Biraz da biz MasterChef çözümlemesi yapalım mı?
Yoğurt, domates, kavun, bamya, karpuz vs... Bunlar önceki, hatta ondan çok önceki isimlerin görev süresinden de uzak geçmişimize ait tarihsel tarımsal değerlerimiz... Hiç bir belediye başkanı için, annesinin evinden çeyiz getirir gibi, bu yönetmeye talip olduğu iklim, coğrafya ve kenti ‘parlatma donelerini' iktidar koltuğuna otururken sıfırdan ortaya çıkarma şartı söz konusu değil. Kaldı ki bunları yaşatmak, korumak ve geliştirmek sorumluluğu ortak; yani hepimize az veya çok oranda ait...
10 ile 1.5 yılda yapılanlar kıyaslanmasına kıyaslanır da bunun için sağlam bir adalet terazisi gerekli.
Geçenlerde Oktay Saparca ile konuşurken, “Hayatında hiç inek ya da koyun görmemiş olmayı övünecek bir şey gibi anlatan insanlar var” dedi. Tıpkı Silivrili olduklarını, burayla bağlantısını gizlemeye çalışanlar gibi... ‘Gelişmişlik düzeyi'; ‘İstanbul'un kırsalı' gibi tanımlamalar ama en çok da cezaevi buna sebep.
Bu programın faydasını çok basit bir denklemle ifade etmek gerekirse; popüler kültürün artıya döndüğü süreçte, ‘Silivri'den uzak durmak' ‘yakınlık kurmayla' yer değişti. Bir süreliğine üzerimize çevrilen ilgiyi zamana yaymak ve derinlik kazandırmak da ‘hepimizin sorumluluğu'. Şimdilerde neredeyse herkes Silivri ile bağlantısını, navigasyonda yerini Google'da adını aramaya, ‘tadına, tuzuna' bakmaya merak sardı...
Silivri'yi ilgi odağı haline getireni buna vesile olanı çekiştirmek yerine yakalanan fırsatı değerlendirmeye odaklanalım.
Değinmek istediğim diğer iki nokta; Jüri seçimi ve reklam olgusu...
Jüri tercihi samimi, içten ‘bizden, ‘bizim' gibi ama aynı zamanda da her biri işinin ehli, toplumda belli saygınlığa erişmiş isimler.
Küçümsenmek için söylenen ‘reklam kokan hareketler' sözünün arkasına sığınmak beyhude bir yaklaşım. Reklam iyi ürün ve hizmeti parlatır, kötünün tescilini hızlandırır. İhtiyaçtır hatta üretimin, işin devamı için ise şart.
MasterChef gibi popüler bir programın yolunu Silivri ile kesiştiren çaba ve gayret takdir kadar sonuçları itibariyle de ev sahiplerine önemli bir artıyı beraberinde kazandırıyor. Silivri'deki üretim ve hizmet potansiyeli sadece İstanbul değil Türkiye ile tanıştı, kurulan bağlantılar ve yapılan tanıtımın çıtasını düşürmemek de hepimizin sorumluluğu...
Volkan Yılmaz ne boşuna yaşadığını ne de siyasi yaşantısını ‘yatırımsız' geçirmediğini gösteriyor... Çabası ve kazandığı çevre ile kurduğu temaslar neticesinde Silivri mutlu bir geleceğe emin adımlarla ilerliyor... Hem de sadece belli kesimler adına değil; herkes için...
Bize yeniden ‘Silivriliyim' deme mutluluğunu kazandıran atılımlara imza atan Belediye Başkanımız Volkan Yılmaz ve emeği geçen diğer herkese teşekkürler.