Büyük sözler ettiğinde kırılıyor hayat.

Düşünmeden söylediğin, ağzından çıkan iki fakir cümle değiştiriyor yolları.

Yokuş aşağı koşarken ve saçların savruluyorken rüzgarla, mutluyken, gözlerin parlıyorken…Kelamdan bir dağın dumanlı zirvesine bakarken buluyorsun kendini.

Dağ ne kadar büyük.

Sen ne kadar küçüksün.

Ormandaki tüm ağaçları, patikaları, kuytuları ve gölgeleri tanıyorken, kadim sırlar aydınlatıyorken yolunu, tüm fısıltıları doldurmuşken heybene.

Kayboluyorsun!

Bilirdin oysa.

Anlardın.

Aklına gelen başına gelir, düşündüğün olur, rüyaların çıkardı!

Bir yaşamda balıkçıydın.

Bir yaşamda balık!

Çok uzun yaşadığın bir hayattan sebep, gencecik ölüverdin başka bir hayatta.

Padişah da oldun, berduş da.

Ulu bir ağacın gölgesine kıvrılıp, gökyüzüne bakarken, hırkana sarılıp uyuduğun da oldu, atlas yorganlara burun kıvırıp tekme attığın da.

Aç da kaldın, tok da yattın.

Yalan da oldun, boşluk da.

Kalan da oldun giden de.

Masaldaki gibi “az gittik uz gittik dere tepe düz gittik. Bir de döndük baktık ki, bir arpa boyu yol gitmişiz”

Bir hayatın bir hayata değmedi.

Bir hayat, bir hayatı bilmedi.

Uzun yolculuklarda, gülen yüzler çıktı karşına, hem meraklı. Sevaplarını anlatmayacaksın da ne yapacaksın?

Ah ne iyisin?

Sahi istesen kendini de kandırabilir misin?

Düşlediğimiz gibi olmuyor işte.

İstediğin kadar çekiştir, elbise üzerimize oturmuyor.

Ne kadar biliyorsak o kadar cahiliz.

Ne kadar cahilsek o kadar biliyoruz!

Bir hayatta sırtından bıçakladılar seni.

Başka bir hayatta bıçak senin elinde!

İki fakir cümle değiştiriyor yolları.

Büyük sözler ettiğinde kırılıyor hayat.

YORUM YAP