Melek Çorbacı Var

Siyasette kadın olmak!

Basit bir gözlem gücüyle bile tespiti yapılacak bir durum var ki; dünyada ve Türkiye'de kadınların siyasete katılımı, erkeklere göre daha düşüktür. Bunun birçok sosyoekonomik, psikolojik ve kültürel sebebi mevcut olmakla beraber siyasetin erkek işiymiş gibi algılanması ve bu algı ile yetiştirilen kız çocukları!

Liderlik vasfının yalnızca erkekte olduğu bilinci ve kadının asli görevinin iyi bir ‘ev hanımı ve anne olmak' gibi kemikleşmiş, yıkılması zor toplumsal kanaat. Bu taşlamış düşünceyi yıkmaya çalışan çok kadın olmuştur geçmişte ve günümüzde ama ne kadar uğraşılsa da görüyoruz ki siyasetçi kadın sayısı  çoğaltılamıyor. Bir başka sebep de psikolojik faktörler ve belki de aşılması en zor olanı...

‘Kadın yapamaz, siyasetten ne anlar, evinde çocuğuyla ilgilensin, olur mu el-alem ne der, onca erkeğin içinde senin ne işin var, kadın ince ve hassastır kritik kararlarda realist düşünemez' vs. gibi topumun kadınlara aşılamaya çalıştığı, umut kırıcı bu cümleler daha da çoğaltılabilir. Erkek egemen bir siyaset ile yönetilen ülkede yaşamaktayız ve bu durum sadece bizim ülkemiz için geçerli değil, dünyanın birçok ülkesinde maalesef anlayış böyle. Yerel siyaset, muhtarlık, belediye,  büyükşehir belediyeleri, milletvekilliği, parti başkanlığı vs. belki cumhurbaşkanlığı... Yani benim bile umudum ne kadar az ki cumhurbaşkanlığı derken ‘belki' diyorum; diğerleri neyse bir ihtimal de cumhurbaşkanlığına getirilecek bir kadın! ömrüm yetmez herhalde görmeye. Keşke bir kadın yönetse dünyayı, kadın ruhu değse kanunlarımıza, kadınlar çoğunluk olsa mecliste! Belki bir gün dedim ya, vefa ederse ömrüm.

Tanıdığım ve çok değer  verdiğim kadın  bir siyasetçi vardı yerel yönetimde, vardı diyorum çünkü artık yok. Sebebi kendinde saklı; belki yorgunluk, belki toplumsal baskı, belki partisel uyuşmazlık, belki umutsuzluk adına ne derseniz deyin ama bir kadın daha siyaseti bırakıp emekliliği seçti. Çok başarılı, dürüst ve sözünün eri bu kişi, bir o kadar da mütevazı idi. Çocukla çocuk olur, garibanla gariban halkın içinden, yüksek mevkilere gelebilecek ve bunu sonuna kadar hak eden biriydi. Tam Belediye başkanı olabilecek ve olmasını can-ı yürekten istediğim bu kadının hakkında yazdıklarım, sadece hemcinsim olmasıyla alâkalı da değil. Pozitif ayrımcılığı ve bazen ağır basan feminist duygularımı da bir yana bırakarak kaleme aldığım, tamamen objektif düşüncelerim bunlar ama tabi herkesin kendi kararlarına saygı duymak zorundayız. Siyaseti bırakıp, emekliliği seçen siyasetin bu hizmetkar kadını ve diğer kadınlar belki bir gün sahaya dönüş yapar, umudum bu yönde.

Kadın elinin, emeğinin, üslubunun ayrı bir inceliği olmuştur çoğu sektörde; siyaset olsun, sanat olsun, ticaret olsun... Kadınlar yaradılış gereği daha hassas ve naiftir, öfkelendiğinde bile birbirini yumruklayan veya sandalye fırlatan kadın milletvekili görmek, erkeklere kıyasla yok denilebilecek kadar azdır. Bırakalım da kadınlar siyasette biraz daha aktif rol alsın, milletvekilliği unvanına erişsin, belki cumhurbaşkanlığı bile... Toplumsal yaşamdaki kısıtlanma duygusunu aşmalarına izin verin, önyargılarınızı yıkın, meşakkatli olan yollarına bir tümsek de siz koymayın!

Kadınları, şehvetli mürekkepler saçan dergilerin, kapak sayfalarında veya 3. sayfa cinayet haberlerinde görmek istemiyoruz artık.

Toplumsal yaşamda kadına gösterilmesi gereken değer; sizin bahşedeceğiniz bir sadaka değil, hukukun, Cumhuriyet'in ve İslam dininin bizlere verdiği gerçek haklardır.

Bu haklarımıza saygı duymanız kâfi...

YORUM YAP