Geçtiğimiz yaz döneminde ramazan, bayram, seyran, tatiller vs. derken basında inşaat sektörü tarafından verilen proje ilanlarında çok ciddi bir düşüş olduğu gözlemlendi. Tabi lokal/yerel projeleri istisna tutarsak, genellikle yazlık bölgelerde inşa edilen projelerin ilanları ağırlıktaydı. Ve bu durum birazda piyasalarda yaşanan durgunluğa verildi. Ancak eylül ayı itibariyle sektör tekrar hareketlendi ve basında proje ilanları yoğun bir şekilde yer almaya başladı. Geçtiğimiz günlerde basında Ali Rıza Kardüz hocanın yazdığı inşaat sektörü üzerine bir yazısında ki tespitler üzerinden ilerleyelim; • Son bir aydır yazılı ve görsel basında çok ciddi şekilde inşaat projelerine yönelik ilan ve reklamlar dönüyor. • İnşaat sektörü canlılığını koruyor. Reklamların sektörel dağılımı, ekonomide hangi sektörlerde hareket olduğunu gösteriyor. Genelde pazarı gelişmiş ülkelerde reklam verenler, sadece talebin canlı olduğu dönemlerde reklam vermezler. Talebin düşük olduğu dönemlerde markalarının hatırlanırlığını korumak, pazarı korumak için reklama devam ederler. • Bizde ise genelde talep hangi sektörde canlı ise, hangi sektörde rekabet var ise, sektörün para kazanan markaları, rekabette öne çıkmak isteyen markaları reklam veriyor. Reklamda tüketiciyi çeken marka olduğu için, ekonomide markalaşma çok önemli. Bizde ticaret kesiminde organize ticaret gelişince, markalaşma başlayınca perakendeciler reklam piyasasında öne çıktı. • Aynı şekilde inşaat kesiminde, inşaat grupları markalaştığı için reklam piyasasına girdi. Otomotivde eskiden beri markalaşma var. Finans kuruluşları eskiden beri markalarıyla yarışıyor. Gıdada markalaşma arttı. Organize zincir mağazalar markalaştı. Reklam pazarına girişler arttı. Son yıllarda eğitim kuruluşları bile reklam yarışında önlere çıkmaya başladı. • 2016 yılında rekabetin yoğun olduğu sektörlerden inşaat, otomotiv ve iletişim sektörlerinin reklam harcamaları öne çıkmıştı. 2017 yılının ilk yarısında inşaat sektörü önde koşmaya devam etti. İnşaat sektörünü finans ve perakende sektör reklam harcamaları izledi. • Reklamcılar Derneği'nin verdiği bilgilere göre, 2015'te 6.4 milyar TL olan reklam harcamaları yüzde 11 artışla 2016'da 7.1 milyar TL oldu. Ekonomilerde reklam harcamalarının büyüklüğü, milli gelire oranlanarak değerlendiriliyor. Dünyada reklam harcamaları ortalama milli gelirin binde 75‘i iken Türkiye'de binde 30-35'i. Yani bizde oran düşük. 2017'nin ilk yarısında reklam harcamaları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,9 artışla 3.8 milyar TL oldu. • Reklam pastasında en büyük payı yüzde 52 ile TV kanalları alıyor. İlk yarıda TV kanalları 2 milyar TL dolayında reklam aldı. Yakın zamana kadar ortalıkta olmayan dijital kanallar (internet) pastadan giderek daha fazla pay almaya başladı. Dijital kanallarının payı yüzde 23. Gazetelerin payı ise yüzde 16. Açık hava reklamlarına pastadan yüzde 6,5 pay gidiyor. Radyoların payı yüzde 2‘nin biraz üzerinde… Dergilerin payı yüzde 1,5. Sinema reklamlarının payı ise yüzde 1,1 oranında. • En gelişmiş ve büyük reklam pazarına sahip ABD'de toplam reklam harcamalarında TV kanallarının payı yüzde 34,9, dijital kanalların payı yüzde 32,5, gazetelerin payı yüzde 9, radyoların payı yüzde 8,5 oranında. • Reklamsız ekonomi olmaz ama reklamların hedefe ulaşabilmesi için