Tanrının eli

Hızlı yaşadı genç öldü.

Hayatı dibine kadar yaşadı.

60 yıla 600 yıllık ömür sığdırdı.

Futbol yeteneği, becerisi, başarıları, yaşantısı, alemleri, duruşu, tavrı her şeyiyle unutulmaz bir karakter olarak veda etti DİEGO ARMANDO MARADONA…

Tanrının elini göremedik ama Maradona'nın futbol oynadığı şehre hoş geldiniz tabelası asılan Napoli'de onu efsane yapan izleri, etkileri gördük.

Onu efsane yapan sadece futbolculuğu değildi.

“Biz futbolcular sürekli üstümüzde çok baskı olduğundan yakınırız.

Baskı ancak evlerine beş peso getirip çocuklarını geçindiremeyen insanların özerinde olur. Binlerce dolar alıp sahaya çıkıp top oynuyoruz ve ağzımızı açtığımızda stresten bahsediyoruz. Stres bu ülkede sabahın altısında kalkanlar içindir”, diyen DİEGO.

Evet, ben Roma papasına karşı çıktım.

Çünkü ben Vatikan'a gittiğimde çatıların saf altından olduğunu gördüm. Sonrasında papanın vaazını dinledim.

Kilise yeryüzündeki tüm fakir çocuklardan dolayı üzüntü duyuyor diyordu. Külahıma anlat, üzüntü duyacağına satsana bir şeyler yapsana diyen ARMANDO…

Bir gün Zagrep'te bir evin zili çalar.

Kapıdakiler Davor Suker ve bir yabancıdır. Eve giren yabancı ağlayarak acılı annenin elini öper baş sağlığı diler.

Anne genç yaşta ölen parkelerin Mozart'ı, Drozen Petroviç'in annesidir. Yabancı ise MARADONA…

Hem de oynarken bunları yapmak ifade etmek ancak onun yapabileceği işlerdi, dolayısıyla bir felsefedir MARADONA…

 

YORUM YAP