İnsanoğlu varlığından bu yana hiçbir şeyi öğrenmemiş olsa bile, ki çok şey öğrenmiştir, savaşın ne kadar berbat bir şey olduğunu bilir çünkü yaşamıştır. En basit örneği birine tokat attığınızda onun yanağı kadar sizin eliniz de acır… Yani birinin canını yakarak bir şey elde etmek için atılan her adım sizin de canınızı yakar; ama öyle ama böyle. Fiziksel üstünlüklerde durum farklı görünse de; birinin canından diğerinin ruhundan gider… Candan daha zor iyileşen şey insan ruhudur…
Zirve odaklı sert atışmalar yerelde hem anlamını yitiriyor hem de sevimsizliği ile duruk yapıyor.
Üslup konusunun önemi tartışılmaz. Dünyanın en iyi insanı olduğunu düşündüğünüz birinin ağzından çıkan iki kötü kelam bir anda her şeyi yerle bir etmeye yeter. Önce kabullenmekte zorluk çekersiniz ama eninde sonunda kulaklarınızdan giren beyninizde gerekli düzeltmeyi yapar!
Mevkidaş kıstası son mecliste Başkan Volkan Yılmaz'ın belirttiği gibi çok anlamlı ve hatta önemli… Genel Başkan genel başkanı muhatap alsın, milletvekili milletvekilini vs…
Bir annenin çocuğunu susturması ile çocuğun annesine aynı şeyi yapması arasında ‘Ne oluyoruz yahu…' şaşkınlığı gibi de düşünebilirsiniz…
Son meclis özelinde bu önemli günler ve genel siyaset yankılarını abartmaya mı başladık diye düşünüyorum valla… Onları konuşmaktan Silivri'nin meselelerine ayıracak enerji ve zamanımız kalmıyor sanki.
Ya da basma kalıp beyanlardan öteye geçip illa bunları değerlendireceksek yerel ögeler katıp daha faydalı bir iş yapılabilir ve yapılmalı hatta sanki…
Silivri Belediye Meclisinin nezaketini cicim aylarına bağlamak mümkün de şu aralar toplumun siyasetçilerden sorunlara çözümden sonra en çok beklediği bence huzur vermeleri… Umut konusunu hep var ve de olmaya devam etmeli.
İlk oturumda CHP'nin önerge istilasından sonra Yılmaz'ın rövanşist bir yaklaşıma bürünüp bürünmeyeceğini merak ediyordum aslında… Hibe araçlar konusunda yaptığı incelemeyi ekrana yansıtamayınca, CHP konuyu deşmese kullanmayacağını görmek beni rahatlattı. 10 yılda 16 araç hibesini kabul eden geçmiş dönem CHP Belediyesi'nin hiç birini komisyona dahi havale etmeden almış olması Yılmaz'a bu husustaki muhalefet eleştirileri karşısında aylardır ihtiyaç duyduğu zaferi kazandırdı. Meclis kabul ettikten sonra komisyon kararına gerek yok yasal olarak ama etik olarak komisyon sürecini gözeten Yılmaz, kendisine ikinci komisyon öneren CHP'lileri yapmadıklarıyla ustaca bir siyasi zarafetle vurdu.
Yılmaz, koşturduğu o kadar konu arasında dersine CHP kadar çalıştığını ortaya koyarak Silivri Belediyesi'nin ehline emanet duygusuna katkı sundu. “İyi mi yaptık bu adamı seçmekle, kötü mü? Acaba becerebilecek mi yönetimi?” endişelerini kontrol etmesi siyasi bir ihtiyaç tabi.
CHP'nin ise muhalefette, 10 yıllık iktidarının baskı ve dezavantajıyla zorlu imtihanının bitecek gibi olmadığını Mart meclisi ikinci oturumu itibariyle söylemek mümkün.
Dikkat ettiniz mi bu aralar Yılmaz, “4 yıl sonrasını düşünmüyorum”, (aslında ‘seçilip seçilmemeyi değil en iyi şekilde Silivri'ye nasıl hizmet ederim önceliğiyle yönetmiyorum') gibi muhaliflerinin değirmenine su taşıyan pek kıymet verdiği söylemini de duymaz olduk : )
Mart meclisinden bu kadar; bakarsınız Nisan'daki bize aslında beklenen, sonucu merak ile izlenecek değişimler hazırlayarak gelir…
Önümüze çıkan güçlüklerin aslında kendimizi geliştirmek için birer fırsat olduğunu her daim hatırlamalıyız…
Herkese iyi haftalar...