Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, son bilbord çalışmasıyla ilçemizin muhtelif yerlerinde asılı afişlerde tüm masumiyeti ve olabildiğince sevimliliği ile arzu endam ederken, hizmetlerinin tanıtımı yanı sıra "Tarih yazdık” vurgusunu öne sürmekte.
4,5 yıllık en sıkı muhalefeti kendisine yapan kişi olarak tanınan Metin Karakaş, çektiği adaylık sancısına rağmen, daha fazla dayanamadı ve sosyal medyadan Mevlana’nın şu sözünü paylaştı: "Tarih yazmak isteyenlerde iki şey mühimdir, birincisi okyanus gibi bol haysiyet, ikincisi elif gibi dimdik şahsiyet!”
***
Bir tarih yazma iddiasını da ben cüret gösterip öne sürmek istiyorum…
Her gün Silivri’nin tarihini not etmekten aldığım cesaretin hoş görüleceği inancıyla başkalarının yazdıkları üzerine birkaç kelam etmenin dayanılmaz hafifliğini daha fazla dizginleyemeyeceğim…
Öncelikle Özcan Işıklar’ın tarih yazma iddiasının karşılığına bakalım… Tarihçi bir Başkan, bunun karşılığını da yerel yönetim çalışmalarında ziyadesiyle hissettirdi. Ama öncesi de var… 2008’in sonlarında 3-5 kişiyle yaktığı başkanlık yarışı, Silivri’yi yönetme hedefine yönelik alevi çoban ateşine dönüştürdü.
Görevde kaldığı 5 yıl boyunca Selami Değirmenci fobisi ve kompleksini yenemeyen Hüseyin Turan, Özcan Işıklar ve gerçek durumunu hafife almanın karşılığında ağır bir bedel ödedi… Silivri halkı Işıklar’ın varlığından daha ziyade seçildikten sonra haberdar olmaya başladı. Kendisi de nasıl bir işe talip olduğunu kucağında kapatılan belde belediyelerini bulunca anladı ama başarmaktan başka gidecek yolu yoktu. Azimli ve hırslı çıktı! Zeka, bilgi ve tecrübesiyle kendini aştı!
"Çöpü bile kaldıramazlar” denilen noktadan 4,5’ın sonunda Silivri’de gitmediği, el atmadığı mahalle bırakmadı. Ama selam vermeye gitti ama hizmet götürdü, ama eksik ama tamam… Sıkıntılar üstüne üstüne geldikçe daha da güçlü bir iradeyle olayların, baskıların üzerine gitti…
Tökezledi, düştü, zorlandı, yıprandı ancak vazgeçmedi… Neden vazgeçmediğine dair pek çok cevap vardır akıllarda ama o vazgeçerse hak etmeyen birinin kazanacağını hep kendi kendine hatırlattı.
Geniş imkanlar çerçevesinde hareket etmek için üstün bir meziyete sahip olmanız gerekmez. Işıklar çok konuşuyor ama kendini yeterince iyi anlatabildiğine hiç ikna olmadım. Belki pozisyon gereği son derece farklı ve hatta yanlış anlaşılmaya da müsait konumu. Binlerce insanın umudu ve beklentisi olmak yeterince ağır bir sorumlulukken bir de engellemelerin üstesinden gelmeye çalışmak nasıl insanüstü bir enerji gerektiriyor düşünün artık.
Gelelim günümüze, 4,5 yıldır Işıklar’ın başardıkları arasına, yeni bir ek yapmamız gerekiyor; partisinin beş aday adayından biriyken neredeyse kendini hiç tartıştırmadan süreci tamamlamaya doğru gidiyor.
Son 4,5 yıldır en az Işıklar kadar gündemimizde kendi parti saflarında ve kamuoyunda liderliği kimseye kaptırmayan bir diğer isim Metin Karakaş… Rahatsız ettiği kadar, derdine çare olduğu insanlar var. Kusursuz olmayı değil, güçlü ve etkin olmayı önemsediğini hissettirdi. Ama düğün ama cenaze insan arasına karışmayı ihmal etmedi, çocuk da oldu yaşlı da, dost da sayıldı düşman da ilan edildi.
Mevlana referanslı; "Okyanus gibi bol haysiyet, elif gibi dimdik şahsiyet” şartını tarih yazıcılığı için öne sürerken, şahsi kaygıları ve hayal kırıklıklarından arınmış bir an için…
Mevlana gibi düşünmekte güçlük çekiyorum şahsen bulunduğumuz koşullar (zaman dilimi dışında) çok farklı olmasa da… Karakaş, özellikle son 4,5 yıllık siyaset mesaisinden sonra mevcut aday adayları arasından sıyrılamazsa Silivri tarihine adını öyle bir yazdıracak ki bundan herkes ibret alacak! Öyle bir sonuç karşısında kendisinden ziyade (o başına gelebilecek en kötü ve iyi durumlarla baş edebileceğini ispat etti) istikbaline mani olan kişiye ‘okyanus gibi bol haysiyet, elif gibi dimdik şahsiyet’ diliyorum…
Başarısız ve beceriksiz olduğunu her fırsatta 4,5 yıldır Silivri kamuoyuna anlatmaya çalıştığı mevcut belediye başkanımız yeniden aday olup da Karakaş olamazsa tarihi bir ders konumuna gelir ve hocası da Işıklar olur. 1 Nisan sabahı uyandığında halen daha belediye başkanıysa bir türlü tamamlayamadığı doçentlik tezini ‘olmuş bitmiş’ kabul eder, ‘profesörlük’ ünvanını adının önüne Silivri Siyaset Üniversitesi olarak yazdırmak farz olur!
Tarih yazmak ciddi bir iştir, hata yapmamaktan ziyade yaşadıklarımızdan gerekli ve de doğru dersi çıkartmayı gerektirir...