Sivas Katliamı için ortak açıklama

Sivas Katliamı için ortak açıklama

11.07.2016 07:35:28

Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şubesi ve Alevi Bektaşi Dernekleri Silivri Şubesi tarafından Madımak Katliamının 23. yıldönümü nedeniyle anma ve basın açıklaması gerçekleştirildi.

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin radikal İslamcılar tarafından yakılması ve çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan vahşi katliam, 23. yıldönümünde Uğur Mumcu Meydanı'nda yapılan protesto ile lanetlendi. Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şubesi ve Alevi Bektaşi Dernekleri Silivri Şubesi tarafından kaydedilen protesto etkinliğine Eğitim-Sen, HDP Silivri İlçe Örgütü, CHP'li Silivri Belediye Meclis Üyesi Süheyl Kırkıcı ve vatandaşlar destek verdi.

“ACILARIMIZ DİNMİYOR, ADALET ARAYIŞIMIZ HALA TAZE”
Eğitim-Sen Silivri Temsilciliği Yönetim Kurulu Üyesi Asuman Erarslan'ın okuduğu basın bildirisi aynen şu şekilde: “Suskun bir yalnızlığı, dipsiz bir gerilimi birlikte yaşadığımız dostlarımız, Sivas Katliamının üzerinden 23 yıl geçti. O dönem doğanlarımız dahi bugün yetişkin bireyler oldu. Bir koca zaman... Acılarımız hakikat ve adalet arayışımızsa hala taze. Hala yanıyor Madımak Oteli. Ve dostlarımızın 'yardım edin' çığlıkları kulaklarımızda çınlıyor hala.

“TÜRKİYE KÖTÜYE GİDİYOR”
Bir önceki anmadan bugüne ne çok şey değişti farkında mısınız? Türkiye, insan hak ve özgürlüklerinin yok edildiği; kişilerin hürriyetinden yoksun bırakıldığı; savaşın ve ölümlerin arkasının hiç kesilmediği, kesilmesinin istenmediği katliamcı zihniyetin devam ettiği; hukukun birkaç kişinin çıkarlarını korumaktan başka bir fonksiyonunun kalmadığı; fiili olarak bir başka dünya tasavvurunun inşa edildiği, kötüye giden bir dönemi yaşıyor.

“ALEVİSİZLEŞTİRME POLİTİKASI UYGULANIYOR”
Alevilerin yoğun yaşadığı bölgelere mülteci kampları kurulması, Alevi köylerinde kullanılmayan boş evlerin saptanarak ilgili mülki amirliğe bildirilmesi, Alevi bölgelerinin demografik yapısının değiştirilmesi, Alevi tehciri anlamını taşımaktadır. AFAD kamplarında meydana gelen cinsel saldırılar, insan ve organ kaçakçılığı, mülteci kamplarının cihat örgütleri tarafından karargah olarak kullanılması, Alevi yoğunluklu bölgelere kurulacak kampların amacı konusunda bizleri kuşkuya düşürmektedir. Uygulanan bu politikanın ülkenin bir bütün olarak Alevisizleştirilmesi projesinden başka bir anlamı yoktur.

“MADIMAK'IN DUMANI TÜTMEYE DEVAM EDİYOR”
Geçtiğimiz son bir yılda yıkımın ve savaşın en acısını yaşadık, yaşıyoruz da hala. En güzel insanlarımızı uğurladık, tıpkı Sivas'ta 33 yürek ağrımızı uğurladığımız gibi. Ortadoğu'da Humus, Lazkiye, Tartus kanıyor hala. Ve ne yazık ki Aleviler kırılırken, bir kavim gözlerimizin önünde yok edilirken BM dahil hiçbir kurumun bu alçakça saldırılara karşı duruşunu göremiyoruz. Kürt bölgesinde Sur, Silopi, Cizre, Nusaybin'de hala Madımak'ın dumanı tütüyor. Kadim şehirler, yaratılan kültür varlıkları yerle bir ediliyor. Suruç'tan Ankara'ya, Gaziantep'ten İstanbul'a patlatılan bombalar barış içinde bir arada yaşamı tehdit etmekte, güzel yurdumuzun her etnik kökenden, inancından insanlar acıya boğulmak istenmektedir.

