Beni yakından takip edenler, aylardır Silivrispor için verdiğim mücadeleyi görmüşlerdir. Bu süreçte haklı olduğum kadar haksız bulunduğum konular da olmuştur.
Esas amacım, Silivrispor'un iyiliği ve kulübün geleceğinin garanti altına alınmasıdır.
Zaman zaman aşırıya kaçan eleştirilerim olmuştur; bu da Silivrispor'u kendi ailem gibi görmemden kaynaklanmaktadır.
Kulüplerin hangi şartlarda bu noktalara geldiğini ve yöneticilerin yaşadığı zorlukları çok iyi bilen bir gazeteci olarak, yazdıklarımın anlayışla karşılanmasını bekliyorum.
Silivrispor'un geçtiğimiz sezon hangi bütçelerle, hangi kampanyalarla Play Off oynadığını ve 2. Lig'in kapısından döndüğünü biliyorum.
Silivrispor'un 10 katı bütçelerle ligde zor tutunan takımların yanında yakaladığı bu başarı, tamamen bir peri masalıdır. Bu peri masalının kahramanı ise Kulüp Başkanı Nuri Çolakoğlu'dur. Onun gibi değerler kolay yetişmiyor. Bizler ne kadar eleştirsek de Çolakoğlu ve fedakâr ekibinin değerini bilmek zorundayız.
Geçtiğimiz sezon bu başarıyı hangi şartlar altında yakalandığını en iyi bilenlerdenim. Aylarca süren kampanyalar için verdiğim çabalar bunun göstergesidir.
Dolayısıyla artık eleştirme değil, destek olma zamanı.
Geçtiğimiz sezon minimum bütçeyle bu başarıları elde eden Nuri Çolakoğlu ve ekibinin, bu sene oluşturulan ve sunulan bütçelerle daha iyisini yapacaklarına inanıyorum.
Eleştiri haklarımı saklı tutmak kaydıyla, Silivrispor'a bugüne kadar verdiğim desteğin bundan sonra da menfaatsiz bir Silivrispor aşkıyla devam edeceğini belirtmek istiyorum.
Yaşasın Silivrispor!