Ama öncesinde tüm kadınlarımızın gününü kutluyorum. Onlar olmadan hayatımız da işimiz de çok eksik olur. Bunun için iyi ki varlar!
Mart ayı ikinci birleşiminde muhalefetin önergesi doğrultusunda gündeme alınan Hamoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamoğlu'nun Silivri Belediyesi'ne gerçekleştirdiği tarla bağışının Akşam Gazetesi'nde yer alan haberi üzerine ilçemizde iktidar ile muhalefet arasında yaşananlar değerlendirildi.
Önce konuyla ilgili İmar Komisyonu'nun raporunu Süheyl Kırkıcı açıklıyor. Konunun sevimsiz spekülasyonlar ile gündemi meşgul etmesinin verdiği rahatsızlık her kelimesinden anlaşılıyor.
Ardından AKP adına Metin Karakaş konuşuyor… Karakaş, "Bu haberin kaynağı ben değilim" derken, siyasi iradelerinin bu işin olmasından yana olduğunu ifade ediyor…
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın konuşmasını da dinledikten sonra şuna kesin karar verdim; konu Hamoğlu'nun bağışladığı tarlalar değil, iktidar ile muhalefetimizin birbirinin canını yakma gayreti.
Karakaş, Silivri'de siyasetin iki aksta devam ettiğini anlatıyor, Işıklar da "Pek tabi kaybettiğiniz iktidarı kazanmak için uğraş vereceksiniz. Ama bunu bizi çiğneyerek yapmayın" demeye getiriyor.
Konu kimin kime ne karşılığında ne bağışladığı değil. Birilerinin başarılı olması için diğerlerinin başarısız olması gerektiği konusu. Çünkü iktidar tek. Ne kadar iyi olursanız olun bu yetki ve gücü kimse sizinle paylaşmaz. Yönetimi elinde bulunduranın kötü olması gerekiyor ki halk ilk seçimde verdiği iktidarı onun elinden almayı uygun bulsun.
İktidar da, muhalefet de sistem de belli kriterlere görü yürüyor. O kriterlerdeki yozlaşmanın sebebi sadece seçtiklerimiz veya seçmediklerimize mal edemeyiz. Seçmen olarak bizim de mutlaka suçumuz, kabahatimiz vardır.
Şunu da söyleyeyim, iktidar ile muhalefet bir ay çatışmasa bizde toplumsal rahatsızlık olur. Merakımız, iletişimimizi besleyen en önemli unsurdur sokakta, iktidar ile muhalefetin birbiri hakkında sarf ettiği can alıcı, yakıcı sözler…
Işıklar, açıklamalarından alınan muhalefete soruyor "Siz bana dediklerinizi hatırlıyor musunuz?" diye…
Siz biriyle ortak karar verip, yola çıksanız arkanızdan onun bu istikametin yanlış olduğunu söylediğinizi duysanız ne hissedersiniz!
Işıklar'ın bel bağlaması gereken kesim muhalefet olamaz! Olamayacağı da anlaşıldı. Siyasetin en acı dersi; "Güvendiğiniz dağlara yağan karlar" olsa gerek.
CHP ile AKP Silivri'de kıyasıya bir rekabetin içinde. Bu rekabet eylem ve kararlarda sınırlı kalmaz, zaman zaman kişiselleştirilir de… Biz alıştık ama alışmayanlar var demek ki.
Işıklar, ilk haberin ardından söyleyeceğini söyledi, ama ortak basın toplantısı ile anlaşılan muhalefetin daha fazla sessiz kalmamasına neden oldu. Karakaş, suçunun bilincinde ilk açıklamanın ardından ilçe seçiminin de etkisiyle sessiz kaldı. Işıklar ise basın toplantısında yeni bir şey söylemedi. Bir insanın suçunu iki de bir yüzüne vurursanız, canını gereğinden fazla yakarsınız, pişmanlık duymaya meyilli yapısı gider, tepki olayına dönüşür süreç.
Mecliste ikili aldığı yaralar ve alınganlıklarıyla aslında birbirleriyle ilgili kozlarını paylaştı. Taraflar kendilerince de haklıydı. Biri bir hata yaptı, diğeri üstüne üstüne gitti, duracağı sınırı daha iyi çizmeliydi.