Sabah uyanınca ilk iş haber kanallarını açıp, evden çıkmak üzere hazırlanırken son gelişmeleri dinleyenlerdenim ben de… Geçtiğimiz günler Fox TV’de sabah haberlerini sunan İsmail Küçükkaya’nın serzenişine takıldı kulağım; Okuduğu haberlere ufak yorumlar yapıyor yılların gazetecisi tabi ki görüşünü belirtecek ama söylediklerine katılmayanlar da çıkıyor son derece doğal olarak; "Artık bu ‘tarafsız ol’ deme faslını geçtik. Siz ne düşünüyorsunuz olay ve konular hakkında kendi fikrinizi yazın, gerekçelerinizi ifade edin” tarzında bir şeyler söyledi…
Demek ki sadece yerelde yaşamıyoruz bu sıkıntıyı… Sizin düşüncenize katılmayanlar, kendi fikrinin doğruluğu ve yerindeliğini savunmak yerine sizinkine itiraz etme kolaycılığına başvuruyor. Oysa en doğru yöntem kendi düşüncesini savunması değil midir kişinin? Sana ne benim yanlış düşüncemden, kaldı ki ben fikrini dinledim saygıdan sen niye hala benim sınırlarımı, sabrımı zorlayarak üsteliyorsun? Baskı yapınca senin gibi düşünecek kadar zayıf bir karakterim mi var benim?!
Bırakın herkes istediğini düşünsün, varsın düşüncelerimiz aynı olmasın! Beni ikna edemiyorsan, suçu kendinde arayacaksın ve beni olduğum gibi kabul edeceksin. Kişi herkesin, başkalarının talebi ve baskısıyla kendinden, düşünce ve hislerinden taviz veriyorsa karakteri oturmamış demektir.
İşin en garibi de "tarafsız ol” diyenlerin dibine kadar taraf oluşu! Bir köşe yazarı olarak tarafım; gerçekten yana, doğru bulduğum, daha iyi olduğunu düşündüğümden yana tarafım! Ama Hürhaber Gazetesi, atıyorum AK Parti’nin 10 aday adayının her biri basın toplantısı yaptığında her birini takip etmek, açıklama yapacağım diye gelen her bir adayın kamuoyuyla paylaşmak istediklerine yer vermek zorunda. İktidar iddiası tavan yapmış siyasi partinin de, yerlerde sürünenin de halka vermek istediği mesaja yer vermek sorumluluğunda hareket etme mecburiyetinde. Esnaf Odası’nın beş adayı var adaylık açıklamasının her birini Hürhaber sayfalarında okursunuz, ardından sürdürdükleri çalışmaların büyük bir bölümü tamamen tanıtım, reklam ve propagandadır evet bir maliyeti vardır! Bu süreçte yer alıp almamak kararının da bize ait olmasına müsaade edin. Her dükkân sahibi satacağı ürünü kendi belirler!
‘Tarafsız olma’ meselesini yine de halledemediğimiz kişiler kalmıştır da bir de ‘Sakin ol’ diyenlere geçelim… Seçimler gazetemiz için bir olmak veya olmamak süreci değil. Seçimlerde seçmen sandıkta siyasetçileri oylayacak bizi değil. Birçok yayın kuruluşu için durum aynıdır da ben yine de kendi adımıza konuşayım; 30 Mart 2014, Hürhaber’in sınavı değil. Biz zaten her gün okuyucumuzun önünde yeni bir sınav ile çıkıyoruz. Beş yılda bir bu süreci yaşayan siyasetçiler, bu açıdan belirtmek gerekir ki, bizlerden çok daha şanslı ve ayrı!
Tahir Sert örneği en sıcağı, bunun üzerinden gitmek gerekirse Silivri’de 13 yıldır gazetecilik yapan biri olarak şahsını tanımıyorum, sadece kim olduğunu biliyorum. Yaptıkları hakkında işittiklerim ne yazık ki çok da parlak şeyler değil! AK Parti’nin adayı olmuş, olmamış Hürhaber ve şahsım açısından ancak kamuoyunu ilgilendirdiği ölçülerde haber değeri taşır. Başka hiçbir önemi, etkisi yoktur!
Kişisel fikrimi söyleme hakkını kendimde buluyorum; AK Parti’nin Tahir Sert’i aday yapmasının nedeni nedir sorusunu sadece kendime sormuyorum, aklına güvendiğim kişilere de yöneltiyorum… Tek cevap "Yerli aday” olduğu… "Çanta’da üç dönemde muazzam yerel yönetim örnekleri sergiledi” yanıtını duymayı isterdim, "Çok dürüst, sözüne güvenilir, kişiliği oturmuş bir yönetici” cevabını alsam yine AK Parti, Silivri adına mutlu olurdum. "Aday olmayı hak ediyor” deyip üç sebep sıralayabilen bir kişi görsem yine etkilenirim… Ama bu durumda "AK Parti’nin adayı Tahir Sert” dediklerinde ancak şaşar geçerim. AK Parti’nin adayı Sert olsa da olmasa da ne sevinir, ne üzülürüm; bunu AK Parti ve Silivri’yi merak etmeyi bırakıp benim şahsi akıbetim için kaygılananlar için yazıyorum.
Karakaş Aday olursa ‘hak yerini buldu’ diye düşünürüm, Turan Aday olursa ‘AK Parti’nin vardır bir siyasi hesabı’ diye inanmaya meyilliyim, Tülay Kaynarca Aday olursa ‘ Ölçüp biçtiler böyle uygun gördüler demek” derim… Ama Tahir Sert’in adaylığını ben anlamlandırmakta ciddi güçlük çekiyorum, kusura bakmayın. Anlamlandırmayı başaranlar, bu adaylığı uygun görenlere çok iş düşüyor!
Tarafsızlık beklentilerini karşılamadaki ‘başarısızlığım’dan eser yok ‘sakin olma’ konusunda acayip başarılıyım, hiç merak buyurmayın!