Konumuz bu !.
Ondan önce İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin çalışma şekli hakkında bilgi vermek istiyorum.
İlk olarak şunu söyleyeyim! Nelerin gündeme alınacağını İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı belirliyor…
O belirlenen gündem… Her ayın ikinci haftası meclis gündemine sunulur…
En az 300 ila 400 maddeden oluşan bu gündem o günü komisyonlara havale edilir. Daha sonraki günlerde, yine Başkan oluruyla Meclis gündemine gelir. Bu defa karara bağlanır.
Meclis açılmadan yarım saat öncesinde komisyonlardan, meclis üyelerinin eline ulaşan, bazılarının yüzlerce sayfa olan bu raporların tamamını Meclis Üyelerinin okuma şansı yoktur. Meclis üyesi hangi ilçeden gelmiş ise komisyondaki meclis üyesi ondan bilgi alır, komisyondaki çalışmasını ona göre yapar. Komisyon kararını katılır veya katılmaz…
Sonra… Meclis toplantısı öncesinde, oturumun açılmasına (1) saat kala, Partiler bu raporları kendi gruplarında değerlendirirler…
Yani, komisyonun görüşü burada değişebilir…
Neyse… Gruplar raporları görüştükten sonra, Meclis salonuna geçilir. Gruplar oraya gelirken artık tavırları bellidir. Meclis salonuna gelmeden önce kararlarını vermişlerdir. Yani, oraya gelmeden önce, kimlerin konuşacağı, ne söyleyeceği belli olmuştur. Artık, konuşacakların haricindeki Meclis Üyelerinin işi parmak kaldırmaktır. Aksine, davrananlar parti disiplinine uymamış sayılırlar, bu da disiplin suçudur…
Buraya kadar tamam…
Şimdi… Tekrar başa dönüyorum…
Geçen hafta sanki yeniymiş gibi birden Silivri gündemine düştü. Olayı gündeme taşıyan Silivri’nin çevreye duyarlı kişi ve kuruluşlardı. Yetmedi, olayı medya kanalıyla, Silivri dışına kadar taşıdılar.
Olayın geçtiği tarih sanırım Mart 2009. Epey olmuş… Demek ki, o zamandan bu güne, Silivri’nin çevreye duyarlı kişi ve kuruluşlarının dikkatinden kaçmış, ya da ilgisini çekmemiş… Olabilir… Bu gün gösterilmesinde herhangi bir sakınca olamaz…
Burada… Silivri siyasi çevrelerinin düşünceleri çok önemli…
Nedeni… Bu kararlar siyasilerin kararı…
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde alınan bir karar…
Yani… Bu bir sorunsa, sorun olarak görülü-yorsa, siyasi bir sorundur…
Haberin devamı 19.12.2011 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…