Silivride Domates Festivali Coşkusu

Silivride Domates Festivali Coşkusu

18.08.2009 10:31:39

Domates Festivali programına CHP Genel Başkanı ve Milletvekillerinin katılımı yanı sıra Silivri Kaymakamı A.Mesut Demirkol, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Başkan Yardımcıları, CHP İl Genel ve Belediye Meclis Üyeleri, CHP İlçe Başkanı Muharrem Aydoğan ve ilçe yönetim kurulu üyeleri, Şoförler Odası Başkanı Zafer Aşkın, Esnaf Odası Başkanı Ali Tabakoğlu, Ziraat Odası Başkanı Rıdvan Gümüşoğlu, Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan ve Değirmenköy halkı katılanlar arasındaydı.

25. Geleneksel Değirmenköy Domates Festivali Cumartesi günü saat 18.00'da Kortej yürüyüşü ile başladı. Değirmenköy Ek Hizmet Binası Festival alanında başlayan program ilçe protokolünün açılış konuşmalarıyla devam etti.

Değirmenköy Domates Festival'ine ilk 1990 yılında katılan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a,z o güne ait bir fotoğrafı çerçevelenerek hediye edildi. Baykal, hediyeyi kabul ederek, "Müthiş! Yani bana boşuna domates dememişler. Benim öteki ismim domates. İsmime layık olmuşum" diyerek herkesi güldürdü.

Ulu Önder Atatürk ve Aziz Şehitler adına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Ardından İstiklal Marşı okundu.

IŞIKLAR: ZOR ŞARTLARDA TESLİM ALDIĞIMIZ

YAPIYI, CUMHURİYET DEĞERLERİNE SAHIP

ÇIKARAK YAŞATACAĞIZ

Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar söz alarak şu konuşmayı yaptı: "Genel Başkanımız Deniz Baykal yıllardır katılarak onurlandırdığı Değirmenköy Domates Festivali'nin 25. yılını kutluyor. Hepinizin bildiği gibi Değirmenköy, kapatılan beldeden Silivri'nin mahallesine dönüştü. Buna rağmen sürdüre gelen üreticinin desteklenmesi, kanıtlanması amacıyla yapılan geleneği sürdürme kararlılığı içindeyiz. Değirmenköy ile birlikte altı belde daha Silivri'ye katıldı. Silivri 850 km2'lik alanıyla İstanbul'un ikinci büyük ilçesi oldu. Büyük bir yapıyı bir araya getirmek üzere 4 aydır çalışmaktayız. Yeni planlara göre 14 yıl içerisinde 2 milyonluk büyük bir şehir hedeflenmekte. Bu yapıyı zor şartlarda teslim aldık. Onu açık, saydam, dürüst ve demokratik bir biçimde Cumhuriyet değerlerine sahip çıkarak  yaşatacağız. Halkımızın refahını, geleceğini düşünerek, gelecek için bu 2 milyonluk kenti aydınlık, saydam bir yönetimle yönetme anlayışına başladık.

"BU ÇALIŞMA HEYECANINI SİZLERDEN ALIYORUZ"

Bu çalışma heyecanını, desteği sizlerden alıyoruz. 1990 yılında ilk ziyaretinizden bu yana 12. kez Domates Festivali'ne katılmakla verdiğiniz onur ve cesaret için şükranlarımı addediyorum. 1990 yılında katıldığınız dönemin fotoğrafınızı vermek için o dönemin Değirmenköy Belediye Başkanı olan Mümin Tuğlu ve emeği geçen Doruk Bulut'u davet ediyorum."

