Tevfik: Ahmet Erhan, ölüme değil yaşama inandı

Tevfik: Ahmet Erhan, ölüme değil yaşama inandı

18.02.2015 11:49:21

 

1980 sonrası şiirinin lirik-toplumcu damarlarından şair Ahmet Erhan’ın doğum günü, 7 Şubat 2015 Cumartesi günü Ankara Kocatepe’de bulunan kültür ve sanat mekânı ‘Hazarevi'nde dostlarının ve şair arkadaşlarının katıldığı bir etkinlikle kutlandı. 2002-2007 yılları arasında Silivri’de yaşayan ve son dört kitabı burada çıkan şair, bu kez doğum günü olan 8 Şubat’tan bir gün önce Ankara’da güzel bir doğum günü etkinliğiyle hatırlandı.

 

TEVFİK: AHMET ERHAN, ÖLÜME DEĞİL YAŞAMA İNANDI

Şair Ahmet Erhan, 2013 yılının 4 Ağustosunda İstanbul’da hayata veda etmiş, 5 Ağustosta Ankara’da toprağa verilmişti. Ahmet Erhan’ın yakın dostu-kardeşi şair İhsan Tevfik, etkinlikle ilgili şunları söyledi: "Ahmet Erhan’ın 57. Yaşını ‘kutlayacağız’ diyorum çünkü sevgili Ahmet Erhan, aslında ölüme değil yaşama inanan bir şairdir. Ölümü anlattığı, şiirlerden bile ‘Hayat, seni çok seviyorum.’ / ‘Ölümseyerek bakıyor dünya biz gülümseyelim.’ / ‘Mekânınız Hayat olsun.’ diyerek çıkan bir şairdir o. Ve 'Hayat'ı özelleştirip büyük harfle yazan biridir. O, ‘Şairlerin ölüm günleriyle değil doğum günleriyle hatırlanmasını isterim.’ dediği için biz onun doğum gününü kutlayacağız. ‘Anma’ demiyorum bunun adına. Onu böyle konuşacağız ve hatırlayacağız onun istediği şekilde, onun anısına ve isteğine yakışır bir biçimde...”

 

DOĞAN: HENÜZ 17 YAŞINDAYKEN 1970’Lİ YILLARIN ATMOSFERİNİ ŞİİRLERİNE YANSITTI

Şair M. Mahzun Doğan, Ahmet Erhan’ı şöyle anlattı: "Ahmet Erhan, 8 Şubat 1958, Ankara doğumlu bir şair. 1970’li yılları, Türkiye’nin o "olaylı yıllar”ını, her sokakta, her gün silah sesleri duyulan yıllarını Ankara’da yaşadı. Tam da o yıllarda girdi Gazi Yüksek Öğretmen Okulu’nun Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne. Erken başladı şiir yayımlatmaya. Militan Dergisi’nde ilk şiirleri yayımlandığında yıl 1975’ti. Henüz, 17 yaşındaydı. İlk şiirlerinde, o 1970’li yılların atmosferini, bireyin o toplumsal olaylar içindeki yalnızlığını, tedirginliklerini yansıttı. 1981 yılında Behçet Necatigil Ödülü’nü kazandığı "Alacakaranlıktaki Ülke” kitabıyla tanındı.”

 

TEVFİK: SİLİVRİ’DE BİR BAKIMA ERHAN’IN RUHU VE ŞİİRLERİ DOLAŞIR

Şair-yazar İhsan Tevfik, Ahmet Erhan’ın Silivri’ye gelişiyle ilgili şunları söyledi: "Silivri’ye belediyeye ait sarı renkli damperli bir kamyonla 21 Mart 2002’de -bir Nevruz günü- ayak basan şair, 31 Mart 2007’ye kadar "kasaba”sında dolu dolu beş yıl kaldı. Başta yadırgasa da Silivri; alıştığı, dinginleştiği bir yer oldu onun için. Şöyle diyordu o Silivri için: ‘Silivri, bir martı sürüsü gibi oturdu yanıma / Kimin aklına gelirdi buralarda bir erhan…’ Kaybolmuş Bir Köpek İlanı, Şehirde Bir Yılkı Atı ve son kitabı olan Sahibinden Satılık’ın önemli bir kısmı Silivri’de yazıldı. 30. sanat yılı dolayısıyla seçme şiirlerden oluşan "Buz Üstünde Yürür Gibi” Silivri’de çıktı. Ahmet Erhan’ın yazın yaşamının son yıllarını belirginleştiren ve renklendiren dört kitap Silivri imzalıdır. Onun için Silivri’de bir bakıma Şair Ahmet Erhan’ın ruhu ve şiirleri dolaşır durur. Nerede mi? Martıların uçuştuğu her yerde, dalgakıranda, iki deniz fenerinin birbirine göz kırptığı Silivri gecelerinde, sokakların yağmurlu ve karlı uğultusunda hep Ahmet Erhan’dan izler vardır.”

