Biraz dertleşelim bugün… Sözünü ettiğim dert bana özel de değil aslında...
Mimar Sinan Mahallesi, Klassis bölgesinde oturuyorum (Silivri'nin birçok noktasında; Yeni Mahalle ve Cumhuriyet Mahallelerinde durumun büyük bir farklılık arz etmediği aşikar…) sokağımız (50 m-50 m aralığını düşünün) üç köpek dışarıda serbestçe dolaşıyor, evlerdekileri sayacak olursak Alman Kurtlarından, Sivas Kangallarına insandan çok köpek olduğu gerçeği ortaya çıkacağı için o denli ince bir hesaba girmeyeceğim. Hele kedilerin sayısını belirtecek olursam insan nüfusunu katladıkları acı gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalacağız. Bunun normal bir durum olduğunu düşünen varsa yazının devamını okumasın… Çünkü sözünü ettiğim insani yerleşim alanı hayvanat bahçesi değil…
Sokağımızda yaşayan üç köpeğimize son günlerde bembeyaz, kıpkırmızı gözlü yeni ve maalesef oldukça asabi yeni bir sakin eklendi bir anda. Önce olsun dedik, üçün beşin hesabını mı yapacağız. Sonra araba ile ev giriş mesafesinde bu kırmızı gözlü arkadaşın hırlamaları, havlamaları derken, baktık işin tadı iyice kaçıyor denize inen, yürüyüş yapan birilerinin çığlık çığlığa ev girişlerine kendini atmasıyla irkilip duruyoruz. E, ne oluyoruz yahu diye toparlanma ihtiyacı hissettik sonunda.
Silivri Belediyesi Veterinerlik Müdürlüğünü aradım; bizim 'sokağın muhtarı' da benim, gazeteciyim ya! İnsan gazeteci olunca, yapılan yapılmayan her şeyin de dolaylı sorumlusu oluyor! “Yaz bunları”, “Neden yazmıyorsun?”, “Yazacaksınız bunları”lar gırla… Ekipler bir iki geldiler, hepimizi bulan köpeği bulamadılar. Bulduklarında ise komşulardan ikisi “Sahibi var”, “Isırmıyor ki sadece havlayıp, ısıracak gibi yapıyor” deyip ekiplerin müdahalesine karşı çıktılar.
Sahibi birini ısırdığı, adli vakaya karıştığından, saldırganlığı sebebiyle köpeği belediyeye verdiğini ve geri almayacağını ayan beyan ifade etti. Bu sefer alınmasına itiraz eden iki komşumuzdan biri “Sahipleneceğim” deyince ekipler geldikleri gibi bizi kımızı gözlü öfkeli arkadaş ve alınsın, alınmasın tartışmalarının içinde bırakıp aradan çekildiler.
Köpek bu arada Veterinerlik ekiplerinin gözleri önünde insanlara, sokağımızın diğer sakinlerinden birinin karnından bodoslama dalarak kaldırıma yapıştırdı. Biz giderek büyüyen gözlerle olup biteni izliyoruz!
Bu kırmızı gözlü arkadaşın bu hareketleri sahiplenme hevesindeki komşumuzun niyetini sorgulamasına neden oldu belli ki köpeğin önceki sahibine de gidip teferruatlı bir konuşma yaptıktan sonra, “Komşum ekipleri çağıralım alsınlar köpeği saldırganmış. İnsanların can güvenliği daha önemli” yaklaşımına döndü. Döndü de bu kez de ekipleri döndürmek mesele oldu.
Köpek kalsa ne olacak? Sokağa rahatça çıkmayı bırakın, arabayla ev girişi arasında olimpiyat yarışlarına katılırcasına performansa devam edeceğiz. 50 adımlık çöp kovasına arabayla gidişlerimizi de düşünün de acınacak halimize gülün! Bahçe kapısı açık unutulduğunda bu sevimli kırmızı gözlü arkadaş ile apartman giriş kapısında da karşı karşıya kalma riski bonusumuz olsun. Hayvan hakları var insanların esaret bedeliyle işliyor! Resmen sokağa çıkamıyoruz!
Bunun üzerine ekipler iki günlük sinir harbinin ardından üçüncü gelişlerinde köpeği yakalayıp götürdüler…
İki gün mahallede hakim olan gerilim yanımıza kar kaldı ama buna da şükür dedik!
