Akşam televizyonun karşısına kurulunca dönen reklamlara bakın. Zaten parası olan herkesin kullandığı, olmayanların ise daha fazla kazanıp almak için can attığı, bilinen, kalitesi onaylanan ürünlerin reklamı döner ikide bir. Coca Cola’nın bu kadar çok reklama ihtiyacı mı var Allah aşkına!? Bir yaşındaki çocukların bile içmek için kendini yerden yere attığı içecek. Omo, Ariel zaten parası olan her kadının kullandığı deterjanlar değil mi… Mobilya markaları, arabalar vesaire bi dikkat edin reklam veren firmalar hepsi zaten sektörünün zirvesindeki markalardır.
Niye peki üretimden daha yüksek bütçeleri reklama ayırıyorlar o zaman!?
Aptal oldukları için değil her halde!
Özcan Işıklar, aday da başkan da olduktan sonra zaman zaman gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde, yaptığı çalışmaların anlatılmasını reklam olarak algıladığını hissettirerek, “Biz reklam yapmıyoruz, yapamıyoruz”a getiriyor konuyu.
Yapmıyorsunuz değil Başkan, yapamıyorsunuz.
Silivri Belediyesi’nde yapılan çalışmalar bile anlatılamıyor ne kaldı reklamı yapılsın.
Olağan üstü bir gazete hazırlarsınız ama onu okuyucuya ulaştıramadığınız zaman bunun hiçbir anlamı olamaz. Aynı zamanda bu süreçte diyelim ki gece dağıtımını emanet ettiğim dağıtıcı kimseye haber vermeden çekip gitmeye karar verir ansızın bir gece, olanlar gazete çıkarmada emeği olanlara ve parasını ödediği veya satın almayı beklediği gazeteye ulaşamayan okuyucunun memnuniyetsizliğine yansır.
Yemek yapmasını bilmeyen biri evine 50 kişi davet edip, ‘Size ziyafet çekeceğim’ sözü verir. Mümkün mü böyle bir durumun gerçekleşmesi? Önlerindeki bulamacı görüp, tadan insanlara siz sözleriniz ile nasıl olağan üstü bir lezzet hazırladığınıza inandırabilirsiniz?
Reklam önemli bir şey. Yaptığınız işlerin anlatılması, tanıtılması da. Göz ardı edilecek bir yönü yok uzun lafın kısası.
Bir kurumda ekip ruhu önemlidir. Ama alt üst ilişkilerinin yozlaşmaya başladığı yapıda, denetim mekanizması yok olur. Başkan, Başkan Yardımcısı, Müdür konumundaki insanların elemanlarla kanka olması, dostluk ilişkilerini pekiştirmesi değil her gerektiğinde birbirini eksiklikler konusunda uyaran bir zincir kurmalısınız. Arkadaşlarınızın patronu veya başkanı olamazsınız. Arkadaşınızdan da size iyi bir eleman olmaz zaten!
Tecrübeyle sabit olunan durumları yeniden ve yeniden test etmek zaman kaybından başka bir şey değildir.
Ve de kumdan kale yapsanız inşaat mühendisi olmayan birinden önündeki tehdidi görmesini beklemeyin! Tıp bitirmeyen birine sağlığınızı emanet etmezsiniz değil mi? İnşaat mühendisine de dişinizi çektirmezsiniz!?
Günümüzde halkla ilişkilerin, reklam ve tanıtım sektörünün neden her alanda vazgeçilmez olduğunu bir düşünün. Hele ki halktan gücünü alan bir alanda bu ilişkilere yaklaşımın bu denli küçümsenmesi inanılmaz.
Silivri Belediyesi’nin Halkla İlişkiler biriminde bir şeyler yapma gayretinde bulunan arkadaşları seversizin, sevmezsiniz ki benim onlarla hiçbir sorunum yok, önce ne yapılması gerektiğinin öğrenilmesi gerekiyor. Onlar öğrenirken de bu işi gerçekten iyi yapabilen birinin aksayan işleri toparlaması şart. 50 kg’lik bir insana taşıyabileceği kadar yük verirseniz altında ezilmez. Tepesine 500 kg yıkıp taşıyamadı diye eleştirip, suçlayamazsınız. Sevgili Başkanımız siz suçlayamazsınız ama bizim bunu kamu adına sorgulamamızda bir engel yok!
