Terim anahtarı nasıl buldu?

1990 yılıydı. Danimarka'yı dünyaya tanıtan Alman futbol adamı Sepp Pıontek Türkiye'ye gelmişti. Bunda Alman milli takımından sonra Galatasaray'ın başına geçen Jupp Derwall'in de rolü vardı. Pıontek sıcak ve mütevazi bir adamdı. Fatih Terim 1985 yılında bir jübile ile futbolu bırakmış ve Ankaragücü'nün başına geçmişti.

1990 yılında ise Göztepe'nin teknik direktörüydü. Futbol federasyonu tarafından milli takımın yardımcı antrenörü olması için davet aldı. Fatih Terim ‘hayır' demedi ve sadece şu şartı öne sürdü, ‘Göztepe'yi bırakmam, ikisini birden yaparım'

Ama Piontek ile çalışmaya ve milli takımda ağır yükler almaya başladıktan sonra dayanamadı. Göztepe'yi ligin bitmesine iki hafta kala bıraktı. Çünkü ümit milli takımın başına da Fatih Terim'i getirmişlerdi.  İşi çoktu.

1991 yılında Akdeniz oyunlarına katıldı. U 21 takımına genç oyuncular almıştı. Genç ve yetenekli. Hakan Şükür, Arif Erdem, Tugay Kerimoğlu, Ergün Penbe, Sergen Yalçın, Emre Aşık ve Alpay Özalan'ın milli takımda başlangıç yapmaları Fatih Terim dönemine rastlar.

Akdeniz oyunlarında finale kadar çıkan milli takım finalde ne yazık ki Yunanistan'a yenilir ve gümüş madalyada kalır.

1993 yılında yine Akdeniz oyunları vardır. Bu kez yarı finalde Zidane'lı Fransa'yı tek golle devirir ve finale çıkar.  Bu kez de rakip Cezayir'dir. İşte Fatih Terim'in başarısı böyle gelir ve milli takım Cezayir'i 1-0 yenerek Akdeniz oyunlarında altın madalyaya ulaşır.

Terim meslek hayatında başarı basamaklarında ilk adımıdır. Fatih Terim 1993 yılının temmuz ayında Pıontek'ın yerine milli takımın başına getirilir. Milli takım 1996 yılında İngiltere'de yapılacak Avrupa futbol şampiyonası elemelerine iyi başlamamıştır. Ancak Terim gelmesiyle konu değişir ve milli takım 1995'de İsveç ile Stockholm'de 2-2 berabere kalarak Avrupa şampiyonasına gitme hakkını ilan eder. Bu 1954 dünya kupasından sonra bir ilktir.

TERİM GENÇLERE YÖNELİYOR

İlklerin adamı Fatih Terim'in hayatından çok sular akar. Üç kere tekrarlanan Galatasaray serüvenleri, milli takımın başında özellikle 2008'de yaşanan büyük başarılar ile hayat akıp gider.

Türk futbolunda son yıllarda yaşanan  'yabancı sayısı'ındaki ‘polemik' en başta Fatih Terim'e dokunur. Türkiye'de yerli futbolcular için istenen bonservis bedelleri aşırı derece yüksektir.  Oysa yurt dışından gelen yabancı oyuncuların hele hele bonservisleri elindeyse çok daha imkânlıdır.

Fatih Terim bu güçlükler karşısında yabancıya yönelir.  Hatta lig maçlarına bile 11 tane yabancı oyuncu ile çıkar.

Geçtiğimiz sezon yaşanan bu durumlar ve art arda gelen sakatlıklar Terim'e yön değiştirtir. Yerli ve yetenekli gençlerden oluşan bir kadro kurmaya karar verir. ÇAYKUR Rizespor'dan Oğulcan, Demir Grup Sivasspor'dan Emre Kılınç ve Erzincan'dan Kerem Aktürkoğlu'nu transferindeki amaç da budur. Ancak Fatih Terim'in gençlere ve yerlilere yönelme hırsı ve heyecanı gün geçtikçe büyür. UEFA Kupasını Türkiye'ye Taffarel, Popescu ve Hagi ile getiren Fatih Terim'in gençleri kendine ‘bir amaç ve bir hedef' seçmesi de ne ilk ne de son olacaktır.

KADRODAKİ SAYISIZ KİRALIK YILDIZLAR

Galatasaray'da geçen sezon takıma transfer ettiği Taylan Antalyalı'yı evire-çevire takımın yıldızı yapan Terim bu sezon başı yıldız olmaya aday birçok ismi de Anadolu'ya gönderir.  Savunmanın Ozan Kabak'tan sonraki yıldız adayı Emin Bayram kadrodadır. Ama gidenler arasında Atalay (Adanaspor) Süleyman Luş ve Erkan Sürer (Şanlıurfaspor) Gökay  (Bandırmaspor) Yunus Akgün  (Adanademirspor) Emirhan (Sakaryaspor) ve Berk Ankaraspor 'dur.

Fatih Terim bu futbol açısından gelişmeleri için kiralık gönderdiği gençler dışında başını Emre'nin çektiği ‘scout' ekibi ile hızlı giriş yapar ve ligde istediği konuma gelir.

Şimdi peşinde olduğu Alanyasporlu Salih Uçar ve İngiltere'de ‘premire lig' lig oyuncusu Ahmet Musa vardır. Galatasaray'da Luyindama, Marcao gibi oyuncuların devre arasında transfer söz konusudur.  Ama Terim, Marcao'nun bırakılmamasından yanadır. Falcao'nun gidişine de onay veren Terim, Diagne'nin düşündüğü forvet oyuncusu Ahmet Musa ile teması kesmez.

Etebo konusunda kararsız kalan ve buraya Serı'yi yeniden getirmek için çaba harcayan Fatih Terim bu şekilde ligin ikinci yarısını da daha güçlü ve sağlam girecektir yani hoca elindeki sihirli anahtarın kıymetini anlamıştır.

YORUM YAP