Hemen hemen her hafta sonu ilçe stadında birbirinden güzel maçlar oynanmakta. Bunların en büyüğü ve en önemlisi ise Silivrispor maçlarıdır.
İlçedeki her kulüp kendi bütçeleri ile liglere girer ve buna göre de harcamalarını yapar. Şampiyonluk hedefleyenler ona göre, ligde kalmak isteyenler de durumlarına göre bütçe yapar. Yani futbolda iki kere ikinin dört ettiği bazı durumlardan biridir bütçeyi ayarlamak.
Bu durum profesyonel ligde farklılık gösterebilir.
Çok büyük bütçeler harcayıp küme de düşebilirsin.
Daha küçük bütçelere de final maçları oynayabilirsin.
Silivrispor sezon başından beri elinden genelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. İyi niyetle gidilmeye çalışsa da bir yerde tıkanabiliyor.
Yeni teknik heyet ile anlaşıldı ve yeni teknik heyet de ilk maçında iç sahada önemli bir rakibinden bir puan alarak geçer not aldı izleyenlerden. Her hafta farklı bir heyecanla devam eden lig çarkında Silivrispor önemli bir dişlidir.
Kim ne derse desin, gönlünden ne geçiriyorsa geçirsin, bunca emeğin ve özverinin karşılığı da olacaktır. Geldiğimiz noktada Silivrispor'un sahipsiz olmadığı da görüyoruz, birileri bir şeyler yapıyor, kendini parçalıyor.
Silivrispor Kulübü sahipsiz değil ama desteksiz!!!
Bunu açmak gerekirse özveride bulunan isimler hep aynı isimler. Maddi manevi kulübe desteğini esirgemeyen Akgün Duru'dur asıl sahipsiz bırakılan Silivrispor ile birlikte.
Derdiniz Akgün Duru ise sorunuzu onunla halledin.
Kulübü buna alet etmeyin.
Kaldı ki Akgün Duru'yu sevmek zorunda da değiliz.
Sevmeyin de zaten, zira Akgün Duru'nun buna da ihtiyacı yok. Ben sadece kulüple ilgili samimiyetine inanıyorum, mücadelesini de haklı buluyorum. Maddi olamasam bile manevi desteğimi veriyorum. Katılmadığım kararları da oluyor, hak vermediğim, yanlış bulduğum ve eleştirdiğim.
Sonra bakıyorum hep aynı isimler etrafında dönüyoruz, bir Eyüp Bayburtlu, Turgay Sakarya ve Orçun Koyuncuoğlu. Burada Orçun'u bu kadar özverili tanımazdım mesela.
Öyle ya, bir şekilde Silivrispor kendini idare edecek birini bulur ama ya Akgün Duru? Elini cebine atan o, tribünde yalnız kalan o, hep desteksiz kalan da o.
Maç günü stada maç izlemek için para vererek giren kaç yönetici tanıyorsunuz bu dönemde?
“En büyük Silivrispor başka büyük yok” falan diyenler, pamuk eller cebe dediğinde suspus olanlar.
Silivrispor'da sadece Akgün Duru, Turgay Sakarya, Eyüp Bayburtlu, Orçun Koyuncuoğlu ve bunlar gibi isimler daha artmalı. İnsanlar maddi olmasa bile yılmadan destekleyen gerçek taraftarları da var. Silivri hepimizin ve Silivrispor'da hepimizin olmalı. Birini kabul edip diğerini istememek olmaz.
Bilet parası vermemek için bin takla atan isimler en boş ve en ağır eleştirileri yapanlar oluyor her zaman. Biri de çıkıp demiyor ki 10 TL'lik bilet için 50 TL vereyim kalanı kulübe destek olsun, bağış olsun.
Hiçbir şey yapamıyorsanız kulübün bir günlük su ihtiyacını karşılayabilirsiniz. Veya bir maç için 50 TL ver en çok eleştiriyi sen yap kampanyası bile başlatabiliriz.
Soru sormak eleştirmek en kolayı, zor olan ise çözüm üretebilmek ve çözüm için de çareler üretebilmek.
Her zaman siyasileri eleştirmek onlara gönderme yapmak bazen en kolayı olabiliyor. Vurun abalıya der gibi. İlçenin değerlerini kullanarak kazanç sağlayan sanayicilerimiz, iş adamlarımız, kendini Silivrili olarak lanse eden çakma Silivrili iş adamlarımız bu zamana kadar ne verdiler Silivri'ye, Silivrispor'a?
Biraz da olaya buradan bakalım.
Silivrili iş adamları neredesiniz, protokol tribünü yanında var olan bölümden kaçınız koltuk satın aldınız?
Kaç tane Silivrili iş adamı koltuk alacağını beyan edip yer ayırttı da sonra paranın üstüne yattı?
Bunların da konuşulması lazım.
Aslında güç bizde, kendini ilçenin sahibi hisseden bizlerde.
Hemen her ortamda varını yoğunu zamanını harcayan insanlardadır o güç.
İlçenin en zengin iş adamı da olsan 50 TL'lik desteğin olmazsa yoksun ki sen!
Güzel Bi yazı güzel kardeşim iş işten geçtikten sonra kulübü vercek adamda bulamazlar..