Ak Parti İlçe Başkanı Metin Karakaş'ın Umre ziyaretinin ilçe
siyaset gündemine etkisi kendini hissettirdi. Muhalefetin tek temsilcisi
Silivri'de olmayınca iktidarın şaha kalkması beklenir ama bu süreci iyi kullanabildiklerini
ben söyleyemem. "Daha ne yapalım?” şeklindeki sitemleri duyabileceğimi tahmin
ediyorum…
Yaptıkları az değil, önemsiz de değil ama Özcan Işıklar, üç
yılın ardından aynı kalıyorsa bu da bir sıkıntı. Görev süresinin çoğu gidip azı
kalınca geriye farklı bir başkan profili bekliyor insan ya da sadece ben! Bir
sürpriz, bir heyecan ve atraksiyon beklentisi var ki karşılanması için bir adım
atıldığını henüz görmek mümkün değil.
"Kendini hissettirmeyen başkan” konumundan işi despotluğun
sınırlarına taşıyan biri için ‘hareketsiz' veya ‘heyecansız' tanımlarını
kullanmanın yaratacağı çelişkinin farkındayım. Burada asıl çelişkiyi başkan
yaşadı ama yaptıklarını kendi koşullarında değerlendirince, gelecek hedefleri
ve ön görüleriyle birleştirince hak verme olasılığınız artıyor.
Işıklar'ın da Başkan olduğu süre içindeki şansızlığı
hakkında 180 derece farklı yorum, değerlendirme ve tanımlamaların
kullanılmasına maruz kalmaktır. Gerçi ona has bir şey değil, yerinde kim olsa
aynısını yaşayacaktı.
Bir insanı tanımlarken herkes farklı şeyler söyler, bakış
açısını buradan anlarsınız… Özcan Işıklar kimdir? "Silivri Belediye Başkanı”,
"Esma Işıklar'ın eşi”, "Sencer'in babası”, "yerli”, "Patriot”, "Eski Belediye
Başkan Yardımcısı”, "Selimpaşa'nın damadı”, "akıllı bir adam”, "sinirli biri”,
"selamsız”, "soğuk”… "Arkadaş canlısı”, "neşeli”, "alçak gönüllü” tarzında
şeyleri hakkında söyleyen yoktur her halde… Neyse asıl konumuz bu değil…
Anlatmak istediğim; Muhalefetin yokluğunda iktidarın kendini
aşma beklentisini karşılayamaması…
Silivri adeta Özcan Işıklar'ın uçmayı bildiğine inanmaya hazırken, onun
yürüdüğünü bile göstermekten imtina ettiği izlenimi gerçekle aramızda bir
boşluk yaratıyor. Bu boşluğu da herkes işine geldiği gibi dolduruyor.
Işıklar'ın etkileyemediği, ortadan kaldıramadığı gibi kendini içinde kaybettiği
boşluk…
Daha net konuşmak gerek… Belediye Başkanının son mahalle
toplantısında yaptığı değerlendirmeden yola çıkıp daha iyi ifade etmek mümkün.
İSKİ'nin boşaltılmayan binası "çürük diş”, Boğluca'da kalan üç beş bina "çürük
diş”… "Çürük diş”ler çok sinir bozucu olabilir ama Işıklar bu duyguyu halletme
mercii… Silivri'ye sağlıklı bir ‘ağız' ve ‘güzel gülümseme' sunmakla görevli
kişi… Her şeyi bilip de talip olduğu bir görev… Şimdi bizzat tedavi ettiği ‘diş'lere
dahi haksızlık yaparak iki çürük dişe takılması üzerinden gündemini halka
yansıtması can sıkıcı.
Olumsuzluk vurucu olabilir ama bir o kadar da akılda
kalıcıdır. İBB ve genel iktidarın yaptırtmadıkları, yaptıklarının önüne geçerse
kendi ayağına kurşun sıkar. Başaramadıkları, başardıklarından ileri giderse
onlar ‘kazanır'… "Bunu yapamadık”, "şunu engellediler”, "bunun yapmasına mani
oldular” gül bahçesinin bile dikenleri var… Silivri'yi size cennet bahçesi
yapmalarını beklemek yerine yaptıklarınız ve yapacaklarınıza önce siz inanın…
Anlattıkları, Özcan Işıklar'ın yaptıklarının çok önüne
geçti. Artık konuşmak yerine dinlemeye daha çok ağırlık vermeli. Konuşarak
olumsuzlukları bertaraf edeceği zaman geçti süreç artık tersine işliyor. Silivri
onu çok dinledi, onun da Silivri'nin sesine kalan zaman içinde öncelik vermesi
gerektiğini düşünüyorum. Konuşmak Işıklar'ın en güçlü silahı olabilir ama zaman
başka konuda da yönettiği insanlardan öne geçmesini mecburi kılıyor.
Sevmediğiniz bir insanın hatası nasıl da büyür gözünüzde…
Kıl olduklarınız ağzıyla kuş tutsalar yaranamazlar.
Sevdiğiniz kişi ile ilgili hoş görme opsiyonunuz geniştir…
Kendiliğinizden anlamaya çalışırsınız, affetmeye, yanlışını hafifletmeye adeta
bahaneler ararsınız…
Veee ‘kendinizi kandırmak'la elinize bir şey geçmez… Böyle
bir meziyet yok, eziyetin dik alasıdır bu yöndeki her adım… İnanmayı
sürdürdüğünüz her yalanın bedeli bir gün mutlaka kaçınılmaz gerçeğiniz olur.
Acısı da zamanla katlanmıştır…
Dozu ayarlandığında acının tadı da güzeldir, ama biz tatlı
yiyelim hep tatlı konuşalım!