 

"BELEDİYEMİZİN ADINA AÇTIĞI BİR ŞAİR AHMET ERHAN PARKI VAR”

Artık 27 Ekim 2013’te Silivri Belediyemizin onun adına açtığı bir ŞAİR AHMET ERHAN PARKI var. 5500 m2civarında, güzel şirin bir park. Adı orda yaşayacak. Ve ölümünden sonraki ilk doğum günü kutlaması bir Ahmet Erhan sempozyumuyla yine Silivri’de 14 Şubat 2014’te yapılmıştı. Bunlar Silivri için onurdur.”

 

AHMET ERHAN, İLK KEZ SİLİVRİ DIŞINDA ANILDI    

Şair Ahmet Erhan ilk kez Silivri dışında bir etkinlikle doğup uzun yıllar hayatını geçirdiği ve toprağına emanet edildiği Ankara’da anımsandı. Etkinliği Hazarevi’nin kurucusu şair Murat Koçak sundu. Murat Koçak, Ahmet Erhan’la ilk olarak şair Enver Gökçe’nin cenazesinde karşılaştıklarını anlattı ve uzun yıllara yayılan dostluklarını. "Kara paltolu bir adam. Kimseyle konuşmuyor, tabutun başından da ayrılmıyordu hiç.” dedi. Bu görüntü kazınmış belleğine. Sonra öğrenmiş, onun Ahmet Erhan olduğunu. Derken, ‘Büyük Ekspres’ günleri başlamış. A Kitabevi’nde karşılaşmışlar sonra. ‘Abi, burası kazanıyor mu?’ diye sormuş. Ve A Kitabevi’ni sonra Ahmet Erhan’dan devralmış.

Murat Koçak’ın Ahmet Erhan’la ilgili anılarından sonra İhsan Tevfik’in hazırladığı belgesel değerindeki görüntüler geldi ekrana. Şairin hayatından kesitlerle birlikte, ona ait şiirler ve Ahmet Erhan’ın gırtlak kanserinden ötürü sesini kaybetmeden önce Silivri’de okuduğu kendi sesinden şiirler ekrana geldi.

 

NEFES: ŞAİRİN ÖMRÜ, ŞİİRİ KADARDIR

Daha sonra söz alan şair, yazar ve yayıncı Abdullah Nefes şunları söyledi: "Şairin ömrü, şiiri kadardır. Ne kadar güzel şiiri yazdıysa, şiiri ne kadar kalıcı olursa, o kadardır. Tanıdığımda 19 yaşında falandı. Benimle Ahmet’i tanıştıran Ataol Behramoğlu’ydu. Militan Dergisi’nde toplu şiirleri yayımlanmıştı. 1976-77 falan… ‘Alacakaranlıktaki Ülke’nin dördüncü baskısını ben yaptım An Yayınları’ndan…”

Abdullah Nefes, Ankara’da ‘Kardelen’ adlı mekânda çekilen bir fotoğrafı göstererek anılara daldı. Fotoğrafta Abdullah Nefes, Ahmet Erhan ve Sivas yangınında can veren Asaf Koçak var. Yine, perdede bir başka fotoğraf: Bu fotoğraf, 1993 yılında, Sivas Katliamında öldürülen Behçet Aysan için düzenlenen anma gecesinden. Ankara Sanat Tiyatrosu’nda düzenlenmiş etkinlik… Nurettin Rençber, elinde sazıyla duruyor sahnenin solunda. Sağ taraftaki masada oturanlar: Ahmet Erhan, Ataol Behramoğlu, Abdullah Nefes, Ahmet Telli ve Dr. Ergin Atasü.” A. Nefes, bu anma gecesinden ve başka anılarla konuşmasına devam etti.

