Boşnak halkına “En çok sevdiğiniz millet kimdir?” sorusunu yöneltmeniz durumunda alacağınız ilk yanıt "Türk milleti" olacaktır. Boşnakların Türk milletine karşı duydukları sevginin yegane nedeni 19. yüzyıla kadar temel kimliklerinin “Osmanlılık ve Müslümanlık” olmasıdır. Tarihsel gelişmeler Türkler ile Boşnaklar arasında ayrılmaz derin bağlar oluşturmuştur. Ülkemizde Boşnak kökenli vatandaşlarımız huzur içinde yaşayarak Türkiye'nin kalkınma ve gelişmesine katkı sunmaktadır.
Bir TV kanalında gazeteci ve spor yorumcusu Rasim Ozan Kütahyalı'nın, Boşnaklar hakkındaki aşağılayıcı sözlerini eminim ki hatırlarsınız. Bu çirkin sözler başta Boşnak vatandaşlarımız ve tüm Türkiye'nin tepkisini çekmişti. Rasim Ozan Kütahyalı hakkında "Halkın bir kesimini sosyal sınıf din mezhep cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama" suçundan dava açılmıştı.
Davayı takip eden Boşnak Dünyasının haberine göre üçüncü duruşmaya da katılmayan Rasim Ozan Kütahyalı, mahkemeye sunduğu dilekçesindemahkeme hakimi Dursun Ali Gümüş hakkında reddi hakim talebinde bulunmuş. Çoğu zaman davanın uzatılması amacıyla talep edilen reddi hakim, CMK'nun 24 ila 31. Maddelerinde düzenlenmiştir. Rasim Ozan Kütahyalıreddi hakim dilekçesinde hakimin tarafsızlığından duyulan şüpheye atıf yaparak şu cümlelere yer vermiş;
"Ben Ak Parti görüşlü bir gazeteciyim, görevim dolayısıyla da Ak Parti ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a yakın biriyim. İnternetten edindiğim bilgilere göre Sayın Mahkeme Hakimi daha önceden CHP'den aday olmuştur. Mahkeme Hakimi ile farklı görüşlerde olmamızın ön yargı oluşturduğu aşikardır."
Mahkeme hakimi, “Sanığın CHP'den aday olduğum yönünde beyanı doğru değildir. Hiçbir zaman bir siyasi partinin adayı olmadım. Kaldı ki, 2011 milletvekili seçimlerinden Ak Parti'den Düzce milletvekili adayı olarak tarafıma teklif dahi yapılmıştır” ifadesine yer vermiş ve reddi hakim kararını nöbetçi ağır ceza mahkemesine göndermiş.
Özellikle bir gazetecinin çirkin sözlerinin yanı sıra yargıyı siyasetin içine sıkıştırma düşüncesini kabul etmek mümkün değildir. Bir ülkenin gelişmesinin temel öğeleri arasında hukuk ve hukukun üstünlüğü gelmektedir.
Ne yazık ki her geçen gün ülkemizdeadalete olan güven duygusu azalmakla birlikte ‘Hukukun üstünlüğü mü?', ‘Üstünlüğün hukuku mu?' soruları cevapsız kalmaktadır.
Rasim Ozan Kütahyalı, adaletin karşısına çıkıp savunmasını yapmak yerine Sayın Cumhurbaşkanı ve partisinidava sürecine dahil ederek yargılama sürecini siyasallaştırmaya çalışmaktadır.
Hukuk tanımaz bu düşünceye karşı öncelikle Sayın Cumhurbaşkanının tepki göstereceğini umarak karanlıkları aydınlatan adalet ışığının hiç bir zaman sönmemesini ümit ediyorum...