DEMİRKOL: FESTİVALLER, İLÇEMİZİN,

BELDELERİMİZİN VE HALKIMIZIN AYNASI

Silivri Kaymakamı A. Mesut Demirkol söz alarak şu konuşmayı yaptı: "25. yıl gibi çok görkemli, coşkulu ve anlamlı bir günde, demokrasinin olmazsa olmazlarından olan parti, görüş, düşünce ve benzeri yaklaşım çeşitleri elbette ki bu güzelliğe anlam kazandırmakta. Onun için farklı bir günde olduğumuzu vurgulayarak çiftçilerimizle böylesine değişik ortamda beraber olmaktan mutluluk duyuyorum.  Böylesine festivallerin ilçelerimizin, beldelerimizin ve halkımızın güler yüzü, aynası ve ışığı olduğu bir kültür ve sosyal etkinlikler çerçevesinde çok anlamlı olduğunu vurgulayarak devamını diliyorum. Emeği geçenlere de teşekkür ediyorum."

BAYKAL: FESTİVALE SAHIP

ÇIKMANIZDAN MUTLULUK DUYDUM

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal söz alarak festivale katılanlara seslendi. Silivri ile ilgili değerlendirmelerinin yanı sıra Baykal, ülke gündemine ilişkin değerlendirmeleriyle de büyük alkış aldı. Baykal, şöyle konuştu: "Değirmenköy'de bu festivale bir kez daha katılarak sizlerle beraber olmak benim için gerçekten çok büyük mutluluk. Ben saymamıştım, arkadaşlarım söyledi, '12. kez bu festivale geliyorsunuz' dediler. Değirmenköy halkıyla bu festivalde beraber olmak benim için büyük mutluluk. Festivale daha çok sahip çıkan, katılan ve bu şenliği daha da geliştiren anlayışta gördüm. Bundan çok büyük mutluluk duydum. Anlaşılıyor ki belediyenin elinizden alınması bu şenliği daha da güçlü yapılmasına engel olmamış. Bundan dolayı sizleri kutluyorum. Silivri Belediyesi'ne de Değirmenköy'e belediye olsa da olmasa da sahip çıkmasını bekliyorum. Onlardan bunu rica ediyorum.

"DOMATESLERİNİZ HER YIL BİRAZ DAHA

GÜZELLEŞİYOR, KAZANCINIZ DA ARTIYOR MU?"

Bu bir tarım şenliği, yani çiftçinizin emeğinin, çabasının karşılığını aldığı, güzel ürünlerini ortaya çıkardığı, bu mutluluğu paylaştığı, hakkı olan eğlenceyi gerçekleştirdiği bir gün. Her yıl domatesleriniz biraz daha güzelleşiyor, lezzetleri artıyor. İnşallah kazancı da artıyordur. Anlaşılan artmıyor. İnşallah kazancın artacağı günler de gelir. Bizim çiftçimiz en güzel üretimi gerçekleştiriyor, en başarılı sonucu alıyo;r ama ne yazık ki bunun karşılığında hakkı olan zenginleşme gerçekleşmiyor. İnşallah çiftçilerimizin yüzlerinin güldüğü bir döneme ulaşacağız.

"FESTİVALİN TRAKYA'YI AŞAN ÖNEM VE ANLAM

KAZANMASI BENİ ÇOK MUTLU EDECEK"

Bu şenliğin önümüzdeki yıl çok daha görkemlisinin gerçekleşmesini diliyorum. Bunun sadece Değirmenköy'de değil Trakya'yı aşan önem ve anlam kazanması benim en büyük mutluluk olacak. Sizin bunu başaracağınızdan yürekten inanıyorum. Engeller ne olursa olsun onları aşacağınızdan hiç kuşku duymuyorum.

