Bir şeyler yapmamız lazım. Gün geçtikçe özellikle iç sahada kredimizi yitiriyoruz. Çatalcaspor ve ardından oynadığımız Yomra maçı iç sahadaki sıkıntımızı ortaya çıkardı.
Rakiplerimiz bizi çok iyi analiz edebiliyorken bizim rakiplerimizi eksik analiz etmemizin nedenlerini puan tablosunda görmekteyiz.
Son Yomra maçının ardından yazdığım yazıda kendimce yapılan hataları ve eksiklikleri dilim döndüğünce dile getirmeye çalıştım. Dilerim bu hatalardan tez zamanda dönülür de kimse üzülmez.
Takım olarak son yılların en iyi kadrosuna sahibiz. Kalemiz adeta geçilmez nitelikte. Defansımız ona keza. Orta sahamız top yapmaktan rakip takımın başının dönmesine neden oluyor. Kanatlarımız uçuşa geçmeye hazır kartal gibi, rakibinin ensesinde boza pişiriyor.
Forvet hattımız tutuk sadece. Bu tutukluk forvet oyuncularımız yeteneksiz oluşundan da değil. Beni yanlış anlamayın. İsmail Düzgün, ligin en üst düzey oyuncularından biridir. Devre arasında da birçok takımın transfer listesinde olan isimdir. Adem Çalık ise kalitesini ispatlamış bir oyuncu.
Bunca kaliteli oyuncuya karşı yönetim de elinden gelenin en iyisini sunmaya çalışıyor. Peşinatlar ödenmiş, maç başlarında sıkıntı yok, primlerde birkaç hafta geriden geliniyor olması da sorun olmamalı.
Ayrıca bir dedikodu da var ki insanın canını sıkıyor. Primlerin ve maç başlarının zamanında ödenmiyor olmasından dolayı bir takım sıkıntıların yaşandığına dair söylentiler olmasıdır canları sıkan.
Bir oyuncu sezon başı anlaşırken her türlü koşulunu sunar ve yönetimin de işine geliyorsa anlaşmasını yapar. Bunların haricinde gelişen olaylar ne yönetimi ne de futbolcuyu bağlar. Futbolcu sahada işine bakar, yönetici ise kendi işine bakar. Yok, primler geç alınıyor muhabbetinin çıkması oyunculara ve yöneticilere hakarettir.
Enkaz edebiyatı yapmanın ne derece olduğunun tartışıldığı bir dönemdeyiz. Sezon başında yapılan kongrede kulübün hali ortadayken şimdi gelinen noktayı iyi tartmak ve analiz etmekte fayda var. Gerçek anlamda bir enkaz devir alan Ümit Kalko yönetimi hem dış borçları ödemekle cebelleşirken hem de yeni dönemin yükünü sırtlamıştır. Geldiğimiz noktada takımın grubundaki durumu da ortadadır. Geçen sene küme düşecek gözüyle bakılırken, şimdi şampiyonluk şarkıları söylenebiliyorsa bu Ümit Kalko ve yönetiminin başarısıdır.
Kalko ve yönetiminin başarısını çekemeyenler olacaktır bu beklenen bir durumdur. Bizim yapmamız gereken devre arasına kadar iç sahadaki maç kazanma sorunumuza ivedilikle çözüm bulunmasıdır. Buna çare bulamazsak kendi ipimizi kesmiş olabiliriz.
Hafta sonu Batman deplasmanına çıkıyoruz. Bu maçtan üç puanla dönüleceğine inanan kesimdeyim. Üç puanımızı alıp ilçeye şen dönüp akabinde oynanacak olan Kırıkkale maçını da kazanıp iç sahamızda oynayacağımız Kırıkhan maçı ile ligin ilk yarısını tamamlayacağız. İnanıyorum ki ilk yarıyı lider konumda tamamlayıp devre arası kampına o şekilde gitmem nasip olur bizlere.
Devre arasında önceki günkü yazımda transfere gerek yok demiştim. Israrcıyım, bizim takıma transfer anlamında takviyeye gerek yok. Eldeki tüm kadroya şans verilip yola devam edilmesi zorunludur. Aykut Sevim'in de kadroya katılması ile birlikte bizi kimse tutamaz.
Elimizdeki oyunculara güvenmemiz lazım. İsmail Düzgün geçtiğimiz sezonlar nasıl leblebi gibi gol atıyorsa inanıyorum ki bu sezonda da aynı performansını gösterecektir. Eren Pamuk ve İbrahim Fatih aynı performansı gösterecektir.
Transfer yapmaya gerek yok diyorum ya yine ısrarcıyım, Silivrispor takımı için devre arası transfere gerek yok.
Bunca burcun altında ezilirken devre arası yapılacak olan transferler bize maddi yük olur. Eldekilerle biz sezon sonuna kadar anlaşma yaptık. Devre arası bunları kaybedersek giderlerken kulübe para bırakmadan gideceklerdir. Yerlerine aldıklarınıza ayrıca bir anlaşma ile borçlanılacaktır. Olmayan parayı harcamak geçen dönemki başkana has bir davranıştı. Artık yeni bir Silivri ve Silivrispor yönetimi var.
Devre arası transfer yapmak yerine oyuncuların tüm alacakları ödendiğinde inanın ki bu oyuncular sizi hedefinize taşıyacaktır. Aynı şekilde oyuncularım da Ümit Kalko'ya ve yönetimine olan güvenlerini yitirmemeleri gereklidir.
Hem yönetime, hem de takıma olan güveniniz sarsılmadan devam etsin.
Bu işi biz başaracağız el birliğiyle, gönül birliğiyle, varsa bir şampiyonluk kaderimizde hep birlikte yaşayacağız.