Hüseyin Kuru

Şubat ayı raporu...

Yabancılara yapılan konut satışlarında, Şubat 2017'de ilk sırayı yine 458 konut satışı ile İstanbul aldı.
TÜİK'in raporuna göre Şubat.2017 ayında, Türkiye'de toplam da 101.468 konut satıldı. Bu rakamın 17.783'ü İstanbul'da gerçekleşti.
Konut satışlarında, İstanbul 17.783 konut satışı ve yüzde 17,5 ile en yüksek paya sahip oldu.
Konut satış türlerinde de ilk sırayı kapan İstanbul'da ipotekli satışlarda 7.247 konut satışı, diğer konut satışlarında 10.536 konut satışı gerçekleşti.
İlk konut satışlarında İstanbul 8.514 konut satışı ve yüzde 18,8 ile en yüksek paya sahip oldu.
İkinci el konut satışlarında da İstanbul 9.269 konut satışı ve yüzde 16,5 pay ile ilk sıraya yerleşti.
Bazı ilçeleri burada sırlayacak olursak;
Ataşehir-453, Avcılar-460, Bahçelievler-585, Bakırköy-276, Bayrampaşa-228, Başakşehir-509, Beykoz-27, Beylikdüzü-877, Beyoğlu-152, Beşiktaş-136, B.Çekmece-331, Çekmeköy-381, Esenler-284, Esenyurt-3.393, Eyüp-371, Fatih-281, G.O.Paşa-383, Kadıköy-679, Kartal-627, Kağıthane-513, K.Çekmece-657, Maltepe-548, Pendik-779, Sancaktepe-836, Sarıyer-142, Silivri-356, Sultanbeyli-199, Sultangazi-443, Tuzla-650, Zeytinburnu-203, Çekmeköy-381, Ümraniye-623, Üsküdar-304, Şişli-223.
İstanbul'da en çok konut Şubat 2017 Esenyurt'ta toplamda 3.393'le satıldı. Esenyurt' u, 2.sırada 877 konut satışı ile Beylikdüzü izledi. En çok konut satılan 3. ilçe ise 779 konut satışı ile Pendik oldu.
Silivri ise Şubat ayında 356 konut satışı ile 20. oldu.
İstanbul'da 27 konut ile en az satış Beykoz'da yapıldı.
Dikkat edilirse eski yerleşim alanlarında daha çok 2.el satışlar olmuş, yeni konut projeleri daha çok şehrin dış bölgelerinde ki ilçelerde yapılmış.
Zaten listede bu durumu anlatıyor.
***
Aslında burada üzerinde durulması gereken bu konu daha var!
Şehrin yeni gelişen ve dış çeperlerinde mevcut arsa stokları üzerine inşa edilen projeler satılıyor.
Burada şunları düşünmek lazım şehrin merkezinde bulunan Emlakların fiyatları haliyle diğer bölgelere nazaran daha pahalı satılıyor.
Diğer bir konu da yapılan yatırımın prim yapmasının ve daha kolay satılabilmesinin de bu durumda etkisi var; buna tabi ki rant diyebiliriz.
Özellikle son 20 yıldır rant kelimesi toplumsal ve siyasi arenada çok kullanılır oldu.
Rant anlam itibariyle niteliği yüksek olmasına rağmen özellikle bazı kesimler tarafından bir algı oluşturularak sanki haksız bir kazanç gibi anlamda kullanılıyor!
Dikkat ediyorum genelde kötülemek adına ve içerik olarak bilip bilinmeden kullanılması ile rant kelimesi kötü bir anlamı olmamasına rağmen izah ve izafesi neredeyse hırsızlıkla eşdeğer bir hale geldi.
Peki öyle mi? Hayır.
Öyleyse nedir bu rant?
Kelime anlamı; Üretim faktörünün üretime sağladığı yararın üzerinde gerçekleşen ödemedir.
Bu durumda iki çeşit rant mevcuttur.
Tüketici rantı; tüketicinin malı satın alma sürecinde, almayı düşündüğü fiyatın altında satın almasıdır.
Üretici rantı ise, üreticinin malını istediği fiyattan yukarıya satması ile gerçekleşir.
Veya rant kelimesini biraz daha açalım... Üretim de kullanılan tabiat faktörünün karşılığında elde edilen gelir payıdır.
Rantın varlığını toprak ve toprağın kıt olması ortaya çıkarır.
Düşünün herkese yetecek kadar arazi olsa kimse arazi almayacak kimse de ihtiyaç duymayacaktır.
Ancak arazinin az olmasıyla o araziye ihtiyaç duyanlar tabi ki bir bedel ödeyecektir.
Rantlar elde edildikleri tabiat kaynağına göre isimlendirilir.
Mesela verimli toprak rantına diferansiyel rantı, arazisi ürün pazarına yakın olanlara mevki rantı, toprağında maden olanlar ise maden rantı, arazisi şehirde olup imarlardan faydalananlar ve gelir elde edenlere de şehir rantı olarak adlandırılır.
Faiz geliri elden edenlere de rantiye diye isimlendirildi.''
Kısacası ticaretin temel kuralları çalışıyor.
***
Bakınız, Silivri bölgesi 10-15 sene öncesine göre arazi ve tarla fiyatları günümüze göre kıyaslandığında çok düşük rakamlara satılıyordu.. neredeyse metrekaresi birkaç TL idi.
Bu süreçte yaşanan fiyat artışı ekonomik anlamda tabi ki bir rant'tır.
Lâkin bu durum herhangi bir toplumsal risk içermediği, kamusal bir zarar-ziyan olmadığı, hatta vergisel anlamda fayda/kâr yaşandığı, devletin ve yerel yönetimlerin hayrına olduğuna göre, rant; doğru, faydalı, kârlı ve ekonomik kalkınmanın sihirli bir sözcüğüdür.
***
Geçmiş yıllarda yaşanan enflasyonist ortamlarda geçerli olan yüksek faizli, bono ve tahvil gelirli bir yaşam, uygulanan ekonomik politikaları gereği ve ister istemez tabi ki bir rantiye kesimini doğurmuştu.
‘O zaman sen çalış, ben yatayım' yani emeksiz ve haksız bir yaşam geçmiş Türkiye'de yaşandı; işte bu rant ekonomisidir.
Ancak günümüzde enflasyon %9-10 mertebelerinde. enflasyonun düşük, üretimin olduğu yerde rant ekonomisi olmaz.
İyi haftalar.

YORUM YAP