Bi can ciğer sarması olup, ardından birbirinin gözünü oyacak pozisyonlarına bu kocaman, aklı başında olduğu için muhtemelen seçtiğimiz insanları kılıktan kılığa sokan nedenleri sorguluyorum.
Meclisi kuşa benzetmeyeceğim. İki gemi var aynı rotada seyreden. Birinin kaptanı Özcan Işıklar daha büyük olanın, diğerininki Metin Karakaş.
Karakaş tecrübe ve konulara hakimiyeti ile kendi grubuna yön veriyor. İBB düzeyindeki etkinliği ve Hükümet uzantısı bağlantısıyla hak ettiğini düşündüğü itibarı görmek istiyor. AKP Silivri'de 1 numara olamayacağını biliyor. Ama o numaraya çıkan bütün önemli kapıların kilidini elinde tutma gayretini kim çok görebilir ki ona. Ben görmüyorum.
Metin Karakaş kendini sevdiği ölçüde Silivri'yi de seviyor buna ne kuşku. Sevmek zorunda. Sahip olduğu her şeyi Silivri'ye borçlu. Silivri'ye ihaneti kendi kendine ihanetten daha büyük bir anlam taşıyamaz. Karakaş bunun için Silivri'ye ihanet etmez. Ama Silivri'nin kendisine ihanetini gözardı edemez. Ne kadar büyürse büyüsün, ne kadar başarılı olursa olsun Silivri'nin anahtarını alamaz, vermezler. Hem de kendi elinde olmayan nedenlerden dolayı.
Muhalefetin kaptanı, yerel iktidarı ocağına düşürmeye çalışıyor epeydir. Silivri Belediyesi'nin bağlı bulunduğu İBB'ye kapısı kendinden geçsin istiyor. Özcan Işıklar'ın sessiz sakin kişiliği altında ne kadar inat olabileceğini 10 aydır izliyoruz, muhalefetin kaptanına eyvallah etmemek, ettiğine dair millete malzeme vermemek için kendi işini kendi görüyor. Biraz zor, biraz geç ama elde ettiği her şey sonuna kadar kendi hakkı. Adaylık sürecinde minnet etmek zorunda kaldıklarının vebalini iktidarda taşımanın zorluğunu görünce yeni tavizlere aklı varmadı anlaşılan.
Neyse dananın kuyruğunun koptuğu noktaya gelelim. Son Meclis toplantısı aman Allah'ım bi uyum, bir anlayış, sonsuz hoşgörü her bir muhalefet meclis üyesi melek olmuş, tepesinde halesi eksik. Büyük bir anlayışla birbirini anlayan Başkan ve muhalefet meclis üyelerini iktidarın meclis üyeleri de izleyiciler gibi kenardan takip etti. İktidarın yüzde 30'luk oranı hala 'bitse de gitsek' modunda meclislere iştirak ediyor. Bedenen orada olabilirler ama ruhen kesinlikle nerede olduklarına dair kimse güvence veremez. Işıklar, yatsın kalsın Süheyl Kırkıcı'ya şükretsin. Mehmet Has'a… Halktan aldığı desteğin orantısı ekibinde hala yok. Kimi üyeleri de 'sessiz sedasız, arıza çıkartmadan gelip gidiyoruz daha ne yapalım' diye düşünüyorsa bence bu da çok önemli problem. Neyse yüklenmeyeyim daha fazla meclis üyelerine Işıklar'ın, ne kadar yanlış seçimler yapmış olursa olsun sahip çıkma konusunda aslan pozisyonunu aratmıyor. Başkanın da kendisinden rol çalacak çalışma ve duyarlılıklara imza atacak meclis üyelerine tahammülü pek yok zaten. Tipik 1 numara sancısı!
Şu aylardır tartıştığımız Öztekler mevzusu var ya, protokol çıkmazı, görüşüp konuşup alınmayan bir arpa boyu mesafe meselesini dışında bir anlamı olacak gibi görünüyor bu konunun Silivri açısından. Öztekler, geçmiş iktidarın namus borcu anlaşılan! AKP'nin o huyunu beğeniyorum valla; ne söz verdiyse yapma gayretleri konusunda tereddüt yaşamazsınız. Sözün karşılığını verdiyseniz tabi. Öztekler'e bir söz verildi ve karşılığı da alındı. Ama ufak bir aksilik yaşandı iktidar değişti. Bu AKP'nin sözünü yerine getirmesine mani değil. Muhalefetin kaptanı düne kadar eline düşsün diye uğraş verdiği iktidara istediğini tatlı tatlı yaptırmasını da biliyor.
Koca Silivri aylardır takip ettiği bu tartışmanın özü aslında o kadar sınırlı ki. Üç beş kişiyi ilgilendiriyor ilgilendirse ama milli mesele haline getirdik. Hiç gerek yok. Geçmiş iktidarın tasarrufu, yeni iktidarın da benzer tasarrufları olacak. Bu kaçınılmaz. Yeter ki gerçekten Silivri'ye ihanet etmeyin! Silivri o ihaneti bilmese, hiç öğrenmese bile mutlu mesut yaşarken, siz bileceksiniz ve acısının ne zaman nereden nasıl çıkacağını düşünerek ömür çok zor geçer!
AKP'nin 2004 yerel seçimleri öncesi bi lafı vardı; Silivri genç bir kız, 5 aday adayı da taliplileriydi. Silivri yerine aday adayları arasından AKP uygun damadı seçti. Biraz karambole gelen süreçte izdivaç da gerçekleşti. Ama yürümedi. Özele girecek boşanma nedenini sorgulamayacağım.
Silivri'nin şimdi yeni damadı var. Gelin hanımın şakası yok!
***
Bugün aslında şu Belediye Başkanımızın aylarını verdiği üniversite mevzusu hakkında kat ettiği mesafeye değinmem, kendisini taktir etmem lazım.
Aksilik ruhumu ele geçirdi galiba. Ya da Başkanımız kadar öngörüye sahip değilim. Ama sabah işe giderken içine düştüğüm çukuru unutup akşam aynı akıbeti uğrayacağımı sanırken asfalta yama yapıldığını görünce itiraf ediyorum ufak çaplı bir şok geçirdim. Bu konuda belediyemizi tebrik ediyorum. Böyle eksiklikler olunca gündelik hayatımızda üniversite kazanımını düşünemiyoruz. Silivri'nin geleceği konusunda gerekli mesafe alındıysa, bugünümüze az biraz daha özen rica edeceğiz! Çocuklarımız mutlu olsun diye bize ızdırap yaşatmayın!
Şu soğuk kış günlerinde yazın hayaliyle yanıp tutuşurken denizin durumu geldi aklıma. Şu arıtıcı meselesine de bir el atın! O kadar üniversite camiasına davetiye çıkarttık geldiklerinde deniziyle, çevresiyle temiz bir Silivri bulsunlar!
HAYATA DAİR
Genç iş adamı hevesli hevesli dedesine anlatıyordu nasıl harıl harıl çalıştığını, işleri hırsla tek tek başardığını... Derken yaşlı dedesi iyice dinledikten sonra gülümseyerek bilgece cevap verdi:
"Ne kadar hırsla çalışsan da, debelensen de rızkını yiyorsun evladım, ancak rızkını! Tilki kadar kurnazı var mı hayvanlar arasında? Ama bak hep midesi yapışık geziyor!"