Dron ile trafik kontrolüne ilişkin dün Silivri'de trafik ekipleri uygulama gerçekleştirdi. Eskiden trafik kontrolü için yol kenarlarına dikkat ediyorduk artık gökyüzünü de takip etmek gerekecek. ‘Yola mı, kenarına mı, havaya mı bakacağız?' diye düşünmeyin siz en iyisi trafik kurallarına uyup, niyetlendiğiniz istikamete selametle gidin. Karada radar ekipler havada dron, aşırı hız, emniyet kemeri, ışık ihlali, seyir halinde iken cep telefonu ile konuşma gibi trafik ihlalleri yakın markajda. Trafik cezaları cep yakıyor, yani ekonomik krizin yangınından geriye bir şey kaldıysa onu da kaptırmayın : )
Kazasız, belasız, cezasız sürüşler : )) Ekiplere de kolay gelsin!
*Hız limitini kolay kolay aşmam, kemer takmadan sokak başına bile çıkmam ama şu cep telefonu işi biraz bozuyor. Kulaklık deseniz dünya para! Şaka şaka; aman konuşmayız canım… Sanki dünyayı kurtarıyoruz bir görüşmeyi 5 dakika erken yapınca : )
Her yerdekilere uymaya çalışın da, trafikte kuralların uyulmamasıyla elinize geçecek bir şey yok.
PTT MÜDÜRLÜĞÜ
Posta Dağıtım Merkez Müdürü Bülent Özkan'la tanıştık dün. Silivri, bürokratları konusunda ya çok şanslı ya da çok şansız! Ortamız yok galiba… PTT'nin hizmetlerinden yararlanıyorsanız veya değerlendirmeyi düşünüyorsanız mutlaka ziyaret edip bir çayını için. Bilgi alın, danışın derim. Başarılarınız daimi olsun.
GÜNÜN SÖZÜ / TERAZİ YENİAYI- YUMRU
“Her ne kadar bazen ‘Keşke farkında olmasaydım, her şey daha kolay olabilirdi' diye düşünsek de, bu yolu biz seçtik.
İyi ki de seçtik.
Sona yaklaşmıyoruz, her şeye baştan başlamıyoruz. Sadece verdiğimiz moladan çıkıyoruz. Bizi baskılayan insanlardan, düşüncelerden sıyrılıyoruz. Perdenin arkasındayız, alkış seslerini duyuyoruz, son bir derin nefes alıp sahneye çıkmak kalıyor. O sahneye çıkmak için çok uzun bir yoldan geldiğimizi, çok şeyler yaşadığımızı biliyoruz. Gözümüzü kapatıyoruz, film şeridi oynuyor göz kapaklarımızda ve bunu hak ettiğimizi bilmenin ferahlığı kaplıyor. Adımımızı sahneye atıyoruz ve alkışlara gözlerimiz doluyor.
Çünkü; ardından gözyaşı dökmediğin zafer, gerçek bir zafer değildir. Oradaki gözyaşı yaşanmışlıklarındır, savaştığın her şey vardır o gözyaşlarında. Çabalarındır, geçmişindir, yalnızlığındır, aldığın desteklerdir zor zamanında, uzanmayan ellerdir sana, umutlarındır, umutsuzca yatakta öylece sabahlamalarındır.
Öyle bir gözyaşıdır ki, zafer gözyaşları; bu zafere giden yolda geçen bütün zamanı kapsar ve o yumrunun boğazında değil, gözlerinde olduğunu anlarsın.
Bir zamanlar umut dolu bakan, gülümseyen gözlerinde. O yumru, bastırılmış susmalarının gözlerindeki gülümsemeyi yok etmesinde. O yumruyu şifalandırmayı başarmanız ve kendi zafer gözyaşlarınızı dökmeniz dileğimle…”
*Yiğit Penguen