Lig başından beri hoca seçiminin yanlışlığı ile başlayan aksilikler bugün gün yüzüne çıkıyor. Geldiğimiz noktada Silivrispor belki dibe vurmuş olabilir.
Bu dibe vurmuşlukta, yönetimin suçu vardır,
Teknik ekibin suçu vardır,
Oyuncuların suçu vardır,
Benim suçum vardır,
Taraftarın suçu vardır.
Hemen herkes kendince hem haklı hem de suçludur bu dibe vurulmuşlukta. Artık titremeli ve kendimize gelmeliyiz. Sıkıntılarımız yok mu? O kadar sıkıntı var ki elle tutulur yanımız kalmadı artık.
Şimdi hafta sonu maçımız var, her hafta sonu olduğu gibi.
Yine her maçımızın olduğu gibi bu maçımız da önemli.
Elimizde tüm imkânlar bu kadar belki.
Lakin sahaya çıkıp mücadele edecek olan sporcu kardeşlerimizi de öksüz bırakmak bize yakışmaz.
Yönetim kendi içinde sıkıntılarını giderip en kısa sürede olağanüstü kongreye gidecektir, gitmelidir de.
Hayata geçirilecek olan olağanüstü kongrede belki yeni bir başkana merhaba diyebiliriz, belki güven tazelenip yola devam edilecek.
Lakin hayat devam ediyor. Bizim devam eden bir ligimiz var ve mutlaka toplamamız gereken puanlarımız var. Devre arasına kadar en az 18-20 puan yapmamız şarttır. Aksi takdirde bu takım BAL'a düşecek. Bunun olmaması için bir şeylerin yapılması şarttır.
Her zamankinden daha çok sahip çıkmalıyız takıma ve kulübe. Kaçan puanlar ve yapılan hatalar bir yere dursun bizler sahiplenelim. Vurdumduymazlık ve ümitsizlik olmamalı. Sahiplenmeli,
Bizim olanı,
Koruyup kollamalı ve benimsemeliyiz.
Bu çocuklar ile yola devam edeceğiz. Şuan Silivrispor'un oyuncularını yetim ve öksüz bırakmanın zamanı değil. Bizim olanı geri almalı ve kazanmak adına desteğimizi vermeliyiz. Pazar günü iç sahadaki maçımızda tam desteğimizi vermeliyiz.
Yönetime çağrımdır.
Pazar günü kendi sahamızda oynayacağımız önemli maç ücretsiz olsun, tribünler dolsun. Desteğimiz bol olsun. Kazancımız üç puan olsun. Bunu yapabiliriz...