Yüzleri suyu hürmetine evlerimizin şenlendiği, sağanak sağanak bereket yağdığı sofralarımıza… Alınları kırışık, her kırışıkta ayrı dert tasa sarmaşık! Onların genç olamayacağı ama gençlerin olacağı yaşlılık!..
Bir Ninem vardı pamuktan beyaz saçları, kırış kırış yanakları ve dilinden düşmeyen duaları. Divanında oturur pencerenin önünde, kapısını çalan varsa dünyadaki en bahtiyar insan; yoksa da yalnızlığına fısıldayan mahzun bir ceylan. Yaşlılık ne hazin ne tarifsiz bir olgu, son durağa gelmeden önceki son mola ve son fırsatlar!.. Ecelin yaşı, Azrailin pazarlığı olmaz tabi ki ama ihtiyarlıktan bir adım ötesi Rabbin kapısı!.. Yitip gitmeden önce bu nadide varlıklar değerlerini bilmeliyiz, başımıza taç etmek dahi az, evlerimize sultan etmeliyiz.
‘'Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belalar sel gibi üzerinize dökülecekti..” buyurmuş Peygamber Efendimiz(s.a.v.)! Onların yüzü suyu hürmetine evlerimizin şenlendiği, sağanak sağanak bereket yağdığı sofralarımıza… Alınları kırışık, her kırışıkta ayrı dert tasa sarmaşık! Onların genç olamayacağı ama gençlerin olacağı yaşlılık!.. Gençlik, kıymetini bilemediğimiz, saniye sektirmeden geçen bir kronometre misali… Diriliğine mi güveniyorsun yoksa sağlığına mı?..
Ne kadar yazsam boş, ne mırıldansam nafile; ne zaman anlarım Ninem seni biliyor musun?
Ta ki; iki büklüm, penceremin önünde sayarken geceleri, arsız bir rüzgâr eserken kapının kopmuş macunundan, en nemrut kışların acımasız soğuğunda ve en hayırsız evlatları beklerken bayramın sabahında… İşte seni o zaman yad edeceğim hakkını vererek, işte o zaman bir bardak çay koyacağım, altı kayıp demliğimden! Gözlerim görmeyecek ya hani içine düşen bir tel ak saçımı ve yudumlarken dolanacak dilime, dolanacak mazideki hatıralar gibi ta en derine… Anlayacağım ama çok geç olacak artık sadece ağlayacağım!..
Ömür dediğin bir tutam çocukluk, belki biraz gençlik ama en kıymetlisi yaşlılıktır çünkü tamamen gerçek, tamamen olasılıksız; geçmişe dönme olasılığı sıfır! Yaşlılarımız bizim dayanağımız, geleceğe tutulan aynamız. Değerlerini bu dünyada iken bilmeli, saygıda kusur etmemeli ve dualarına nail olabilmeliyiz. Onlar genç olamayacaklar ama biz yaşlanacağız. Peygamber Efendimiz bu gerçeği “Ey Allah'ın kulları! tedâvi olun, çünkü Allah, her hastalık için mutlaka bir devâ yaratmıştır. Ancak bir dert müstesna, o da ihtiyarlıktır.” buyurarak dile getirmektedir.