Gerim gerim olduk bu aralar. Bir tarafta iktidar muhalefet kavgaları diğer yandan, protokol zirvesinde bir yıldır süre gelen, ara ara ısınan ara ara soğuyan savaş. Dün Turizm Haftası etkinliğinde Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar çıkıp tarihi mirasımızı ortaya çıkartarak, ilçemizde turizmi canlandıracağını anlatıyor, ardından Kaymakamımız Ahmet Mesut Demirkol, “Silivri’nin turist çekecek bir tarihsel mirası yok” demeye getiriyor. Bu çekişmeyi ikilinin konuştuğu her platformda ama az ama çok hissediyorsunuz aslında. Yaşananların basit fikir ayrılığı mı, yoksa tavır mı olduğu merak edilmekle birlikte, rahatsızlık verme boyutuna geldi. Sebebi hakkında çok şey söylenir ama her neyse Silivri bürokrasisinin iki zirve isminin bir yıldır çözemediği kesin.
SİLİVRİ KAYMAKAMI NEDEN
SÖZÜNDE DURMADI?
Aldığım bilgiye göre Silivri Kaymakamı Ahmet Mesut Demirkol’un her okuma yazma kursu açan öğretmene ek ders ücretinin yanı sıra 500 TL vereceği sözü üzerine ilçemizin neredeyse tüm ilköğretim okullarında kurslar açılmış. Öğretmenler diyor ki “Kurslar bitti ama para yok”. Büyük bir olasılıkla da verilmeyecekmiş. Demirkol, bu duruma ilişkin duyuruyu okul müdürleri toplantısında yapmış bile. Söz konusu okuma yazma kursları çerçevesinde her okul müdürüne de teşekkür belgesi sözü de varmış Kaymakamımızın.
Ne şartlarda bu sözler verildi ve neden bugün yerine getirilmiyor? Silivri Kaymakamı’nın verdiği söz, devlet temsilcisi olması açısından son derece önemlidir.
DEDİKODU
Hafta sonu ufak bir Antep gezisi gerçekleştirdik Burhan Soyaslan arkadaşımla. Yokluğum hemen hissedilmiş midir nedir, dün sabah saatlerinden itibaren “tutuklandığım”, “gözaltına” alındığım dedikodusunu duymayan kalmamış. Bari ucundan da olsa aslı astarı olsaydı. İşimin başındayım. Ne tutuklandım, ne gözaltına alındım.
TÜP BEBEK KONULU
SAĞLIK SEMİNERİ
Silivri Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu Tüp Bebek konulu sağlık semineri 20 Nisan 2010 bugün saat 14.00’da Ünsal Düğün Salonu’nda gerçekleştirilecek.
İMTİHAN
Geçmişin herkesin saygısını kazanmış derin hocalarından biri, yıllarca ders verdiği bir öğrencesini bir gün karşısına aldı ve şöyle dedi:
- Sen artık yılların tahsil ve terbiyesi sonucu belirli bir düzeye geldin Gerekli bilgileri nazari olarak kavradın Ama bu öğrendiklerinden sonuç çıkaracak yorum yapacak, gerektiğinde bunlardan yararlanacak hâle geldin mi bunu öğrenmek için sana bir soru soracağım Doğru cevap verdiğin takdirde sana icazet (diploma) vereceğim Öğrenci:
- Peki hocam, sorunuzu sorun, bilirsem beni serbest bırakın, ben de zaten bunu istiyorum, dedi
Hoca sorusunu şöyle yöneltti:
- Diyelim ben seni serbest bıraktım, ilk önce bir sıla-i rahim (yakın akraba ziyareti) yaparsın Memleketine giderken elbette köylerden yaylalardan geçeceksin Yolun üstünde davar sürülerine, çoban köpeklerine rastlayacaksın Varsayalım ki böyle bir yerde beş altı tane köpek birden sana saldırdı Nasıl kurtulursun?
Öğrenci cevap verdi:
- Elimdeki sopa ile karşı koyarım
- Sopa ile beş altı köpekle baş edemezsin
- Köpekleri taşa tutarım
- Yine kurtulamazsın
- Silahımı çeker öldürürüm
- O zaman köpek sahipleri seni oradan sağ salim bırakmazlar Öldürmeseler bile iyice döverler, pestilini çıkarırlar ve köpeklerin parasını da tazmin ettirirler
Öğrenci pes etti:
- Hocam bilemeyeceğim. Anlaşılıyor ki bir süre daha sizden feyiz almam gerekecek Fakat nasıl kurtulabileceğimi siz söyler misiniz?
Hoca açıkladı:
- Dağda, bayırda, yaylada nerede olursa olsun böyle birkaç köpeğin birden saldırısına uğrayınca ilk yapılacak şey köpeklerin sahiplerine veya köpekler kimin denetiminde ise ona haber vermektir Çünkü köpekler daima sahiplerine yakın yerlerde bulunurlar ve sahiplerinin bir sözüyle, bir ıslığıyla saldırıdan vazgeçerler.