TV kanallarının, gazetelerin, dergilerin, radyoların, dijital kanalların yaşaması, gelişmesi, daha çok izleyiciye ulaşması gerekiyor. Burada karşılıklı bir menfaat ilişkisi var. Kanalların gelişmesi reklamlara bağlı, reklamların hedefe ulaşması kanalların yaşamasına ve gelişmesine bağlı. *** Diğer tespitlerle devam edelim. • İnşaat sektörü son 10 yılda Türkiye ekonomisinin can damarı haline gelerek hem konut ve ofis inşaatları, hem de alt yapı ve üst yapı çalışmaları ile hızlandı. Siyasi istikrarla beraber yaşanan ekonomik büyüme ile birlikte devletin şehirleri yeniden yapılandırma amacıyla hem yatırımcılara cesaret geldi, hem de inşaat girişimleri artmıştır. Tabiatıyla bu süreçte gerek markalı konut ve ofis projeleri, gerekse kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında artan inşaatlar satış konusunda da rekabeti getirmiştir. Gelişen ve dinamizm kazanan bu mecra da rekabetin yanı sıra pazarlama argümanlarının da çoğalması ile bir yerde gayrimenkul sektörü pazarlama çalışmalarını öğrenmeye başlamış ve donanımlı yeni pazarlama profesyonelleri istihdam edilmiştir. • İnşaat sektöründe pazarlama alanında yaşanan bu gelişimlere paralel olarak bazı gayrimenkul şirketleri algı bakımından daha üst seviyelere gelerek tabiri caiz ise sektörün “Şampiyonlar Ligi” oldular. Ancak günümüz tüketicisi hem artan rekabet ve projelerin birbirine benzemesinden hem de zamansızlıktan dolayı konut projelerine önceki yıllara göre daha az öncelik vermeye başladı. Birbirine benzer projeler daha çok yüksek katlı yapılaşmalar için geçerli ancak villa projeleri konusunda imardan ve betonarme sistemin kolaylığından dolayı şirketler villa projelerine rağbet etmemiş ve bu konuda sınıfta kalmıştır. • Sektörde yapılan satışlara bakıldığı zaman artık pazarlama faaliyetlerinden çok tüketicilerin yakın çevrelerinde gördükleri projelere ya da yoldan geçerken rastladıkları projelere ilgi gösterdiği görülmektedir. Bu doğrultuda gayrimenkul sektöründe pazarlama anlamında farklılaşma önem kazanmıştır. Bu çalışma kapsamında bankacılık sektöründe kullanılan “alternatif dağıtım kanalları” stratejisinin gayrimenkul sektörüne uyarlanması ile birlikte sektöre farklı bir pazarlama yaklaşımının önerilmesi hedeflenmiştir. *** Sözü Hürriyet'e bırakalım.. •''Hürriyet gazetesi piyasanın barometresi gibidir. 2000 yılından beri reklam verenler incelendiğinde inşaat sektörü 10.sıradadır lakin son 5 yılda bu dengeler değişmiş ve gayrimenkul sektörü birinci sıraya yükselmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken konu şudur; İnşaat sektörü Türkiye'de tüm sektörleri geçerek markalaşma yarışında birinci olduğunu gösteriyor. Tabi bu büyük gelişmenin arkasında Türkiye'nin son 10 yıldaki ekonomik ve siyasi hayatındaki başarılı işbirliği de var. Bir yandan iskâna açılan bölgelerde bir yandan da başarılı biçimde yürütülen özellikle kentsel dönüşüm projelerinde dünyanın dikkatini çeken başarılar elde edildi. Hükümetin ilan ettiği büyük alt yapı projeleri, 3. havalimanı, Boğaz geçiş projeleri, yeni otoyol ve demiryolu projeleri. Bütün bunlar inşaat sektörünün büyümesine çok önemli katkıda bulundu. Türkiye'nin küresel anlamda öneminin artmasıyla Türkiye'nin özellikle de İstanbul'un dünyanın en değerli gayrimenkul piyasalarından biri olacağına inanıyorum.'' İyi haftalar…