İnsan olarak pek çok farklı duygu yaşıyoruz. Üzüntü, sevinç, korku, endişe… Bunları hissetmek son derece doğal ve zararsız. Ancak belirli bir dozda olduğu takdirde. Özellikle son dönemde sosyal medyanın da yaygınlaşmasıyla birlikte pek çok kişi hayatlarını çok daha dışa dönük olarak yaşıyor. Doğal olarak herkes ‘mutlu' anılarını sosyal medyada paylaşıyor. Ancak bu pek çok kişiyi ‘Herkes çok mutlu, ben neden değilim?' gibi bir sorgulamaya itiyor. Hatta bu düşünce depresyona neden olabiliyor. Bazen de bu sosyal medyadaki sürekli olarak ‘olumlu bir tutum sergileme' veya ‘her zaman hayata olumlu bir bakış açısıyla bakma' düşünceleri başkaları da hayatlarını bu şekilde yaşamak zorundaymış gibi bir baskı oluşturuyor. Ancak her zaman olumlu olmak zorunda değilsiniz, her durumda kendinizi buna şartlayamazsınız. Bazen diğer duyguları da yaşamanız gerekli.  Olumlu olma takıntısı bir süre sonra böyle düşünmenin de önüne geçiyor. Toksik pozitiflik kavramı ise burada karşımıza çıkıyor.

Sürekli pozitif olmak için çaba harcama ve diğer duyguları görmezden gelme durumuna ‘toksik pozitiflik' deniyor. Pozitif olma takıntısı bir doz aşımına uğradığında toksik bir hal alıyor. Çünkü yalnızca olumlu şeylere odaklanıp olumsuz duyguları tetikleyebilecek her şeyi reddediyoruz. Yüzleşmeyi reddettiğimiz tüm o duygular ise büyümeye devam ediyor ve bir noktadan sonra içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Olumsuz duygulardan kaçmak bu fikri güçlendiriyor. Bu döngüde sıkışıp kalıyoruz ve bu duygularla yüzleşmediğimizden bastırdığımız tüm olumsuz hisler bir noktada daha belirgin hale geliyor.

TOKSİK POZİTİFLİK BELİRTİLERİ NELERDİR?

-Gerçek duygularınızı gizleme / maskeleme

- Bir duyguyu görmezden gelerek hayata devam etmeye çalışma

-Gerçekten üzgün ya da korkmuş olduğunuzda bu hisler için suçlu hissetmek

-Başkalarının deneyimlerini ‘iyi hisset' gibi ifadelerle değersizleştirmek

- Duygusal deneyimlerini doğrulamak yerine birisine perspektif vermeye çalışmak

- Pozitif olmayan şeylerden söz eden kişilerle konuşmak istememek ya da onları fırçalamak

Birçoğumuz her şey yolundaymış gibi davranıp ne yaşarsak yaşayalım hayatımıza devam etmek istiyoruz. Ancak bazı durumlarla yüzleşmek gerek. Gizlediğimiz bir yanımızı göstermek istemediğimizde, aslında sahte bir kimlik oluşturuyoruz. Bu da zamanla hem kendimize hem de çevrenizdekilere yabancılaşmamıza neden oluyor. Kimse sürekli ‘mutlu' ya da ‘mükemmel' olmak zorunda değildir. Siz, olduğunuz gibiyken zaten en iyi halinizdesiniz. Bu nedenle duygularınızı açıkça yaşamaktan çekinmeyin.

YORUM YAP