Bİr haber düştü ajanslardan Türkiye'nin canını yakan. “Dubai'den kalkan Türkiye'ye ait özel bir uçak İran'da düştü. 11 kişi hayatını kaybetti.” Birkaç saat içinde de ölenlerin kimliklikleri önce altyazı ardından da seslendirilerek verildi. 11 pırıl pırıl genç kadın. 7'si aralarında bulunan sekizinci dostlarının düğün öncesi gezi davetine katılmışlardı. Üç tanesi de; Kaptan Pilot, Yardımcı Pilot ve Hostes.
Mina Başaran, Ayşe And, Zeynep Coşkun, Aslı İzmirli, Burcu Urfalı, Liana Hananel, Jasmin Baruh, Sinem Akay. 8 pırıl pırıl genç insan. Hepsi de kendi dallarında başarılı iş kadınları.
Üç de görevli kadın. Pilot, Yardımcı Pilot ve Hostes.
Öte tarafta sosyal medya lağım bakterileri erkek mi, kadın mı belli olmayan. Burada yazılamayacak kadar aşağılık ithamlar ile adeta bu ölümlere sevinen ve hatta bu ölümleri meftaların yaşam tarzları ile örtüştürerek ‘müstehak' gören iğrenç yaratıkcıklar!
Biz ne zaman bu denli gudubet olduk? Ne zaman hayatımızda adını, sanını bilmediğimiz insanlar üzerine gıybet yapar olduk. Ne zaman kimdir, nedir, nasıl yaşar bilmeden; ekonomik varlığı nedeniyle ölümler arkasından bu denli füturssuz, bu denli acımasız, bu denli cani ruhlu olduk. Ve niye olduk?
Hiç mi düşünmüyorsunuz? Belki de toprak olacak bedenleri bile kalmayan bu gencecik insanların ardından yazdıklarınız onların acı dolu aileleri tarafından okunacaktır diye? Size ruh üfleyen Yaradan, insanlara ruh üfleyen ile aynı olamaz! Sizi doğuran anaya yazık.
Çekin pis ellerinizi sosyal medyadan. Dalın lağım dünyanıza farelerin yemi olun.
11 genç kadının ruhu şad, ailelerinin sabrı çok olsun...
Herkes yerine utandım!
Yaşıyor olabilseydi bugün 17. Doğum günü üzerinden bir ay geçmiş olacaktı. Belki de dilinde Teoman'ın o klasikleşmiş şarkısını mırıldanıyor olacaktı.
“Oyundan kalkmak isterken
Kağıtlar dağıtılmış
Bu hava boşluğunda
Artık her şey satılıkmış
Trafikte akmayan
Hep onun şeridiyken
Söylediği son şarkı
Elveda zalim dünyaymış
Daha 17,17,17 17ymiş...”
Henüz 14'ündeyken, Okmeydanı'nda evinden ekmek almaya çıkıp polisin attığı gaz fişeğinin kafasına isabet etmesi sonucu ağır yaralanan ve Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 269 gün süren yaşam mücadelesini kaybeden Berkin Elvan'ın, ölümünün 4'üncü yılında mezarı başındaydık.
Utandım...
Mezarlık polis tarafından abluka altına alındığı için. Utandım… Anne Gülsüm, baba Sami Elvan'dan üstleri aranmak istendiği için. Utandım…
Anma sırasında bir yurttaş elindeki döviz gerekçe gösterilerek gözaltına alındığı için. Utandım...
Çocuklarımdan, annemden, babamdan utanç duymayı bilmeyenlerin yerine utandım…