Psikolog Meltem Keser, 30 Haziran-1 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek üniversite sınavı öncesi Sınav Kaygısı ve Kaygıdan Korunma Yolları hakkında bilgi paylaştı.
İrmet Hospital Psikoloğu Meltem Keser, "Ülkemizde öğrenciler her yıl belirleyicilik açısından birçok sınava tabî tutulmaktadırlar. Bu durum kimi öğrencilerde sürekli ve düzenli ders çalışmaya, kimi öğrencilerde ise sebebi belirsiz bir korkuyla beraber her şeyden soyutlanmaya dönüşebilir. Bunun başlıca sebebi sınav kaygısıdır" dedi.
Keser, kaygıyı ve belirtilerini şu sözlerle anlattı: "Sınav kaygısı; sınav öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan, yoğun kaygı, endişe ve korku duygularının bir arada yaşanması durumu olarak tanımlanıyor. Öğrencilerin sınav öncesi ve sınav sırasında belli bir oranda kaygı duymaları doğaldır. Bu bir miktar kaygı öğrencinin daha uyanık ve dikkatli davranmasını sağlar. Ancak öğrenmiş olduğu, bildiği şeyleri unutacak kadar kontrolsüz bir kaygı kişinin gerçek performansını göstermesini ve başarısını olumsuz yönde etkiler.
Kaygılı bir öğrenci zihinsel, duygusal, davranışsal ve fiziksel belirtiler gösterir. Zihinsel belirtileri: "Ya başaramazsam", "Kazanamazsam", "Sınavda bayılırsam." gibi gerçekçi olmayan başarısızlık düşünceleri, "Başarısızım.", "Puanım yeterli değil.", "Yapamayacağım." şeklinde kendini sürekli eleştirme ve düşük özgüven yaşama, düşüncelerini organize edememe ve dikkat dağınıklığı, konsantre olamama, kavramları hatırlayamama, zihnin boşalması gibi sorunlar olarak tanımlayabiliriz. Duygusal belirtiler ise panik hissi, genel sinirlilik ve öfke hali, sürekli ağlama, aşırı engellenmişlik hissi, şaşkınlık ve depresif duygu durumu olarak belirmektedir. Davranışsal belirtiler çalışma isteksizliği, başarısızlık, istek ve ihtiyaçları düzenleyememe, unutkanlık, kontrolü dışsal nedenlere yüklemek ve sınavdan kaçınma, sınavlarda donup kalma, dikkatsizlik olarak özetlemek mümkün.
Bunlar her yıl sınava girmeden önce öğrencilerin kafasından geçen düşüncelerdir. Üniversite sınavı, bilgilerin ölçüldüğü bir bilgi sınavıdır. Kesinlikle bir kişilik testi değildir. Ölüm-kalım savaşı değildir. Yaşam süreci içerisinde bir takım iniş ve çıkışlarımızın olması doğaldır. Hayatımız boyunca birçok sınavla karşılaşacağız. Üniversite sınavı yalnızca bunlardan biridir.
Bilimsel açıdan olaya baktığımızda aşırı olmadığı sürece kaygı duymanın kişiyi motive ettiği hatırlanmalıdır. Önemli olan eksikliklerimizi ve bunları gidermenin yolunu bulmak ve kaygının bizi engelleyecek kadar büyümesine izin vermemektir.
Genellikle anne-babalar çocuklardan daha kaygılıdır. Anne-babanın yoğun kaygısı da bazen çocuklara geçer. Bu noktada anne-babaların dikkatli olmaları gereklidir. Kendi olumsuz duygu ve düşünceleri aktarmak yerine onlara destek olmak çocuklar açısından daha yararlı olacaktır.
Zaman zaman anne - babalar çocuklarının çok üstünde hedefler belirlemekte ve çocuklara bu konuda ısrarcı olabilmektedirler. Bu durumda çocuklar kendilerinden bekleneni yerine getirememekle ilgili daha fazla endişe ve korkuya kapılabiliyorlar. Burada önemli olan çocuğun kapasitesini kabul edip, onun durumuna uygun çalışma düzeni ve hedefler belirlemektir. Bu da çocuğun çalışma isteğini ve anlama becerisini olumlu etkileyecektir.
SINAV KAYGISINDAN KORUNMANIN YOLLARI NELERDIR?
Bunun için elbette birçok yol var. Özellikle kaygının nedenlerini tespit etmek çok önemlidir. Kişinin yeterlilikleri ve yetersizlikleri belirlenerek eksik olduğu alana kontrollü müdahale etmek çok önemlidir. Yine bunların yanı sıra gerçekçi hedefler oluşturmak, uygulanabilir planlama yapmak, olumsuz düşünceleri objektif gerçeklere dayandırmak ve tüm değerlendirmelerin kısa ve uzun dönemli amaçlara katkıda bulunmasını ve durumu çözmeye yardımcı olmasını sağlamak gerekiyor. Yani kaygıyı azaltacak bireye ait başarı, beceri, çalışma disiplini ve kişisel her türlü avantajları içeren kaynaklarını görmesini sağlamak önemlidir. Öğrencinin güne hafif bir gevşeme ve fizik egzersizle başlaması, kaygı hissettiği durumlarda diyafram nefesi ile 4 saniyede burundan aldığı nefesi 8 saniyede ağzından yavaşça vererek en fazla arka arkaya 5 kez nefes egzersizi yapması gerginliği azaltan, korkuyu kontrol altına alan etkenlerden biridir.
Sınavdan önce bütün olumlu ya da olumsuz düşüncelerden uzaklaşılmalı ve rahat bir uyku için zihin boşaltılmalıdır. Bu sınav esnasında daha rahat düşünebilme ve kafa karışıklığına bir önlemdir. Mideyi bozabilecek yiyeceklerden uzak durulmalı, daha önce tadılmamış yeni lezzetlerden uzak durulmalıdır. Beslenme düzeni oldukça önemlidir. Doğal ve dengeli beslenme kaygıyla başa çıkabilmek için oldukça gereklidir.
Sınavda, edinilen bilgiler dışında bir konu çıkmayacağı asla unutulmamalı ve sınavdan korkulmamalıdır.
Öğrenci sınava kendisine güvenerek gitmelidir. Sınav sorularını birikimlerin ortaya çıkacağı bir fırsat olarak görmek gerekmektedir. Bu düşünce benimsenebilirse kaygı giderek hafifleyecektir.“
Haber Merkezi