“İKTİDAR KADIN DÜŞMANLIĞINI BESLİYOR”
Birlikte yaşamanın teminatı olarak laiklik aşındığı oranda eğitim Ensar gibi gerici vakıflara peşkeş çekilmiştir. Din derslerinde saatlerin artırılması, ayyuka çıkan çocuk istismarına dair tek kelimesini duymadığımız Diyanet'in birden fazla bakanlığa denk düşen bütçesi, aile imamlığı dâhil hayatımızın her alanına müdahalesi her alanda ayrımcılığı artırdığı gibi, çıkarılan fetvalar en üst perdeden "anne olmayan kadın yarım kadındır" gibi söylemler, iktidarın kadın düşmanlığını da bir kez daha gözler önüne serdi. Kadın cinayetlerini besleyen ana damar tam da burasıdır.

“KATİLLER ARAMIZDA DOLAŞIYOR!”
Sivas Katliamının henüz hesabı verilememiş olmasına rağmen, katiller elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor, yurtdışına çıkıyor, evleniyor, ehliyet alıyor ve yasalar çerçevesinde eceliyle ölümüne hak tanınıyor; avukatları ise üst kademelerde yönetici, vekil, bakan oluyor. Sivas davası zaman aşımından düştüğünde "milletimize hayırlı olsun" denebiliyorken, aynı söylemi utanmadan, hiç sıkılmadan üretenlerin dillendirdiği "biz tarihimizde hiç insanları diri diri yakmadık" söyleminin ardında bir sır değil; o kanlı zalim, o kanlı Sivas. Çünkü iktidar edene göre hala orada "bir öfkeli, şuursuz kalabalık" var. Oteldeki insanlar nasılsa, "kendi kendilerini öldürmüşlerdir." Böyle diyor iktidar ve onun adalet Bakanı!

“UNUTTURMAYACAĞIZ…”
“Sivas hala yanıyor kardeşler! Çünkü katili ve katledileni aynı yerde anıyor, anmamızı istiyor devlet, "Bilim ve Kültür Merkezi" dediği o yerde. Madımak Oteli'nin Utanç Müzesi olmasını ise hiç düşünmedi ki zaten! Sivas Katliamında yitirdiklerimizin anılarına sahip çıkmak için, Sivas Katliamı hakikatiyle bir yüzleşme gerçekleşene kadar Sivas'ta, Madımak Oteli önünde dostlarımızla birlikte olmaya devam edeceğiz. Olamadığımız durumlarda da dünyanın neresinde olursak olalım Sivas'ta Madımak'ta yanan canlarımızla birlikte olduğumuzu haykırmayı sürdüreceğiz. Bizler Silivri'mizin demokratik güçleriyle beraber, yaşama hakkına saygı duyan, bütün katliamların hesabı sorulsun, hiçbir katliamın sorumlusu/sorumluları yargılanmadan bu defter kapanmasın diyen dostlarımızla aynı Gezi'de olduğu gibi meydanlarda olmayı sürdüreceğiz. Alevi Kültür Derneği Silivri Şube Başkanımız dahil bir gurup arkadaşımız anmaya katılmak için şu an Sivas'talar. Onlarla dayanışma duygularımızı paylaşıyoruz. Sivas katliamı toplumun vicdanında onulmaz bir yaradır. Bir olalım, Birlik olalım, Güç olalım!”


Basın açıklamasının ardından korkunç saldırıda yaşamını yitirenlerin isimleri tek tek okunarak yoklama yapıldı. Her ismin okunuşunda katılımcılar "Burada" diye karşılık verdi.


Hazal BAŞARAN

YORUM YAP