Halkla İlişkiler sorunun sadece görünen ve de bana göre en ufak kısmı.
Başkan yardımcılığı görevini üstlenen bazı kişilerin kafalarını makam odalarından dışarı çıkarmaması, alanlarında hakimiyet kuramaması... Hakimiyet kurdukları görev dışı sahaların toplumda yarattığı rahatsızlık ve türevleri.
Ben yerel bir gazetede Genel Yayın Yönetmenliği yaparım, Hürriyet Gazetesi’nin Genel Yayın yönetmeni de olmak isteyebilirim ama kendini bilen bir insan olarak üstesinden gelemeyeceğimi bildiğim sorumluluğun altına girmem. Bir hasta bakıcıya ameliyat yapamıyor diye kızmak zorunda bırakmayın bizi. Ondan bu operasyonu bekleyen insanlarda suçu aramak gerekir! ‘Hastanenin Başhekimine’ duyurulur!
Ekip konusunda ‘Final’ dedim ya ben bu yazı aldı başını kendi kendime yasak koyduğum sulara doğru gidiyor.
Yayınlar mıyım, henüz bilmiyorum ama yazmaya devam edecek gibi görünüyorum.
Hep ekibe yükleniyoruz ya ekibin başındaki Başkanımıza da bir şeyler söylemek gerek.
Yapılan tüm uyarılar iş icabıdır, şahsen beni belediyenin neyi yapıp, yapmadığı zerre kadar ilgilendirmez. Şahsen gördüğüm 3. Başkansınız, değişen çok az şey oldu bunu itiraf etmeliyim.
Sevgili Başkanımız siz kendinizi yırtsanız da tek başınıza, hele ki verdiğiniz görevi yerine getirme niteliğinden yoksun insanlarla bu belediyeyi başarıyla yönetmeniz imkansız. Görünürde önünüzde 4 yıl var; Daha uzun vade yatırımlarınız konusunda kimi ikna edersiniz bilemem. Şahsen bir Silivrili olarak şu anda beni ne gelmesi için uğraş verdiğiniz 5-7 tane üniversite, havaalanı, limanlar ne de teknoloji üstü yatırımları hiç ilgilendirmiyor maalesef. Bu sözünü ettiğim projeleri ancak torunlarımız görebileceği için siyasi bir beklentiniz varsa ancak onlardan talep edersiniz. 2009’da size oy verenlerin beklentisine karşılık bunlar oluşturamaz, oluşturmaz. Silivri’nin istikbaline kendi siyasi istikbalini feda ettiğini söyleyen bir başkanımız vardı sizden önce, şu anda muhtemelen halen başını duvarlara vuruyordur.
Beş yıl için size oy veren ve vermeyen herkesin temel beklentisi şu; “Evimin içine gösterdiğim özenin yarısını Belediye Başkanının Silivri’ye göstermesi.”
Üstte belirttiğim projelerin birçoğunun Silivri’ye gelmesi sizin Başkan seçiminizden önce ve yetkiniz dışında belirlendi, gerçekleştiğini de sizin bir vatandaş olarak görmeniz Allah’ın size tanıyacağı uzun ömrün bir lütfü olur ancak. Ben pek dua bilmem ama hiç değilse Yaşlı ve Engelliler Merkezi’nde sunduğun hizmetten yararlananlar sana dua ediyordur... Allah kabul etsin.
Silivri’ye iyi bak Başkanım, kendine de yazık etme! Kendi çıkarlarından başka birşey düşünmeyen insanları daha ne kadar sırtında taşıyabilirsin ki!? Herkes kendi yükünü sırtlasın. Çok yorulmuşsun!
İYİ Kİ VARSIN
Dünyaya geldim diye ortalığı aylarca inletmiş... Büyürken ayrılmak için epey mücadele verdik ama İlahi Adalet, yine başbaşayız ve birlikte yaşlanacağız görünen! Renginar Mehmet Sali, kendisi ablam olduğu için daha hızlı yaşlanıyor! Bu bir doğum günü kutlaması olayını aştı idam fermanıma dönüşmeden biteriyem. Reni iyi ki varsın!