Berberde sıra bekliyorum, zaman geçsin diye de gazeteleri karıştırıyorum…
Üçüncü sayfada alt alta iki trafik kazası haberi…Sürücülerin fotoğrafları konmuş, kazaların nasıl olduğu anlatılmış…Gencecik insanlar!
Kazalarda hayatını kaybeden iki sürücünün kesiştiği bir nokta var; ikisi de alkollü…
Bu kadar da göz göre göre, neredeyse bile bile yapmayın yahu!
Hadi kendinize acımıyorsunuz, eşinize, çocuklarınıza, sevdiklerinize karşı hiç mi sorumluluk hissetmiyorsunuz?
Hadi onları da geçtim, hiç tanımadığınız, evine, işine, ailelerine giderken, sizle aynı trafik kazasına karışanlar, hayatını kaybedenler?
Aslında bu toplara girmiyorum, öğüt verir gibi, azarlar gibi parmak sallayarak yazılar kaleme almaktan da hazzetmiyorum fakat dayanamadım bu defa!
Bu alkollü araç kullanmanın felsefesi, mantığı nerede? Sebebi ne anlamıyorum ki ben…
Cidden anlamıyorum!
Tamam iş yemeği olur, dışarıda doğum günü kutlarsın, evlilik yıldönümündür, güzellik, değişiklik olsun diye kaliteli bir mekanda yer ayırtmışsındır, iş çıkışı planda yokken arkadaşlarla takılmışsındır, hep olan yaşadığımız, yaşanılacak şeyler…
Taksi ile dön ağabey evine…Olmadı gittiğin mekana yakın bir otelde kal, ara evde bekleyenlerini; "ipin ucunu kaçırdım, gelemeyeceğim" de, vur kafayı yat…
Zor mu bu kadar?
Eve taksi ile gitmek onur kırıcı, küçük düşürücü, ayıp bir şey mi?
Sabah git arabanı, motosikletini al, neyse artık.
Hayatın devam etsin, başkasının kanı ellerine bulaşmasın, hiç tanımadığın insanların hayatlarını mahvetme, ertesi sabah pişman olma, "ben ne yaptım" deme…
Sonunu düşün yahu…
Yarını düşün!
&&&
Elimde trafik.gov.tr'den aldığım 2013 yılına ait rakamlar var, Türkiye'de 2013 yılında toplam 37977 trafik kazası olmuş, bu trafik kazalarında 50542 vatandaşımız yaralanmış, 1292 vatandaşımız hayatını kaybetmiş!
"Trafik kazalarının oluşmasının en önemli etmeni insandır, bu oran %94'lere kadar ulaşmaktadır"diyor uzmanlar, sen, ben, biz yani!
Ne yapıyoruz?
Alkollü araç kullanıyoruz!
Televizyonlarda gözümüze sokuyorlar, cezaları arttırıyorlar, ne hikmetse zor geliyor emniyet kemerini takmıyoruz!
Aşırı hız yapıyoruz!
Kırmızı ışıkta geçiyoruz!
&&&
Sizin de mutlaka başınıza gelmiştir, trafikte kırmızı ışık yanıyor, duruyorum, arkamda bulunan araç, selektör, yapıp kornaya basmaya başlıyor ama ne basmak canı yanıyor gibi, nikahına geç kalıyormuş gibi…Işığı gösteriyorum yabaniye, boş ver der gibi el hareketi yapıyor…
Kırmızıda durdum ya köyün delisiyim yani.
Çok bilindik bir hikaye var yeri gelmişken anlatıvereyim; Diyojen bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır.İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir, mağrur zengin, hor gördüğü filozofa; ben bir serseriye yol vermem der.Diyojen kenara çekilerek gayet sakin şu cevabı verir; " Ben veririm"
Bu ülkede trafikte yol verme kavgalarında her sene yüzlerce kişi ölüyor…Bu ne demek; hayatlarında ilk defa karşılaşan insanlar sudan,basit, beş dakika sonra unutulacak sebeplerden birbirini öldürüyor…
Başınıza gelmiştir, yol verme yüzünde kavga etmiş, tanımadığınız insanlarla yumruklaşmışsınızdır…Nihayetinde ne geçiyor elinize? Hiç!
Adamın yola çıkışında niyeti belliyse, Diyojengelsin aklınıza…Yol verin ağabey, zengine de yol verin, fakire de, pahalı arabaya da yol verin ucuzuna da…Gülün geçin, beş dakika sonra hayatın hengamesinde yaşadığınız o anı unutacaksınız zaten…
Sonunu düşün…
Yarını düşün…