Birkaç gündür yazı yazamadım. Sanmayın ki mazotum bitti, aksine doluyum. Bunun için hafta başı olması sebebiyle biraz uzunca bir yazı ile karşınızdayım. Sıkılırsanız anlarım. Fakat her ne kadar sıkılsanız da sonuna kadar pür dikkat okuyacağınıza da eminim…
Silivrispor’da istifa krizi ile birlikte felaket tellallığı yapanların hevesleri kursaklarında kaldı. Vah vah ne kadar üzüldüm anlayamazsınız. Ufak bir sorundan dolayı gelinen nokta ise Silivrispor yönetiminin daha da bir bütün halinde güçlenerek toplantıdan çıkmıştır. Birileri üzülse de değişen bir durum yok anlayacağınız. Silivrispor yönetimi nerede kalmıştık dedi yani.
Son olarak yaşanan 1. Amatör il birinciliği kuralarındaki fiyasko TFF İstanbul İl Temsilciliğindeki tam bir çiftte standardın gün yüzüne çıktığının bariz göstergesi olmuştur. Evet, tam bir çifte standart. İşi amatör futbol olan bir kurum her ne hikmetse kafasına göre kararlar alarak kura çekimine gelmeyen kulüpleri keyfi bir şekilde turnuvadan men edebiliyor. Bu gücü nereden ve kimden alıyorsa? Bir bakıma kazanılmış bir hakkın elden alınma durumu olarak da bu olayı açıklayabiliriz.
TFF İstanbul’un her organizasyonuna katılım zorunluluğu var da kulüplerin mi bundan haberi yok bilinmez ama ilçemin bir takımının keyfi bir şekilde turnuvadan men edilebilmesine anlam veremiyorum. Hatta abartıp içime sindiremiyorum da diyebilirim. Çok iyi biliyorum ki ligleri bitti biteli Silivri Ortaköy takımı haftada üç idmanla bu turnuvaya hazırlanıyor. Şimdi ne olacak? Ortaköy’ün ve diğer turnuvadan men edilen takımların kazandıkları hakları ellerinden alma gücünün verildiği bir kuruma ne kadar güvenilebilir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti bile kazanılmış hakları geri alamazken Yemen Ekşioğlu’na bu yetki nasıl verildi? İstanbul bir derebeylik değil. Padişahlık hiç değil. Gerçi TFF Ankara seçimlerinde en çok delegesi olan il olan İstanbul’a oy kullandıramayan zihniyetten de her türlü gelişme beklenir. Bana kalırsa TFF İstanbul halı saha turnuvaları organize etsin. İşte bu halı saha turnuvalarından istediği takımı atar istediğini lider ilan eder. Bu durum aynen şuna benziyor, bizim çocukluğumuzda topu olan kişi her zaman söz sahibi olandı. Topun varsa her şey sensin. Takımı o kurar en iyi oyuncular onun takımındadır, her zaman fauller ona verilir, her zaman onun itirazları geçerlidir, her zaman topa sert vurma hakkı onundur, her serbest atış onundur falan… Maçın en civcivli anında topun sahibinin annesi yemeğe çağırdı mı yandık demektir ki maç o zaman bitmiş demektir. Topun sahibi topu ile birlikte evine gider ve maç bitirdi. İşte İstanbul’da amatörlerde topun sahibi Yemen Ekşioğlu ve ekibinin, dolayısıyla da onlar ne isterse o oluyor. İşin aslı istediklerini turnuvaya alırlar istediklerini de silerler. Unutulmamalıdır ki silinenler de hiçbir gün silenleri unutmaz defterlerinin bir yerlerine not ederler…
Unutmadan Yemen Ekşioğlu il birinciliği kuralarına gelmeyen takımların şampiyonluk kupalarını vermeyecekmiş. Vah vah… Ne acı bir durum… Şimdi kupalarını alamayan bu takımların acaba 1. Amatördeki şampiyonlukları yok mu sayılacak? Süper Amatör Küme’de hesap soracakmış beyefendi. Acaba neyin hesabını soracak merak ediyorum. Sorsun bakalım.
Aşağıda okuyacaklarınız değerli kardeşim, arkadaşım, dostum Radikal Gazetesi emektarlarından Yerel Futbol Sitesinin sahibi Efkan Bucak’ın naçizane yorumlarıdır. Sabırla ve dikkatle okumanızı tavsiye ederim. Bu yazı TFF’nin BAL ligi takımlarına yaptığı toplantının ardından yazılmıştır. Orijinali hala sitededir.