Ferhan Tezcan

SÜLEYMAN HURMA BIRAKIR MI?

1960'lı yıllar Türk futbolunun amatörlükten profesyonelliğe geçtiği zamanlardı. 1959'un başında Türkiye ligi başlamıştı. Ancak İstanbul kulübü çoktu. Beykoz, Feriköy, Vefa İstanbulspor, hep Türkiye ligi takımlarıydı. Ancak İstanbul'un tek bir stadı vardı. Dolmabahçe. O da 1947'lerde yapılmış ve ilk maçında ilk golü de Beşiktaş'ın kaptanı Süleyman Seba atmıştı.

İstanbul o zaman boş arazilerin olduğu bir şehirdi. Nereye  gitsen  gençler   pazar  günleri  toplanır   maç  yaparlardı. İşte   oyuncularda böyle   boş ve  toprak sahalardan  çıkardı. Yani  Avrupa'da   gördüğümüz  çim  sahalar burada  yoktu.

Dolmabahçe  stadı da  sezona   çimlendirilmiş  olarak  başlar, bir-iki ay sonra kelleşirdi. Yani  o efsaneleşmiş  kıymetli  Türk  futbolcuları o  çamurlu  toprak sahalarda   her türlü   ağır  şartlara  rağmen  becerilerini dökmeye  çalışır, çok  zamanda   sakatlanıp aylarca  sahalardan  uzak  kalırlardı.

1980'lı  yıllarla  birlikte   Turgut Özal'ın Başbakan  olmasından sonra  Türk  futbolunun   yapısı biraz  değişti. Sahalar   biraz   toparlandı. Hele  hele  Alman  milli  takımının  eski  hocası  Jupp Derwall'in  gelmesiyle   birlikte antrenman sahaları da   düzelmeye   başladı. Florya, Dereağzı, Fulya  derken futbol   kulüplerinin sahaları da   düzelmeye  başladı.

2000'lı  yıllardan  sonra  da   muhteşem  statlar  filizlenmeye   başladı.

Bugün   Türkiye'nin   birçok kentinde  şehirlerde  çok  güzel   statlar  var. Şanlıurfa 'da  bile   kimsenin   hayal  bile   edemeyeceği   stat şehri süslüyor. 

Eskişehir'in  stadı   pırıl  pırıl   parlıyor. Ya   Konya. Türk  milli takımının  Fransa'yı  alt  edişi unutulur mu? İzmir'de   gıcır gıcır  iki yeni  stat  var. Sakarya ve Kocaeli  statları mükemmel. Daha  sayamadığımız  niceleri. 

HURMA'NIN  DURUMU 

Türkiye  ligine   yükseldiği  sene  çok  kişinin   düşer  dediği  İstanbul  takımı  Karagümrük  iki senede   çok  başarılı  işler  yaptı. Bunda  eski  turizmci  Süleyman  Hurma'nın büyük başarısı yatıyor. Aklı   yüreğinin  ötesinde   giden  bir   futbol adamı.

Farıolı   ile  başladığı  ligde  Volkan  Demirel  ile devam  edip   sonunda    futbolculuğu  ile    dünya   yıldızlarından  olan  ve  hocalığı da  yeni  olmasına  rağmen   boş  geçmeyen bir  hocayı yani  Andrea Pirlo'yu  takımın  başına getirdi. 

Pirlo bir  geldi  ama  daha  lig  başlamadan    Süleyman Hurma 'nın  bir  açıklaması  mideleri  bulandırdı.

'' Çalışacak  saham, oynayacak  stadım  yok. Böyle   giderse  kulübü başka bir   kişiye  veya  bir  kuruma  bırakabilirim''

Hurma   neden  sıkılmıştı. Evet  stat  bulamadığı  doğruydu ..Ama   çalışacak  saha    bugüne   kadar  niye    '' es  '' geçilmişti. 

Aklıma   Göztepe   gerçeği  geldi. Mehmet  Sepil'in   çok  akıllıca   yürüttüğü  bir   Göztepe  gerçeği. 

Danimarkalı  iş adamına verdiği kulübün  bir  bölümü, ile   bir   bölümünü de   kendi  satın  almıştı. Göztepe  1. lige   düşmüştü. Ama    çıkması  zor   olmazdı. Stadı vardı. İmkânları vardı.

Süleyman  Hurma   yıllardır İtalyan   futbolcular ve hocalarla  iş  yapıyor. Yani  İtalya'ya  çok yakın.  Pirlo   ne  olursa  olsun   Juventus'un   başından   inip  Karagümrük'e gelir mi? Onu    getiren  başka  bir    neden  mi var?

Bunları hep düşündüm ve aklıma bir büyük İtalyan şirketinin Türkiye'ye gelip kulüp satın alabileceği geldi. İtalya 'da  (Juventus - Sassuolo) İngiltere'de, Fransa'da örnekleri varken neden böyle bir şey olmasın. Bakalım  görelim.

Hoşça kalın…

YORUM YAP