Hükümetin birçok kamu kuruluşunun oluşturulan Türkiye Varlık Fonu'na devrine ilişkin kararını eleştiren İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil, bu durumu, “Hesabı sorulamaz, denetimi çok zor ve geleceğimiz olan varlıklarımızın birileri tarafından borç bulurum hevesi ile kaybetmiş tüccar misali kendine nefes alma arayışları ile riske atılması…” şeklinde tanımladı.
Türkiye Varlık Fonu'nun kamu varlıklarının satışı veya özelleştirilmesi, kamu varlıklarının teminat gösterilmesi suretiyle kredi temin edilmesi projesi olduğunu söyleyen Bölge Milletvekili Bihlun Tamaylıgil, örgüt toplantısında toplumda ciddi kaygılara yol açan bu operasyonun hukuksuzluğuna da işaret etti.
“ÜLKENİN EKONOMİK İFLASINA KARŞI YAPILAN BİR HAMLEDİR”
Tamayligil, şöyle konuştu: “Son günlerde Varlık Fonu diye bir konu gündemde. Varlık Fonu nedir biliyor musunuz? Biliyorsunuz bizim özelleştirme diye bir sürecimiz oldu. Türkiye Cumhuriyetinin varlığı bu 15 yılda 80 milyar liralık ya satıldı ya imtiyaz devretti. Ne oldu bu para? Gitti! Hala 400 küsur milyar borcumuz var. Ağustos ayında bir yasa hazırlandı Türkiye Varlık Fonu diye. Özelleştirme kapsamında hangi şirketler kaldı? O kadar hepsi satıldı ki işte bir Milli Piyango ile birkaç tane enerji devri bir de araziler kalmıştı. Bunları bir fona koyalım, bunlar da bu fon vasıtası ile bir varlık oluştursun, bunu biz teminat gösterelim, borç bulalım dediler. Bu böyle çıktı. Biz bunun için Anayasa Mahkemesine başvurumuzu yaptık. Daha görüşmediler.
Ama bununla birlikte yapılan bir şey daha vardı; o fonun bünyesine özelleştirme idaresinden geçti mi artık denetlenemeyecek olması. Çünkü siz bir bütçe hakkına sahipsiniz, onu da Sayıştay yapar, o Sayıştay yetkisini de ortadan kaldıran bir uygulama. İşin esas yönü ve genişleyen bu toplu ipotek, yine olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesiyle karşımıza geldi. Nasıl mı? Tarih 23 Ocak. Kanun hükmünde bir kararname çıkıyor, bu kararname ile Ağustos'taki kanuna atıf yapılarak, “İktisadi kamu teşekküllerinin varlıkları ve hazinenin mülkiyetindeki varlıklar bu fona devredilir” denildi. Karşımıza ne çıktı? BOTAŞ çıktı. Kamu bankaları çıktı. Ne kadar kamu yapılanması varsa bu fonun içine atıldı. Ondan önce yetmemişti Milli Piyango ile Jokey Kulübü de oraya girmişti. Ve hazinenin malları da sonunda içine atıldı. Peki, hazinenin malının sahibi kim? Halk. Hazinenin sahibi olduğu varlıkları denetimsiz ve hesap sormadan birileri atarak, bizlerin sahibi olduğu varlıkları bir yerde gasp ederek, bir ipoteğin altına sokarak, borç bulma arayışı içindeler.
“GELECEĞİMİZ İPOTEK ETTİRİLDİ”
Bu borçlar idaresinde ve yönetiminde sorun yaşadığında veya denetimden dışarı çıkartılan bu şirketler ve yapılar har vurup harman savrulduğunda ne olacak? Geleceğimizi, var olan bütün değerlerimizi ipotek altına alıyorsunuz dediğimizde işte çevremize anlatacağımız tek başına verilen kararın neler yaşatabileceğinin bir örneği bugünkü Varlık Fonudur. Hesabı sorulamaz, denetimi çok zor ve bizim geleceğimiz olan varlıklarımızın bu derece birileri tarafından borç bulurum hevesi ile kaybetmiş tüccar misali kendine nefes alma arayışları ile riske atılması…”
Hazal BAŞARAN