"ÜLKEMİZDE SEVİNDİREN DE

ÜZEN DE OLAYLAR YAŞANIYOR"

Bu ortamda Türkiye'mizin geleceğine yönelik duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemizde hepimizi üzen, rahatsız eden olaylar da sevindiren olaylar da yaşanıyor. Hepimizin görevi elbette olumsuzlukları ortadan kaldırmak, dertlere, sorunlara, sıkıntılara çare bulmak, üzüntüleri bir an önce noktalayabilmek. Dileğimiz insanlarımızın yüzünün gülmesini, mutlu olmasını sağlamak. Bunun için mücadele ediyoruz, demokrasi, siyasi partiler bunun için var. Çiftçilerimizin yaşadığı durum, ekonomik sıkıntılar, işsizliğin giderek yaygınlaşıyor olması, bütün bunlara çare bulmamız gerekiyor. Zenginlik ve refah sadece şehirden yaşayanlarımızın hakkı değil, topraktan geçinen insanlarımızın da hakkı. Bunların da yüzünü güldüren politikalar dünyanın her yerinde uygulanıyor. Tarım bir çeşit ayak bağı gibi gözüküyor. Çiftçilerimiz Türkiye'nin en sıkıntı çekenlerin başında geliyor. Emekliler bir anlamda toplumun dışında sayılıyor. Bunlar yanlış. Onların emekleriyle bu güne geldik, geleceğe giderken onları unutmaya hiç kimsenin hakkı yok.

"TÜRKİYE GÖREV DEĞİŞİKLİĞİNE DOĞRU GİDİYOR"

Türkiye görev değişikliğine doğru gidiyor. Bu değişiklikle çiftçiye sahip çıkılacak, Türkiye'nin kalkınması köyden başlayacak. Emeklilerine sahıp çıkan yeni bir Türkiye istiyoruz. Geleceğin Türkiye'sinin gülmesi gerektiğine inanıyoruz. Ekonomi politikası değişecek. Yolsuzluklar konusunda devletin tavrı değişecek. Bir Bakanın, bir Başbakanın kanunsuzluk yaptığı bir yer var mı? 

"ŞİMDİ ÜLKEMİZE HEP BERABER 

SAHIP ÇIKMAMIZ LAZIM"

Bakın şimdi yakınınızda Silivri Cezaevi'nde kurulan mahkemede bu memleketin namuslu dürüst aydınları, vatansever insanları ne için olduğunu bilmeden aylarca, bir kısmı yılı aşkın bir süre, gözaltında duruyor.

Ne yaptı bu insanlar? Nedir onların suçu? Bir Mehmet Haberal'ın suçu nedir Allah aşkına? Ne yaptı? Memlekete ne zarar verdi? Millete, Türkiye'ye ne zarar verdi? Vicdanlarınız kanamıyor mu? Onun orada durduğu her gün benim yüreğimi eziyor yüreğimi. Sizin yüreğinizi ezmiyor mu? Günah değil mi? 'E, bunlardan hesap soruyoruz' Kim soruyor hesabı? Kendi hesabını vermemiş olanlar. Sen önce kendi hesabını ver. Dokunulmazlığın arkasına saklanma. Çık mahkemeye hesap ver önce. Bir seni görelim bakalım. O, yolsuzluklarla yeteri kadar mücadele edilmiyor. Yapanın yanına kar kalıyor. Yolsuzluklarla mücadele etmek gerekiyor. Bunun yolu da önce milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmalıdır. İlk yapılacak iş budur. Çünkü milletvekili dokunulmazlığı yolsuzlukların gizlenmesine neden oluyor. Meclisteki milletvekillerinin ezici çoğunluğu hakkında dosya var ve gereği yapılamıyor. Kendisi yolsuzlukların hesabını verememiş bir Bakan'ın bir Başbakan'ın kanunsuzluk yaptı diye bir başkasından hesap sormaya hakkı var mıdır?

"KİMSENİN GÜCÜ, ANAYASADAN TÜRK MİLLETİ

SÖZÜNÜ ÇIKARMAYA YETMEYECEKTİR"

Biz 2002 yılında seçimlerden önce Türkiye'ye bir şey söyledik. Biz iktidara gelirsek, bir halkı ezdirmeyeceğiz, iki ülkeyi soydurmayacağız, üç milleti ve devleti böldürmeyeceğiz. Ne zaman söyledik bunu? 2002 yılında. Sene 2009. Şimdi soruyorum sizce halk eziliyor mu ezilmiyor mu, ülke soyuluyor mu soyulmuyor mu, millet ve devlet bölünüyor mu bölünmüyor mu? Yedi yıl önce Türkiye'deki gidişatın nereye doğru olabileceğini görerek, milleti bu konuda uyararak, yapılması gerektiğini düşündüğümüz neyse onu açıkça söyleyerek milletin karşısına çıktık.