Bu olay üzerinden sormak istiyorum…
Üst sokakta insan ısıran köpeği kısırlaştırıp, alt sokakta sahibi özellikle sorumluluk almadığını ve uyarmasına karşın bırakırken ne düşünüldü acaba? Üst sokakta insanlara saldıran, ısıran köpek alt sokaktakilere sevimlilik yapacağı mı?
Saldırganlığı sabit olunan hayvanları tekrar sokağa, insanların mahallelerine gelişi güzel bırakmak nedir Allah aşkına? “Az insan ısırdın biraz daha ısır” mı demek isteniyor? Pimini çekip bomba atın bir dahakine, daha kesin sonuç alırsınız...
Köpeği alamamaktaki isteksizliğin “Barınak ağzına kadar dolu” sözleri ile dile gelmesi peki? Ne yapalım barınaklar ağzına kadar doluysa biz evlere hapsolalım, saldırgan köpekler sokakta mı gezsin?!
80 yaşında insanlar iki metre sopalarla sabahları yürüyüş yapıyor! Ortaçağdaki gibi belimize balta mı bağlayıp sokağı çakalım?! Çıkmamayı tercih ediyoruz. Böyle devam edecekse hiç yürüyüş yolları, parklar falan yapmayın. Bu psikolojik baskı ile kimsenin dışarı adım falan atacağı yok!
Bir yıl önce komşumuzun baktığı ve yavru çağından itibaren sokağımızda büyüyen, sıklıkla yemek artıklarını çıkartıp beslediğim Pitbull'unun (kırmaymış o da) saldırısına uğradım. Evet, kırma ama yaş aldıkça bilimsel açıklaması var mı, bilmiyorum bu hayvanlar bir şekilde saldırganlaşıyor belli ki. O köpek de mahallemizde yaşamaya devam ediyor sahibinin sıkı gözetiminde dışarı çıkıp, bahçedeki kulübesinde bağlı tutuluyor artık. Varlığı, yaşanan olayı bilen ve görüntüsünü gören herkesi tedirgin etmeyi sürdürüyor mu? Evet.
Köpeklerin içine bodoslama dalardım köy çocuğu olduğum için. Kabul etmemiz lazım, bazı şeyler değişti. Köpekten korkan arkadaşlarıma şaşırırdım, ne hissettiklerini Allah bana da gösterdi. Saldırgan özellik ortaya koyan köpekleri kontrolsüz sokağa ne sahipleri ne de belediye bı-rak-ma-sın!
Bizim 3-5 günlük şaşkınlığımızda o köpek bir çocuğu (büyük insanlar bir nebze kendini koruyabilir) yakalayıp kötü bir şey yapsa bunun vebali kime ait olacaktı?
Kendi yaşadıklarımdan yola çıkarak söylüyorum sokağa çı-ka-mı-yoruz! Basit bir istek bu sokağa çıkmak, uzaya falan gitmek değil! Köpekler sayıları çoğaldıkça artı bir cesaret ile saldırganlaşıyor. Buna insanların bireysel çözüm getirmesi çok acı sonuçlar doğruyor. Belediye sokak köpekleri ile ilgili hizmet politikasını gözden geçirsin! İki gün içinde Veterinerlikte çalışan insanların yarısını telefonuma kaydettim! Gelenler gidenler, belediye araçları da su ile çalışmıyorsa yasanın bağladığı elinizi kolunuzu, aklınızla bu soruna kalıcı çözümler getirerek ele alın.
Bir kentin sakinine yapılacak en büyük hizmet sokakta rahat dolaşmasını sağlamaktır. Bu sokaklar ne kadar köpeklere ait ise insanlara da o kadar ait. Bir insan da köpeği ısırıyorsa gereken yapılsın, bir köpek de insanı ısırıyorsa yapılsın! Kimsenin bir başkasının bedenine dişlerini geçirmeye de endişe içinde yaşatmaya da hakkı yok! Bu konuda vatandaşa da sorumluluk düşüyor ama düzeni devlet sağlar. Belediye, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, Kaymakamlık Silivri'nin sokak köpekleri sorunu boyumuzu aştı. Artık daha ciddi önlemler gerektiğini fark edin…