 

ZARİÇ: ÇOCUKLA ÇOCUK, BÜYÜKLE BÜYÜK OLURDU

Diğer konuşmacı şair C. Hakkı Zariç, Ahmet Erhan’ı şöyle anlattı: "Onu tanıdığımda hapishanedeydim. Şiir yazmaya çalışan bir gençtim… Yazdıklarımın olağanüstü olduklarını düşünüyordum… Ahmet Erhan’ı tanıyan bir arkadaş, beni voltaya çekti, defalarca okudu bana "Alacakaranlıktaki Ülke”nin dördüncü baskısını…

Ahmet Erhan daha sonra hapisten çıkıp kendisini tanıdığımda bizimle eşit ilişki kurdu. Tanıştığınız her şair size mutlaka akıl vermek istiyordu. Ahmet Erhan’sa, birebir ilişki kuruyordu. Çocukla çocuk olurdu, büyükle büyük. Böyle bir insani tavrı vardı. İstanbul’a ilk geldiğinde gazetecilerin kendisiyle sık ilgilenmesinden rahatsız olmuştu o dönemde. Çünkü gerçekten de, bir edebiyat magazini oluşmuştu ve o dönem Ahmet Erhan’ı bu magazin içinde kullanmayı sevmişti gazeteler. O ise sıkılırdı bundan. Biraz da bu nedenle sokağa pek çıkmazdı, biz de evine gidiyorduk.”

 

TEVFİK: BİZ ONUNLA AĞBEY-KARDEŞTİK

Son konuşmacı İhsan Tevfik, şairle kurduğu dostluktan ve onun Silivri yıllarından söz etti. Şunları söyledi: "Ahmet Erhan’ın, 2000-2013 yılları arasındaki yıllarının yakın tanığı oldum. Silivri’de hep beraberdik, sevgili eşi Hacer, Ahmet abi ve nice dostlar. Zaman içinde yalnızlığından bir nebze olsun kurtuldu, sevdi Silivri’yi. Hatta bir söyleşimizde Silivri için, ‘Silivri benim ruhumun ılıman iklimidir.’ dedi. Ama onu Silivri’de daha uzun tutacak koşulları o günlerdeki duyarsızlıktan ötürü yaratamadık. Bir kültür danışmanı olarak sanatla ilgili birçok alanda Silivri’nin yolunu daha o yıllarda açabilirdi.

Edebiyatın, şiirin ötesinde biz onunla ağabey-kardeştik. Birbirimizi gerçekten çok sevdik. Bir gün bana dedi ki: ‘İhsan, ben dört kız kardeşten sonra evin en küçüğüyüm. Sen de dört kardeşin en büyüğüsün. Senin abin yok, benim de kardeşim, gel abi-kardeş olalım.

 

"KEŞKE BU GÜZELLİKLER SAĞLIĞINDA OLABİLSEYDİ”

 Ahmet Erhan’ın ölümünden sonra park açtık, sempozyum yaptık Silivri’de ama keşke bu güzellikler sağlığında olabilseydi. Parkı açtığımızda ilk olarak, Ankara’dan şair Adnan Azar geldi. Kahvaltı yapalım dedimse de, ‘İlk olarak parkı merak ediyorum.’ dedi. Gittiğimizde çimleri seriyordu işçiler… Adnan Azar, ben de sereceğim, dedi. Çıkardı ayakkabılarını. Ben de çıkardım. Kuzeydeki son bölümün çimlerini beraber serdik. Ama söz verdiği halde Adnan da gelemdi sempozyuma o da birkaç ay sonra vakitsiz hayata veda etti.

Geçen yıl Silivri’de yaptık Ahmet Erhan etkinliklerini ama onu Ankara’da anımsamak çok güzeldi. Bu, Ankara’da ilk etkinlik, onunla ilgili, emeği geçen herkese teşekkür ederim.” Ahmet Erhan’ın Hazarevi’ndeki doğum günü etkinliği pasta kesimiyle ve şiirlerle, müzik dinletisiyle sona erdi.

Haber Merkezi

 

 

 

 

YORUM YAP