Düzenli dinamitlerin patlatıldığı, tarımın ve hayvancılığın yapılamadığı, köyün içinden yüzlerce kamyonun geçtiği, çamaşırların maden tozuna bulandığı, sigara bile kullanmayan insanların KOAH hastası olduğu bir yaşamı reddeden Danamandıra halkı, seslerini bir türlü ilgililere duyuramayınca dün çevre örgütlerinin desteği ile yol kapatıp eylem yaptı.
Danamandıra'da ıslak imzalı dilekçelerle başlayan hak mücadelesinde halk tepkilerinin boyutunu giderek artırıyor. Direnişi ön saflarını köylü kadınların tuttuğu yaşlı, genç, erkek ve hatta çocuklardan oluşan grup, bölgedeki çok sayıda taş ocağı ve bu taş ocaklarının kırma-eleme tesislerinde çalışan kamyon ve tırların köy içinden geçmesinden ötürü duydukları isyanı sokağa taşıdı. Doğal dengenin, suyollarının, bitki örtüsünün, tarımın, hayvancılığın, tarihi mağara sistemlerinin, günlük yaşantılarının akışının bozulduğunu ileri sürerek yolu bir süre ulaşıma kapattılar, taş ocağında çalışan kamyon ve tırların geçişine izin vermediler. Muhtar Cengiz Çelik köylüyü yalnız bırakmazken, eylem sırasında Jandarma tarafından alınan geniş güvenlik önlemleri dikkat çekti.
DÖVİZLERLE TEPKİLERİNİ ORTAYA KOYDULAR
Köy meydanında toplanarak Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan ve Kuzey Ormanları Savunması ile birlikte “Çevre Duyarlılığı Eylemi” yapan Danamandıralılar, ellerinde döviz ve pankartlarla slogan atıp, doğamızı ve temiz çevremizi bozmayın mesajı verdi. Ellerinde taşıdıkları, “Ormanı yok ediyorlar, Allah'ın taşından para kazanıyorlar, tozları, egzoz gazlarını bize solutuyorlar! Adalet istiyoruz”, “Taş maden değildir. Maden ruhsatı verip taş ocağı açılmasına göz yumanlar bunun hesabını veremeyeceksiniz”, “Yalıda köşkte oturmak için kurdun, kuşun, insanlığın hakkını gasp edenler bunun hesabını ahirette verebilecek mi?” yazılı dövizler ve sloganlarla taş ocaklarına ve seslerine kulak tıkayan yetkililere tepki gösterdiler.
BAŞPINAR: SESİMİZİ DEVLET BÜYÜKLERİNE DUYURMAK İSTİYORUZ
Yerel ve ulusal basının yoğun ilgi gösterdiği eylemde taş ocakları yüzünden senelerdir mağdur olduklarını belirten kadınlar yaşam kalitesi sıfıra inmiş şekilde hayatlarını devam ettirmeye çalıştıklarını dile getirdi. Taş ocaklarını yaşam alanlarının içerisinde istemeyen Hatice Başpınar, “Baba toprağına ev yaptım, gelin görün ki rahatça yaşayamıyorum. Çoluğum çocuğum yanıma gelemiyor. Hayatımız mahvoldu. Cennet köyümüz cehenneme döndü. 4 senedir yetkililere yalvarıyorum ama kimse bizi kaileye almadı. Silivri Belediye Başkanına, İlçe Kaymakamlığına, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, Karayolları Genel Müdürlüğüne, Sağlık Bakanlığına, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına, Kültür ve Vakıflar Bakanlığına, Anıtlar Yüksek Kurulu'na ayrı ayrı iadeli taahhütlü dilekçeler gönderdim hiçbirisinden haber gelmedi en sonunda çareyi komşularımı toplamakla buldum. Tarlalarımıza, çeşmelerimize gidemiyoruz. Ekip dikemiyoruz. Çeşmelerimizden su değil çamur akıyor. Sabahleyin kuş sesleriyle uyanmak istiyoruz, dinamit sesleriyle değil. Korkmadan, huzur içinde yaşamak istiyoruz. Büyüklerimize sesleniyorum, bize yardımcı olun. Bu taş ocaklarını istemiyoruz” dedi.
ÇAKIR: KİMSENİN ORALI OLDUĞU YOK
Fatma Çakır ise tepkisini şöyle aktardı; “Köyümüzde huzur namına bir şey kalmadı, eski günlerimizi özlemle arıyoruz. Kapıdan kafamızı uzatamıyoruz, her şey toz toprak içinde. Otlatmaya dahi götüremeyince hayvanlarımızı satmak zorunda kaldık. Kamyonlar mandalarımızı ezdi. Arkasını bile arayamıyoruz, oralı olan kimse yok. Dinamitlerden evlerimiz çatladı, deprem oluyor zannediyoruz, korkudan çoluk çocuk panik atak oldu. Köyümüz Trakya'da en birinci köydü, şimdi en kötü köy olarak kaldı.”
DALGIN: ELİNİZİ AYAĞINIZI BURADAN ÇEKİN
Yanlıştan dönülmesi çağrısında bulunan Merdiye Dalgın, “Ormanlarımızı yok ettiler, evlerimizi kırıp döküyorlar, torunlarımız sokağa çıkamıyor. Hafriyat kamyonlarının köyümüzün içinden geçmesini istemiyoruz. Gelirimiz hayvancılıktı, hayvancılık bitti burada. 2-3 kişide sayılı hayvan var onlar da süt için tutuyorlar. Ekim dikim işi bitti, tozdan topraktan mahsul olmuyor. Evim yola sıfır konumda, çocuklarım dışarı adım atamıyor. Okula kendim götürüp getiriyorum. Bu nereye kadar böyle gidecek? Ne olur bizim doğamızla, tabiatımızla, ağacımızla, aşımızla oynamayın. Elinizi ayağını buradan çekin!” diye konuştu.
MÜZAKERELER SONUNDA UZLAŞMAYA VARILDI
Jandarma ekipleri köylüleri yolu açmaları için uzun süre ikna etmeye çalıştı ancak köylüler sorunun çözülmesini istedi. Görüşmelerin ardından köylüler, Jandarma ekiplerinin Pazartesi günü, saat 14.00'da taş ocakları sahipleriyle görüştürme sözü vermesi üzerine yolu ulaşıma açarken, gerekli çalışma yapılmadığı takdirde tekrar eylem yapacaklarını söyledi.
Jandarmanın geniş güvenlik önlemi aldığı eylemin ardından köylüler, olaysız şekilde dağıldı. Haber MERKEZİ