Silivri siyasetinin, özellikle son 4 yıl içerisinde en çok tartışılan ikinci ismi oldu Metin Karakaş. 2004-2009 dönemi ve öncesinde de son derece ses getiren bir figürdü ilçe siyasetimizde. Adım adım yükselişini gerçekleştirdi. Bu kadar zaman gündemde kalma başarısının getirisi kadar götürüleri de oldu mutlaka. Ama ne Karakaş bunlara takıldı ne de kamuoyunun bunun üzerinde durmasına imkân bıraktı. Son iki döneme bakınca Hüseyin Turan ile nasıl bu kadar ‘uyumlu’ çalıştığı (muhtemelen içi onları dışı bizi yakar, vaziyetler hiç eksik olmadı ama iyi idare ettiler), Özcan Işıklar’ı muhalefetiyle zorlaması damgasını vurdu.
Belediyenin mali bütçe performans değerlendirmesinde Işıklar’ın, Karakaş’a sarf etiği ‘karanlıklar prensi’, ‘derin siyasetçi’ tanımlamaları Karakaş, sorduğum soruları yanıtlarken hiç aklımdan çıkmadı… Işıklar’ın kast ettiği veya düşündüğü yönde değil de başka bir anlamda düşüncelerimi biraz daha açayım…
Metin Karakaş’dan ziyade biz onunla ilgili Refah/Fazilet İlçe Başkanını bildik, Meclis Üyesi, Belediye Başkan Yardımcısı kimliğiyle hep ön planda durdu. Şu anda aday adaylığı sıfatıyla bocaladığını düşünüyorum.
Bugüne kadar bize çok az o Muhacir Mahallesi’nde doğan, hem okuyup hem çalışan, babasının mimar / mühendis olma isteği ile siyaset arasında şekillenen kimliğinden söz etti. Aklını gösterdi, duygularını hep ‘karanlıkta’ gizledi... Bugün AK Parti’nin Silivri’deki en güçlü siyasi figürlerinden biri olsa da asıl Metin Karakaş buralarda gizli…
O Karakaş bugün olmadığı için ondan söz etmiyor, öyle tanınmayı tercih etmemesi doğal karşılanabilir. Ama eksik kalıyor işte...
2003 senesinden bu yana olan kısmı daha net anımsıyorum… 10 sene bir siyasetçiyi tanımak için yeterli bir süre mi? Zaman olarak olmasa bile iktidarda da muhalefette de tutumlarını izlemek kâfi bence fikir edinmek adına. Kişiliğine çok eğilmeden siyaset çizgisinin hakkını teslim etmek gerek. Sevmeyenlerinden en çok duyduğunuz "sinsi” olduğu eleştirisidir. Çünkü, Karakaş’ın içini bugüne kadar pek bilemedik… Konu siyaset olunca dışına da insan tam güvenemiyor. Duygu ve düşüncelerini özenle kendine saklama alışkanlığı onu gerçekten tanımak isteyenlerin önünde örülü bir zırh gibi. Kendinden daha emin olmak adına atılacak adımları var, bununla birlikte çekinceleri de... Bu çok belli...
Duygularını (çok iyi diyemeyeceğim), fena saklıyor. Bu da başkaları ile onun arasında, gördüğümüz ve bilmediğimiz Karakaş konusunda tereddütleri, kuşkuları arttırıyor.
Kimse mükemmel olamaz, ancak Karakaş bugünkü konumu için son derece yeterli. Buraya da kimsenin lütfu değil tırnaklarıyla kazıyarak geldi... Siyasette herkes gibi o da kazanmak için elinden geleni yapacak belli bir strateji doğrultusunda... Her ne kadar akıl karışıklığının kara deliklerine zaman zaman kapılsa da yol almayı sürdürecek.
"Son düzlük” meselesine gelince… Çok mantıklı bir karar vermiş Karakaş. Ancak yine de bir noktada ayrışıyoruz. Başkan adayı gösterilmemesi ile başkan olamaması arasında çok büyük bir fark var, göz ardı etmememiz gereken. Karakaş için başkan adayı olup seçilmemesi değil en kötü senaryo, bundan daha ağır olan aday gösterilmemesi olur. Karakaş kendini Silivri’den çok teşkilatına anlatmak ve kabul ettirmek için çalıştı bu safta başarılı olmadıysa "son düzlük” kararı en mantıklısı.
Aday olup da seçilememesi Silivri’nin kararı olur buna hepimiz saygı göstermek zorundayız.
Üçüncü senaryo da var tabi; Aday olup seçilmesi… "Ya seçilemezse” en büyük endişelerin odaklandığı nokta. Denemeden asla sonuç hakkında emin olamayacağımız bir süreç.
Metin Karakaş, AK Parti Belediye Başkan Adaylığını sonuna kadar hak ediyor; bence. Bunu ondan "daha az” hak edenlerin seçilme şansı "daha fazla” olamaz.
Aklın yolu bir…
Hakkında hayırlısı…