye ortalamasına kıyasla daha yüksek ancak maliyet de aynı şekilde fazla olarak gerçekleştiriliyor. Üreticilerimiz, tarlalarını işlemek için büyük bir özveri gösteriyor. Ancak, devlet desteklemelerinin yetersiz kalması nedeniyle bu durum sürdürülebilir olmaktan uzaklaşıyor.
“FİYAT ARTIŞLARI, ÇİFTÇİLERİMİZİ CİDDİ ŞEKİLDE ZORLADI”
Sevginar Sali: Girdi maliyetlerinden ve kira bedelleri konusunda neler söylersiniz?
Sabri Özer: Girdi maliyetlerindeki artış, 2024 yılında çiftçilerimizin karşılaştığı en büyük sorunlardan biriydi. Gübre, mazot, ilaç gibi tarımın olmazsa olmazları olan girdilerde yaşanan fiyat artışları, çiftçilerimizi ciddi şekilde zorladı. Mazot fiyatlarının artması, sadece tarlayı sürmek veya ürünleri taşımak gibi temel işlemleri değil, aynı zamanda sulama ve diğer tarımsal faaliyetlerin maliyetlerini de yükseltti. Gübre fiyatlarındaki yükseliş ise, üretim verimliliğini doğrudan etkiledi. Çiftçilerimiz, gübre kullanımı konusunda tasarruf yapmak zorunda kaldı ve bu da verim düşüklüğüne yol açtı.
Ayrıca, arazi kiralama bedellerindeki artış, çiftçilerimizi ekonomik olarak daha da zorladı. Bölgemizde arazi kiralama konusunda bir standart olmaması, fiyatların çiftçiler arasında rekabetle yükselmesine neden oluyor. Çiftçilerimizin bu konuda ortak bir politika belirlemesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer kira bedelleri konusunda bir uzlaşı sağlanamazsa, bu durum, çiftçilerin tarımsal faaliyetlerini sürdürememesine yol açabilir.
“HAYVANCILIK, KÖYLERİN MAHALLE STATÜSÜNE GEÇİRİLMESİYLE BÜYÜK BİR DARBE ALDI”
Sevginar Sali: Hayvancılık sektöründe bölgede durum nedir?
Sabri Özer: Hayvancılık sektörü, özellikle köylerin mahalle statüsüne geçirilmesiyle birlikte büyük bir darbe aldı. Eskiden köylerimizde hayvancılık oldukça yaygındı. Örneğin, Bekirli Köyü'nde 850 büyükbaş hayvan varken, bugün bu sayı 250'lere düştü. Bu, hayvancılık sektörünün ne kadar ciddi bir şekilde küçüldüğünü gösteriyor. Bunun temel sebeplerinden biri, hayvancılığın ekonomik olarak artık yeterli bir gelir sağlamaması.
Çiftçilerimiz, süt ve et fiyatlarındaki dalgalanmalar nedeniyle hayvancılıktan uzaklaşmak zorunda kaldı. Sırbistan'dan ithal edilen büyükbaş hayvanlar gibi dışa bağımlı bir politika izlenmesi, yerli hayvancılığı olumsuz etkiliyor. Bu politikaların tekrar gözden geçirilmesi ve yerel üretimin teşvik edilmesi gerekiyor. Hayvancılık sektörünün canlandırılması, sadece bölge ekonomisi için değil, aynı zamanda ülke ekonomisi için de hayati bir öneme sahip.
“BÖLGEMİZDE PESTİSİT KALINTILARI GİBİ CİDDİ BİR SORUN OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM”
Sevginar Sali: Güvenli gıda konusunda her geçen gün artan endişeler ve tehlike konusunda neler söyleyeceksiniz?
Sabri Özer: Güvenli gıda konusu, insan sağlığı ve çevre açısından oldukça önemli bir konu. Bölgemizde pestisit kalıntıları gibi ciddi bir sorun olmadığını düşünüyorum. Ancak, bu durumun devamlılığını sağlamak için çiftçilerimizin bilinçlendirilmesi gerekiyor. İlçe tarım müdürlüklerimiz ve ziraat mühendislerimiz, çiftçilere yönelik eğitimler düzenleyerek güvenli gıda üretimi konusunda farkındalık oluşturabilir. Ayrıca, üretim sürecinde yapılan denetimler artırılarak pestisit kullanımı gibi konularda daha sıkı kontroller yapılmalıdır.
Güvenli gıda üretimi, yalnızca tüketici sağlığını korumakla kalmaz, aynı zamanda çevre üzerindeki olumsuz etkileri de azaltır. Çiftçilerimizin bu konuda bilinçlendirilmesi, bölge tarımının sürdürülebilirliğine önemli bir katkı sağlayacaktır.
“DESTEKLER, ÇİFTÇİLERİMİZE BİR NEBZE DE OLSA RAHATLAMA SAĞLADI”
Sevginar Sali: Yerel yönetimlerin ve belediyelerin destekleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sabri Özer: İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerimiz, tarım ve hayvancılık konusunda önemli destekler sağlıyor. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık için yem destekleri ve mazot yardımları gibi teşvikler verildi. Bu destekler, çiftçilerimize bir nebze de olsa rahatlama sağladı. Ancak bu desteklerin sürekliliği ve artırılması gerekiyor. Özellikle gençlerin tarıma yönlendirilmesi ve teşvik edilmesi için daha kapsamlı projeler geliştirilmelidir. Gençler, tarımı ekonomik bir kazanç kapısı olarak görmeli ve bu sektörde çalışmaya özendirilmelidir. Bölgemizde süt ve süt ürünleri üretiminin artırılması, pazar ağlarının geliştirilmesi gibi çalışmalarla bu teşvikler daha etkili hale getirilebilir.
“DEVLET DESTEKLERİNİN ZAMANINDA VE YETERLİ MİKTARDA ÖDENDİĞİ BİR YIL OLMASINI DİLİYORUM”
Sevginar Sali: 2025 yılına dair mesajınızı alabilir miyiz?
Sabri Özer: 2025 yılının hem üreticilerimiz hem de tüketicilerimiz için daha iyi bir yıl olmasını temenni ediyorum. Üreticilerimizin maliyet girdilerinin düştüğü, devlet desteklerinin zamanında ve yeterli miktarda ödendiği bir yıl olmasını diliyorum. Özellikle buğday üretiminde çiftçimizin daha fazla desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca, tarımda sürdürülebilirlik ve üreticilerimizin emeğinin karşılığını aldığı bir düzenin oluşturulması en büyük hedefimiz olmalı. Herkese sağlıklı, bereketli ve huzurlu bir yıl diliyorum.

 

YORUM YAP