Tekrar ediyorum: Bugün anlamını daha iyi değerlendirebiliriz. Halkı ezdirmeyeceğiz dedim, ülkeyi soydurmayacağız dedim, ülkeyi ve milleti böldürmeyeceğiz dedim. Şimdi bu üç hedef her zamankinden daha çok önem kazanmıştır. Şimdi bu üçüne hep beraber daha bir sahip çıkmamız lazım. Türkiye'nin hali ortada. Bıraksanız ülke de soyulacak, devlet de millet de bölünecek, halk da ezilecek. Buna hep beraber son vereceğiz, Türkiye'ye sahip çıkacağız. Çok üzüldüğünüzü biliyorum. Bazı gelişmeleri kaygıyla izlediğinizi biliyorum. Yüreğinizin kanadığını biliyorum; ama hiç merak etmeyin. Hiç kimsenin gücü anayasadan Türk milleti sözünü çıkarmaya yetmeyecektir.

Hiç kimsenin gücü Türkiye'yi bölüp, etnik bir parçalanmayı Türkiye'ye dayatmaya yetmeyecektir. Elbette hepimizin kendine göre soyumuz var sopumuz var, aşiretimiz var, etnik kimliğimiz var. Kimimiz Arap kökenliyiz, kimimiz Gürcü, Çerkez, Balkan Kafkas kökenliyiz. Ne güzel, hepsi beraber, hepsi eşit, kardeşçe. Herkes soyuyla sopuyla iftihar edecek. Soyu sopu özgürce ifade edilecek. Herkes ana dilini bilecek, konuşacak, yaşayacak. Hiç tereddüt yok. Elbette sorunlar herkesin kimliğini özgürce yaşamasına engel olamaz.

Türkiye, insanların kimlikleriyle iftihar ettiği bir ülkedir. Hepimiz kimliğimizle şeref duyacağız. Kendi kimliğimizi soyumuzu sopumuzu iftiharla ilan edeceğiz. Hiç kimsenin soyu sopu öbürüne üstün değil, altında değil. Hepsi eşit. Hepimizin soyu sopu neyse o; ama hepimiz hep birlikte şu koca 776 bin kilometrekarelik Türkiye'de yaşayan herkes, hepimiz Türk milletinin parçasıyız. Kimse bununla oynamasın, kimse bunu kurcalamasın. Kimse bunu değiştirme hesapları yapmasın. Aklından geçirmesin.

Türkiye'de terörle mücadeleyi yanlış bir iş olarak göstermeye çalışanların bulunduğunu iddia eden Baykal, "Kimliklere özgürlük, milli kimliğe de saygı ve bağlılık ikisi bir arada. Şimdi bunu bozma hevesleri içine girenler var. Sanki Türkiye terör tehdidi karşısında mücadele vermekle yanlış bir iş yapmış gibi bir anlayış getirmeye çalışanlar var. 25 yıl Türkiye'nin başına terör belasını açanları kendilerine yol haritası çizecek insanlar diye düşünenler var. Bütün bunları yaşıyoruz. Ama merak etmeyin bu yanlışların altında hepsi ezilecektir. Türkiye'nin önünü tıkamayı başaramayacaklardır. Türkiye'nin önü mutlaka hep birlikte açacağımız aydınlık yol olacaktır. Şimdi sükûnetle izliyoruz, günü geldiğinde gereğini en güzel şekilde yapacağız." dedi.

Program en iyi domates, domates güzeli yarışmaları ve konser etkinlikleriyle gecenin geç saatlerine kadar devam etti.                                                                          Cemile KAYAR

YORUM YAP